Özel İnceleme
World of Warcraft için genel anlamda Legion'dan önce çıkan son iki ek paket büyük bir oyuncu kaybına sebep olmuştu. Özellikle Mists of Pandaria'da Panda ırkının oyuna dahil olması birçok oyuncuyu 'ne gerek vardı ki?' yönünde düşünmeye zorlamıştı. Pandalar her ne kadar Warcraft hikayesinde uzun zamandır var olsa da, oyuncu kitlesi daha büyük, daha derin hikayeler bekliyordu. Ancak Blizzard, Cataclysm'den sonra aldığı radikal bir karar ile hikayede ufak değişikliklere gitti. Burning Legion ve beraberinde ölümcül titan Sargeras'a karşı vereceğimiz mücadelede son durağa gitmeden önce biraz çetrefilli ve dolambaçlı bir yola girip, mesafeyi biraz uzattık.
Mists of Pandaria'da ne idüğü belirsiz, aslında bir hikayeye sahip olan ancak 'durduk yere' ortaya çıkan Thunder King Lei Shen ile savaştık ve ardından bu savaşın aslında Mists of Pandaria'nın ana savaşı olmadığının farkına vardık. Lei Shen sadece bir hazırlık evresiydi. Asıl savaş, Horde'u ve kendisini güçlendirmek için varını yoğunu vermeye hazır, her türlü karanlık gücü kullanacak olan Garrosh Hellscream, yani o zamanın Horde Warchief'i ile gerçekleşecekti. Uzun bir hazırlık evresi ve bu sırada kökten değişen Pandaria kıtası ile birlikte Garrosh Hellscream'i Alliance ve Horde askerleri olarak yendik ve onu özel bir hapishaneye hapsettik. Beraberinde getirdiği Y'Shaarj adlı Old God (Eski Tanrı)'ın yarattığı tehlike hala tam atlatılmış sayılmazdı ancak hem Pandaria, hem de Azeroth tekrar barış ile dolu bir döneme girmişti.
Mists of Pandaria'da gerçekleşen olaylar neticesinde Horde, Garrosh Hellscream'in yarattığı utanç verici durum nedeni ile itibarını kaybetmişti. Tam bu derme çatma barış havası ve Anduin ile Wrathion'ın çabaları sayesinde iki taraf arasındaki gerginliği düzeltiyor derken Garrosh, Zaman Lordları'nın yardımı ile bulunduğu hapishaneden kaçtı ve zamanda geri giderek, tam babası Grommash Hellscream'in Fel Blood'ı içtiği andan bile öncesine geldi. Garrosh gelecekten getirdiği teknolojileri kullanarak Horde'a kesin bir zafer kazandıracak ve Iron Horde denilen yenilmez orduyu hayata geçirecekti. İşte Warlords of Draenor da tam bu noktada başlıyordu. Azeroth yine Horde kaynaklı sıkıntılı bir dönemin içine sürüklenmişti. Önce sadece Iron Horde'un bir tehdit olarak algılandığı pakette daha sonra işlerin hiç de göründüğü gibi olmadığını ve Burning Legion'ın da bu zayıflık fırsatını ve zamanda açılan boşluğu kullanarak günümüz Azeroth'unu işgale geldiğini öğrendik. Artık Horde ve Alliance güçlerini gerçekten birleştirmeli ve Azeroth'un bugüne kadar karşılaştığı en büyük tehdide karşı beraberce göğüs germeliydi. Irklar arası yaşanan aptal, küçük problemlere tolerans gösterilemezdi. Archimonde, Lich King, Ragnaros ve hatta Deathwing bile şu anda karşı karşıya oldukları tehdidin yanında bir hiçti. Burning Legion, Azeroth kahramanlarının işini gerçekten bitirebilecek olan ordu olabilirdi. Warlords of Draenor'un sonunda Archimonde'u bir kez daha devirdik ve Azeroth'u bir kez daha barış dönemine getirdik. Ancak Burning Legion tehdidi hala kapımızdaydı.
