Blizzard'ın NetEASE ile birlikte çıkardığı çok tartışılan oyunu Diablo Immortal ile bir araya gelmeye sayılı saatler kaldı. Bu süreçte biz de oyunu test edebilme ve kısa da olsa bir röportaj yapabilme şansına sahip olduk. Röportada aldığımız ve oyun deneyimimiz ile elde ettiğimiz bilgileri bir araya getirerek hazırladığımız Diablo Immortal incelemesi ile sizlere aktarıyoruz.
Oyun elime yaklaşık bir hafta kadar önce ulaştı. Bu süreçte, mekaniklerinin Diablo 3 ile nerede ise birebir aynı olduğunu fark etmek çok da zor olmadı.
Bir Diablo fanatiği olarak baştan söylemem lazım ki, oyun beklentilerimin çok çok ötesinde çıktı. Diablo Immortal'ın Alpha versiyununu da oynamıştık. Ancak aldığım keyif, bunun yanında eziyet gibi kalırdı. O sebeple daha önce okuduğunuz, izlediğiniz tüm içerikleri unutun. Tamamen yeni bir Diablo oyununa konsantre olun ve öyle okumaya devam edin.
NetEASE birçok önemli marka ile işbirliği yapan Çinli bir oyun firması. Yapımları arasında Harry Potter: Magic Awakened, Marvel Super War, Frostpunk: Rise of the City gibi oyunlar da bulunuyor. Adı Diablo ile ilk geçtiğinde ortalık epey karışmıştı. Hem Diablo'nun mobil platforma taşınması hem de bu görevi uzak doğulu bir firmanın alması, hem Blizzard'dın hem de Diablo'nun fanatiklerini çileden çıkartmıştı. Zira uzak doğulu firmaların bugüne kadar ortaya koydukları yapımlar ortada. Başarılı örnekler oldukça az.
Bu sebeple, 2018 yılında Blizzcon'da duyurusu sırasında inanılmaz büyük bir tepki almıştı. Bu süreç içinde yapım sürekli geliştirildi, önce alpha, ardından da kapalı beta sürümleri paylaşıldı. Tepkiler oldukça karışık idi. Çok beğenenler olduğu gibi, hiç beğenmeyenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çoktu.
Worldstone'un daha önce (Diablo 2'de) Başmelek Tyrael tarafından parçalarına ayrılması, gücünü yok etmeye yetmemişti. Bu parçalar, Terörün Efendisi'nin takipçileri, o'nun geri dönüşünü sağlamak için kullanmayı umduğu gücü barındıyordu. Esir edilen Tyrael'in (Diablo 3'te öğreniyoruz) yokluğu, insanlığı felaketin sonuçlarıyla uğraşmak zorunda bırakmıştı. Yozlaşmış iblisler yeniden Worldstone'u bir araya getirebilmek ve insanlığı kontrol etmek için eski kötülükleri ortaya çıkarıyordu.
Hikayeden de anlaşılacağı üzere, Diablo Immortal, Diablo 2 ve 3 arasında geçen bir dönemi konu alıyor. Oyunun ana düşmanı Skarn, amacı Diablo'yu yeniden diriltmek ve Ebedi Çatışmayı yeniden alevlendirmek. Bu sebeple Worldstone parçalarını toplamaya çalışıyor. Bizim görevimiz de onu durdurmak.
Oyunda altı farklı sınıf bulunuyor. Bunlar içinden birini seçerek başlıyoruz.
Hemen ardından oldukça detaylı bir kişiselleştirme ekranı çıkıyor karşımıza. Kişiselleştirme ekranının sadece yüz ile sınırlı kaldığını söylemekte fayda var. Boy, kas oranı vs gibi özelleştirmeler yapılmıyor. En fazla cinsiyetinizi belirleyebiliyorsunuz. Ancak yüz üzerindeki hakimiyetiniz ile elde edeceğiniz sonuçlar sınırsız gibi. Nerede ise burada bulunan her kasa, her noktaya hakim olabiliyorsunuz.
Ardından oyuna dahil oluyoruz. Wortham köyü ile maceramız başlıyor ve bir kayık ile iskelesine yaklaşıyoruz. Köy, Tüccarlar Yolu üzerinden Ashwold'a bağlanırken, Wortham ve New Tristram arasında transit geçiş sağlayan noktada kurulmuş. Ancak Skarn'ın ve yardakçılarının acımasız atakları onları da etkilemiş durumda.
