Tarih, 1996 yılının başları, soğuk bir kış gecesi. Yer ve mekan, Esenboğa havalimanı, dış hatlar terminalinin önü. Saat, 19:45. Durum, tek elim cebimbe, diğer elim ise sürekli inip kalkmakta. Yarım saattir beklememe rağmen 8 sigara bitirdim. Sürekli volta atıp duruyor, saatime bakıyorum. Bu anı tam 2 sene, 24 gün ve 6 saattir beklemekteyim. Sonunda o an geliyor. Babam elinde valizi yavaş yavaş bize yaklaşıyor. Sigarayı hemen atıp yanına koşuyorum. Sarılıyoruz. Hemen soruyorum: “Aldın mı?”. Tek kelime ile cevap veriyor “Aldım”. Yüzümde bir gülümseme, evin yolunu tutuyoruz. Valizi açıyorum ve… ve.. aman tanrım. Artık elimde! İnanamıyorum! Ambalajını vahşice yırtıp 1. CD yi hemen 4 hızlı CD-ROM uma takıyorum. O akşam sabaha kadar hissettiklerim kelimeler ile ifade edilemez.
İşte böyle bir sevdadır Wing Commander IV. Çoğu insana bilgisayar aldıran, çoğu ailenin çocuklarının baskısına katlanamayıp tonla para vererek Amerika’ya gitmesine neden olan bir oyundur. Bir 486’nın 1400 dolar civarı tuttuğu, cep telefonu sahibi olanların sayısının bir elin parmaklarını geçmediği, Internet’in Türkiye’de ODTÜ ile sınırlı olduğu zamanlarda en çok zamanımı harcayan yegane şeydir WC4. Peki nedir onu bu kadar önemli kılan? Bunu birazdan öğreneceksiniz.
|
Wing Commander IV, bir uzay simülasyonudur. Oyunda kahramanımız olan Col. Christopher Blair’i yönetiyoruz. Pratikte oyun 2 kısımdan oluşuyor. Uzayda göreve çıktığımız zaman uzay simülasyonu olan arabirim ve görevde olmadığımız zaman adventure tarzı bir arabirim ile kontrolü sağlıyoruz. Görev aralarında ana gemimizde dolaşıp hikayeyi ilerleten ya da bazen hikayeye etkisi olmayan ama izlemesi değer videoları izleyebilir, oyunu kaydedebilir, gemimizi, özelliklerini ve wingman’imizi seçebiliriz. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki toplam 5 CD olan bu oyunda en çok ağırlığı olan şey videolar. Direkman Hollywood yapımı olan bu videolar gerçekten mükemmel. Atmosfer, oyunculuk inanılmaz. Zaten “Bunları Biliyor Muydunuz” bölümünde belirttiğim gibi bir çok profesyonel oyuncu bulunmakta. Bu yüzden kendinizi büyük bütçeli bir bilim-kurgu filminde gibi hissedeceksiniz. Bazı videoların belirli yerlerinde önünüze iki seçenek sunuluyor. Seçtiğiniz davranışa göre oyun gelişiyor. Bu da sizi filmin (oyunun) içine koyuyor. Yani oyun bir anlamda da RPG. Fakat bazı zamanlar oluyor ki karşınıza iki seçenek sunulduğu halde mutlaka birini seçmeniz gerekiyor. Diğerini seçtiğiniz halde oyun bitiveriyor, tabii ki kötü son ile. Hikayede espri, aşk, ihtiras, hüzün, kısacası bir filmde olan her şey mevcut. Kendinizi Maniac’in aptal durumuna düştüğü sahnelerde gülmekten yerlere yatar bulurken hikayenin ilerleyen bölümlerinde ortaya çıkan gerçekler karşısında hayrete kapılacaksınız.