İşte burada Legion'a başlıyoruz. Burning Legion kapıya dayandı, hatta dayanmayı bırak, Azeroth'a adımını attı. Maelstrom'un dalgaları hiç olmadığı kadar huzursuz, kadimler hiç olmadıkları kadar tedirgin, doğanın dengesi hiç bozulmadığı kadar bozuldu ve kahramanlarımız daha önce hiç olmadıkları kadar güçlü durumda. Ancak Alliance ve Horde arasında yine yüksek ve tehlikeli bir tansiyon durumu söz konusu. Spoiler vermeyeceğim ancak Broken Isles'daki ilk görevimizde Alliance tarafında gerçekleşen ve yürek burkan olayı biliyorsunuzdur. Bilmiyorsanız Legion'ın ilk videolarına bakmanız yeterli. Bu yazıda mümkün olduğunca spoiler vermekten kaçınacağım. Bu olay sebebiyle Horde biraz yanlış anlaşıldı ve Alliance'ın gözünde tekrar düşman durumuna geldi. Ancak yine de Horde'un ve Alliance'ın asıl hedefi bu kez Burning Legion'dan başkası değil. Üstelik bu kez sadece Alliance ve Horde'un alışılagelmiş üyeleri bulunmuyor bu savaşın içinde. Lord Illidan Stormrage'in yıllar önce eğittiği Demon Hunter'lar da bu savaşta bizlere destek olmak için geliyor. Artık Azeroth hiç olmadığı kadar güçlü ve hiç olmadığı kadar tehlikede.
Hikayemiz şimdilik böyle başlıyor. Daha fazlasını ve gidişatını da anlatmak isterdim ancak dediğim gibi, spoiler derecesini en düşükte tutmaya çalışıyorum.
World of Warcraft: Legion'ı uygun bir fiyata ve güvenilir bir kaynaktan almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Burning Legion'a karşı omuz omuza savaşmaya hazırız!
23 Kasım 2004'te başlayan ve başladığı tarihten günümüze kadar dünya çapında en çok oynanan MMORPG olarak ünvanını aynı kulvardaki başka hiçbir yapıma kaptırmamış olan World of Warcraft'ın yeni paketi Legion sonunda çıktı ve seriyi bir kademe daha ileri taşıdı.World of Warcraft için genel anlamda Legion'dan önce çıkan son iki ek paket büyük bir oyuncu kaybına sebep olmuştu. Özellikle Mists of Pandaria'da Panda ırkının oyuna dahil olması birçok oyuncuyu 'ne gerek vardı ki?' yönünde düşünmeye zorlamıştı. Pandalar her ne kadar Warcraft hikayesinde uzun zamandır var olsa da, oyuncu kitlesi daha büyük, daha derin hikayeler bekliyordu. Ancak Blizzard, Cataclysm'den sonra aldığı radikal bir karar ile hikayede ufak değişikliklere gitti. Burning Legion ve beraberinde ölümcül titan Sargeras'a karşı vereceğimiz mücadelede son durağa gitmeden önce biraz çetrefilli ve dolambaçlı bir yola girip, mesafeyi biraz uzattık.
Mists of Pandaria'da ne idüğü belirsiz, aslında bir hikayeye sahip olan ancak 'durduk yere' ortaya çıkan Thunder King Lei Shen ile savaştık ve ardından bu savaşın aslında Mists of Pandaria'nın ana savaşı olmadığının farkına vardık. Lei Shen sadece bir hazırlık evresiydi. Asıl savaş, Horde'u ve kendisini güçlendirmek için varını yoğunu vermeye hazır, her türlü karanlık gücü kullanacak olan Garrosh Hellscream, yani o zamanın Horde Warchief'i ile gerçekleşecekti. Uzun bir hazırlık evresi ve bu sırada kökten değişen Pandaria kıtası ile birlikte Garrosh Hellscream'i Alliance ve Horde askerleri olarak yendik ve onu özel bir hapishaneye hapsettik. Beraberinde getirdiği Y'Shaarj adlı Old God (Eski Tanrı)'ın yarattığı tehlike hala tam atlatılmış sayılmazdı ancak hem Pandaria, hem de Azeroth tekrar barış ile dolu bir döneme girmişti.