Burada seviye olarak biraz ilerledikten sonra diğer şehirlere seyahat etmemizi sağlayacak ilk görevlerimizi alıyoruz. Basit görevler. Ama oyuna hakimiyetinizi artıracak şekilde tasarlanmış. Tutorial seviyesi olarak da düşünülebilir.
Daha önce cep telefonunuzda benzer yapımlar oynamışsınızdır diye düşünüyorum. Onlardan pek de bir farkı olmayan mekanikleri var oyunun. Ekranın solundan karakterimize yön verirken, sağ tarafta bulunan atak tuşları ile de saldırımızı gerçekleştiriyoruz. Seviyemiz ilerledikçe, açılan yeni saldırı yöntemlerimiz de oluyor. Bunlar içinde karakterimize en çok yarayanı seçebiliyoruz. Saldırı tekniklerinin kimi tek bir hedefe odaklanırken, kimisi de alan hasarı yaratıp, çevredeki tüm düşmanlarımıza zarar veriyor.
Burada çok hoşuma giden bir özellik oldu. Saldırılarımız düşmanı otomatik olarak hedef alıyor. Bu da aynı anda hem vuruş yapıp, hem de pozisyon değiştirebilmemize olanak tanıyor. Dövüşlerimizi biraz kolaylaştırsa da alınan keyfi yükseltiyor. Aynı zamanda kontrolcü desteğini kullanırsanız, oyunu sadece iki parmak yerine daha fazla parmak ile kontrol edebiliyorsunuz. Ben, Razer Kishi ile oynadım. Telefonunun üzerine takılan bu aparat ile bir el konsolunda oynama havasını yakaladım ki oldukça keyif verici idi. Ancak kontroller, sadece telefon ekranı ile bile oldukça rahat.
Bu yeteneklerin hepsinin kendine has bir tekrar kullanım zamanı (cooldown) var. Açık konuşmak gerekirse ben oynarken hangisi açılırsa onu kullandım. Tabi her sınıfın kendine has yetenek ağacı bulunuyor. Büyücü sınıfı saldırılandı büyü kullanırken, Crusader sınıfı, kılıcının ustalığını büyü gücü ile birleştiriyor. Demona Hunter mesafeli saldırılarda iyi iken, Barbarian, Allah ne verdiyse kafa göz girişiyor.
O yüzden oynama şeklinize göre karakterinizi belirlemeniz lazım. Blizzard, ilerleyen günler için sınıflar arasında geçiş yapılabileceğinin de sözünü verdi.
Diablo oyunlarının özünü oluşturan eşya toplama mantığı Immortal'da da geçerli. Elinizden geldiğince eşyayı çantanıza koyun. Bunlar içinde işinize yarayanları saklayın ya da kullanın, geriye kalanları da, kullandığınız eşyalarınızı yükseltebilmek için hurdaya dönüştürün. Elde ettiğiniz hurda parçaları ile kullandığınız eşyaları yükseltebiliyor, daha güçlü araçlara sahip oluyorsunuz.
Ancak burada bir mantık karmaşası varmış gibi geliyor bana. Zira yükselttiğiniz eşylarınızı değiştirdiğinizde, isterseniz yükseltme özelliklerini yeni eşyanıza aktarabiliyorsunuz. Bir yanda işinizi kolaylaştırıyor gibi görünse de diğer yanda biraz tembelliğe sevk ediyormuş gibi geldi bana.
Eşyalarınızı sadece yükseltmeler ile geliştirmiyorsunuz. Ayrıca bazı eşyalarda soketler bulunuyor. Bu soketlere mücevherler (gem) yerleştirerek daha da güçlenmesini sağlayabiliyorsunuz. Kimisi ise ekstra can verirken kimisi vuruşunuzu güçlendiriyor.
