Özel İnceleme
Kafalardan fötr şapkaların, dudaklardan da sigaranın hiç düşmediği, Amerika'nın buhran döneminde geçen bir macera White Night. "Ben bu feleğin tekerine çomak sokarım," tavrı ile sigarasını tüttüren ve 40 model Lincoln marka aracına binip yola koyulan başkahramanımızın hayata karşı karizmatik duruşu ile başlıyor oyunumuz. Yolda gördüğü bir kadın silueti yüzünden aracının kontrolünü kaybeden kahramanımızın, hem kendini ve hem de güzelim otomobilini feda ederek ağaca toslayışını izliyoruz. Kazadan hafif yaralı biçimde kurtulduktan sonra, yardım çağırabilme amacı ile karşısına çıkan ilk binaya girmek zorunda kalıyor. Son derece saf biçimde, evin içinde yardım bulmayı uman başkahramanımız, aslında içi türlü tehlikelerle dolu, görüldüğü anda bucak bucak kaçılması gereken bir tuzağa düştüğünden habersiz biçimde evin kapısından geçiyor…
Genel oynanış bakımından eski oyuncuların, "Hey gidi günler!" diye yad edeceği, yeni neslin ise, "Çöp, leş, oynamadım!" diye çemkireceği, klasik 3 boyutlu macera türünde bir yapım White Night. Sabit kamera açıları ile ilerlenen, tıpkı Grim Fandango'da olduğu gibi karakterin yüzünü döndüğü yerdeki cisimlerle etkileşime girilen ve oyun dünyasının klasikleşmiş bulmacalarını çözmek için uğraş vereceğimiz bir macera. Kapalı kapıların anahtarını bulmak, çevrede bulduğumuz günlüklerden ipuçları yakalamak ve çevredeki 'İyi saatte olsunlar'dan kaçmak üzerine kurulu bir oyun.
White Night'ın basit bulmacalarını çözerken iki şeye dikkat etmemiz gerekiyor; ışık kaynağı oluşturmak ve hayaletlerden uzak durmak! Daha oyun başlar başlamaz, ağzından sigara eksik olmayan kahramanımız, "Sanırım cebimde bir kibrit olacaktı," diye hatırlarken bize demek istiyor ki, "Kibrit çöplerini oyun boyunca yanından asla eksik etme!" Gerçekten de zifiri karanlık olan malikanede, kafasına göre çalışan ya da aniden grev yapma kararı alan lambalara güvenmek yerine elimizin altında mutlaka kibritimizin olması gerekiyor. Gerek çevredeki cisimleri kullanmak, gerek kapıları açmak, gerek bir günlüğü okumak, gerekse önümüzü görebilmek için bu kibritlere en az oksijen kadar bağımlıyız. Malikanenin bazı yerlerinde bulunan lambalar, mumlar ve şömineler de diğer ışık kaynaklarımız ama önce de söylediğim gibi, evi eline geçirmiş kötü ruhlar tarafından durup dururken söndürülebiliyor. Bu nedenle kibritiniz olmadan hiçbir yere gidemezsiniz.
Zifiri karanlıkta titreyen, cılız bir kibrit ışığı...
Hollywood sinemasının 40'lı yıllarda kullandığı 'Noir' ya da Türkçe adı ile 'Kara Film' teması, nadir de olsa oyun dünyasında da tercih edilir. Grim Fandango, Spiderman: Shattered Dimensions ve Heavy Rain'de tanık olduğumuz ve Rockstar'ın deneysel oyunu L.A. Noire ile de görkemli biçimde monitörlerimizde konuk ettiğimiz bu karanlık ve melankolik temayı, ilk defa gerçek manası ile kullanan bir oyun ile karşılaşıyoruz. White Night isimli hayatta kalma temalı macera, önceki örneklere nazaran belki de ilk defa gerçek bir Kara Film temalı oyunu bizlere sunmayı başarıyor.Genel oynanış bakımından eski oyuncuların, "Hey gidi günler!" diye yad edeceği, yeni neslin ise, "Çöp, leş, oynamadım!" diye çemkireceği, klasik 3 boyutlu macera türünde bir yapım White Night. Sabit kamera açıları ile ilerlenen, tıpkı Grim Fandango'da olduğu gibi karakterin yüzünü döndüğü yerdeki cisimlerle etkileşime girilen ve oyun dünyasının klasikleşmiş bulmacalarını çözmek için uğraş vereceğimiz bir macera. Kapalı kapıların anahtarını bulmak, çevrede bulduğumuz günlüklerden ipuçları yakalamak ve çevredeki 'İyi saatte olsunlar'dan kaçmak üzerine kurulu bir oyun.
Kendine has grafik yapısı ve ışık oyunları ile görsel şölen yaşatan, melankolik bir hikaye