Artık Horde ve Alliance güçlerini gerçekten birleştirmeli ve Azeroth'un bugüne kadar karşılaştığı en büyük tehdide karşı beraberce göğüs germeliydi.
Mists of Pandaria'da gerçekleşen olaylar neticesinde Horde, Garrosh Hellscream'in yarattığı utanç verici durum nedeni ile itibarını kaybetmişti. Tam bu derme çatma barış havası ve Anduin ile Wrathion'ın çabaları sayesinde iki taraf arasındaki gerginliği düzeltiyor derken Garrosh, Zaman Lordları'nın yardımı ile bulunduğu hapishaneden kaçtı ve zamanda geri giderek, tam babası Grommash Hellscream'in Fel Blood'ı içtiği andan bile öncesine geldi. Garrosh gelecekten getirdiği teknolojileri kullanarak Horde'a kesin bir zafer kazandıracak ve Iron Horde denilen yenilmez orduyu hayata geçirecekti. İşte Warlords of Draenor da tam bu noktada başlıyordu. Azeroth yine Horde kaynaklı sıkıntılı bir dönemin içine sürüklenmişti. Önce sadece Iron Horde'un bir tehdit olarak algılandığı pakette daha sonra işlerin hiç de göründüğü gibi olmadığını ve Burning Legion'ın da bu zayıflık fırsatını ve zamanda açılan boşluğu kullanarak günümüz Azeroth'unu işgale geldiğini öğrendik. Artık Horde ve Alliance güçlerini gerçekten birleştirmeli ve Azeroth'un bugüne kadar karşılaştığı en büyük tehdide karşı beraberce göğüs germeliydi. Irklar arası yaşanan aptal, küçük problemlere tolerans gösterilemezdi. Archimonde, Lich King, Ragnaros ve hatta Deathwing bile şu anda karşı karşıya oldukları tehdidin yanında bir hiçti. Burning Legion, Azeroth kahramanlarının işini gerçekten bitirebilecek olan ordu olabilirdi. Warlords of Draenor'un sonunda Archimonde'u bir kez daha devirdik ve Azeroth'u bir kez daha barış dönemine getirdik. Ancak Burning Legion tehdidi hala kapımızdaydı.
İşte burada Legion'a başlıyoruz. Burning Legion kapıya dayandı, hatta dayanmayı bırak, Azeroth'a adımını attı. Maelstrom'un dalgaları hiç olmadığı kadar huzursuz, kadimler hiç olmadıkları kadar tedirgin, doğanın dengesi hiç bozulmadığı kadar bozuldu ve kahramanlarımız daha önce hiç olmadıkları kadar güçlü durumda. Ancak Alliance ve Horde arasında yine yüksek ve tehlikeli bir tansiyon durumu söz konusu. Spoiler vermeyeceğim ancak Broken Isles'daki ilk görevimizde Alliance tarafında gerçekleşen ve yürek burkan olayı biliyorsunuzdur. Bilmiyorsanız Legion'ın ilk videolarına bakmanız yeterli. Bu yazıda mümkün olduğunca spoiler vermekten kaçınacağım. Bu olay sebebiyle Horde biraz yanlış anlaşıldı ve Alliance'ın gözünde tekrar düşman durumuna geldi. Ancak yine de Horde'un ve Alliance'ın asıl hedefi bu kez Burning Legion'dan başkası değil. Üstelik bu kez sadece Alliance ve Horde'un alışılagelmiş üyeleri bulunmuyor bu savaşın içinde. Lord Illidan Stormrage'in yıllar önce eğittiği Demon Hunter'lar da bu savaşta bizlere destek olmak için geliyor. Artık Azeroth hiç olmadığı kadar güçlü ve hiç olmadığı kadar tehlikede.
Hikayemiz şimdilik böyle başlıyor. Daha fazlasını ve gidişatını da anlatmak isterdim ancak dediğim gibi, spoiler derecesini en düşükte tutmaya çalışıyorum.
World of Warcraft: Legion'ı uygun bir fiyata ve güvenilir bir kaynaktan almak için buraya tıklayabilirsiniz.