Seviyeniz arttıkça karşınıza çıkan düşmanlar da daha yüksek seviyelerde oluyor. Bunları öldürdükçe elde ettiğiniz seviye puanları sayesinde de daha yükseliyorsunuz. Seviye sınırı Diablo Immortal için 60 olarak belirlenmiş. Ancak 60. seviyeye ulaşmanız oyunun bitmesi anlamına gelmiyor. Bundan sonra Paragorn seviyeleri başlıyor ve bunda bir sınır yok. Gidebildiğiniz yere kadar. Karkter seviyesi, daha çok eşyaları kullanabilmeminz ile alakalı. Sonuçta standart bir RPG oyununda olduğu gibi, her eşyanın da kullanılabilmesi için belli bir karakter seviyesi gerektiriyor.
İlerleme sırasında bir hikayeye bağlı kalsanız da her an gidişinizin yönü değişebiliyor. Bulacağınız gizli bir mağara ya da verilen bir yan görev sizi kuzeye giderken, tamamen tersi olan güneye yönlendirebiliyor. Elbette hikayeye bağlı kalmanız önemli olsa da, biraz kenarından dolaşmak sorun çıkarmayacaktır. Ancak görevlerin sizi getirdiği kimi zindanlar, sizin o anki seviyenize uygun olmayabiliyor. Bu da önce diğer görevleri tamamlayıp, biraz daha güçlenmeniz ve sonrasında buraya geri dönmenizi gerektiriyor.
Gelişiminiz için tek yapmanız gereken görevler değil. Aynı zamanda günlük zindanlara da girebilir, burada elde edeceğiniz deneyim puanlarını ile de ilerleyebilirisiniz. Ayrıca ödül avcılığı da yapabilir, bu görevlerden güzel eşyalar edinebilirsiniz.
Diablo Immortal oynaması bedava bir yapım. Ancak ilerleyebilmek için bir şey satın almanıza gerek yok. Görevleri gerçekleştirin yeterli olacaktır. Ancak daha hızlı ilerlemek isteyenler için oyun içi dükkandan satın alabileceğiniz öğeler bulunuyor. İki farklı ürün için satın alma gerçekleştirebiliyorsunuz. Bunlar Eternal Orbs ve Platinum.
Eternal Orbs ile Crest (Elder Rift ödüllerini artıran bir sarf malzemesi) satın almak, Savaş Biletinizi yükseltmek veya bunları diğer mağaza para birimi olan Platinum'a dönüştürmek için kullanabilirsiniz.
Platin'i, Efsanevi Mücevherler (legendary gem) yapmak, tılsımlardan beceri taşlarını çıkarmak ve sınırlı bir oyun içi müzayede evi olan Market'ten öğeler satın almak için kullanabilirsiniz. Pazarda sadece mücevher ve beceri taşı satın alabilirsiniz.
Ayrıca oyunda ilerleme kaydettikçe bir kerelik teklifler karşınıza çıkacak. Bitirdiğiniz bir zindandaki ekstra hazine sandığını açabilmek için size çeşitli bedellerde teklifler getiriliyor.
Bunlar dışında kalan Crest, Battle Pass gibi diğer şeyleri de Eternal Orbs ve Platin ile de alabiliyorsunuz. Bunları satın almak istemezseniz, ilerlemeniz sırasında elde edebilirsiniz.
Diablo Immortal tipik uzak doğu satın almaya yönlendirme öğeleri içeriyor. Oynadığım süreç içinde bir eşya satın almaya ihtiyacım olmadı. Ancak bu ilerledikçe olmayacağı anlamına gelmiyor tabi ki. Yine de oyunu PVP oynamadığınız sürece keyif alabileceğiniz birçok içeriğe sahip olması, oynanabilirlik seviyesinde bir F2P yapımı olduğunu gösteriyor. En azından şimdilik.
Oyun bana World of Warcraft'ın ilk dönemlerini hatırlattı biraz. Kendi başımıza verilen görevleri tamamlamak için bir oraya bir buraya koşturuyorduk. Diablo Immortal'da da farklı olmadı. Vakit geçirmek için güzel bir oyun. Ama süreklilik? O konuda çok emin değilim. Sadece PC ile bir arada oynanabilecek olması güzel. PC versiyonunu henüz deneme şansım olmadı. Onu çıktığında birlikte göreceğiz. Bilgiisayarda başlayıp, cep telefonu ile devam etme, sonrasında yeniden bilgisayarda devam etme fikri ilginç geliyor.