Fifa, PC ortamında futbol oyunu deyince tek olan bir oyundu. Ciddi bir tekeldi. İşin kötü tarafı ise bence hiç güzel bir oyun olmayışı. Ben dahil bir çok dostum sırf futbol oyunu için konsol sahibi olmuştuk. Winning Eleven gerçekten böyle bir çılgınlığı hakediyordu. Geçtiğimiz sene Pro Evolution Soccer 3 ile Fifa ciddi bir darbe alacaktı. Fakat grafik motorundaki sorunlar yüzünden çoğu oyuncu beklediğini alamadı. Oyun, sisteminiz ne kadar iyi olursa olsun çok yavaş çalışıyordu. Yapımcılar bir süre sonra yamalar çıkarttılar ama bence iş işten geçmişti. Pro Evolution Soccer 3, beklenen sansasyonu yaratamadı.
Hem Winning Eleven, hem 7, hem de International
Winning Eleven her bakımdan kaliteli bir futbol oyunu. Daha girişindeki açılış videosundan bunu belli etmeye başlıyor. Ayrıca yükleme ekranlarının çok kısa olması da büyük bir artı. Kontrol menüleri değiştirilmemiş, pek hoş görünmüyor. PS 2'de bulunan "X" "R1" gibi isimleri değiştirebilirlerdi ama değiştirmemişler. Konsol sahipleri için iyi bir durum tuş değiştirirken işe yarar fakat konsol oyuncusu bu saatte sonra neden PC'de oynamak istesin ki? Zaten yaşayacağını yaşamıştır. Neyse. Uzun zamandır PS 2'de oynadığım için klavye ile oynamak zor geldi. Bir kaç saatlik deneyimden sonra oynayacakların mümkünse klavye kullanmamasını öneririm. Çünkü rahat hareket edemiyorsunuz. Çalım atmak zorlaşılıyor. Pek kaliteli olmasa da orta halli bir GamePad ile kat kat daha zevkli maçlar çıkartabilirsiniz. Fifa'da olduğu gibi her atakta gol atman gibi durumlar eğer çok kolayda oynamazsanız gerçekleşmiyor. En zor seviyede oynadığınızda ise amaç gol atmaktan çok topa sahip olup istikrarlı ataklar yapmaya dönüyor. Gol atmak gerçekten zorlaşıyor. Ceza sahasına girdiğinizde birileri mutlaka önünüzü kesiyor. Bu tarz durumlarda hemen boşalan takım arkadaşınızı görüp pas vermek en iyi seçim olacaktır. Oynadıkça bu durumlara alışıyorsunuz ve daha akıcı maçlar çıkartıyorsunuz. Oynaması kadar izlemesi de zevkli bir oyun. Hele hele oynayan iyi seviyede ise televizyonda normal maç izlemekten pek farkı kalmıyor. Atmosfer inanılmaz kuvvetli. Kendi sahanızda oynadığınız maçlar ile deplasmandakiler arasındaki fark rahatlıkla hissediliyor. Seyirci hiç pasif değil. Devamlı oyuna müdahale ediyorlar. Top rakipte iken yuhalayıp, size geçtiğinde alkış tutuyorlar. Hakemin alehinizde verdiği karara tepki verirken, yediğiniz golde ise sanki stadyumda hiç taraftar yokmuş gibi sessizleşiyorlar. Bu kadar başarılı atmosfer olunca gol attığınızda yerinizde zıplamak gibi aksiyonlar gayet normal oluyor. Fizik motoru da bu başarı yumağından nasibini almış. Havadan gelen bir topu göğsünüzde yumuşatmayı düşünürken, rakip futbolcunun sizi itmesi ile topun dibinize değil de uzağınıza düşmesi, elinizden kaçan rakibinizi formasından çekebilmek, en hoşuma gideni ise kalecinin beklemediği bir anda uzaktan şut çekip fileleri havalandırmak çok zevkli. Orta-kafa gibi anlaşmalı pozisyonlarda kontrol tamamen sizin elinizde. Atmayı düşündüğünüz arkadaşınıza göre topa kuvvetli vurup vurmayacağınız belirledikten sonra, gol yapacak futbolcuya geçip sizi marke eden rakibinizden kurtulup kafayı atabiliyorsunuz. Okuyunca uzun gibi gelebilir fakat oyun içinde bunları yapmak sadece bir kaç saniye alıyor. Bazen öyle goller yiyorsunuz ki tekrar izlemeden nasıl gol olduğunu anlayamıyorsunuz. Fifa'da hoşuma gitmeyen bir diğer durum ise sahanın ufaklığı. Koşarak kalenizden rakip ceza sahasına girmek çok kısa sürüyor. Winning Eleven'da ise koşmanız ve kat etmeniz gereken uzun bir mesafe var.