Bağrınıza taş bastıracak bir son!
Nihayete erdi bir hikaye daha. Dürüst olmak icap ederse ne yazmam gerektiği hakkında çok fazla fikre sahip değilim. Lee ve Clem ile birlikte atıldığımız serüven benzerlerinin aksine pek eğlenceli bir süreci anlatmıyordu, nitekim hikayenin finali de bizi kahkahalar eşliğinde yolcu etmiyor bu karmaşadan.
Önceki dört bölümü oynamayan oyuncular için spoiler niteliğinde bilgiler olabilir diyerek bu veda yazısına başlıyorum. Lee, yaşadığı büyük kayıp ardından akıl sağlığını iyice yitiren Kenny, sadece hikayenin karakterlerinin değil, biz oyuncuların da üzerine titrediği küçük Clementine ve "geriye kalan" birkaç ümitsiz arkadaş.
Önceki bölümleri bitirenler finalin nasıl olacağına dair az çok fikir sahibi olmuşlardır biliyorum ama hikaye anlatma konusunda artık piştiği belli olan Telltale Games sizi suratınızın ortasına indirdiği yumrukla adeta bayıltıyor, jenerik akarken çalan o muhteşem şarkı ile siz de kendi varlığınızdan soyutlanıyorsunuz. Belki bir parça duygu sömürüsü, belki kolaya kaçmak ama benim için olması gereken "tek koyulası nokta da" bu olabilirmiş. Oyunu neden anlatmıyorsun da tamamen o büyük finale yoğunlaştın diye sorarsanız, Episode 5: No Time Left başlı başına bir kapanış, başlangıcından, hikayenin gelişimine ve son sahnesine kadar tamamıyla bir veda niteliğinde.
Ölüm, sen çok ciddi bir şakacısın!Episode 4'te yaşanan "diğer" kayıpların neticesinde sevgili Clem'in kaçırıldığını, kaçıranın ruh hastası bir erkek olduğunu ve her şeyin bu masum kız üzerinde nihayete ereceğini görüyor, lütfen Clem olmasın, lütfen...", derken kendimizi bir ayı aşan yeni bir bekleyişe bırakıyorduk. Beklenmedik bir hamle sonucu baş karakter Lee kabul edilemez bir şok yaşıyor, üst üste gelen darbelerle bizi iyice şapşal hale getiriyordu. Lafı biraz geveliyorum çünkü bu bölüm diğerlerine göre süre babında biraz daha kısa ve dediğim gibi "veda" niteliğinde olduğu için olaylar gelişmekten çok neticeleniyor, bazı büyük olaylar ardı ardına gerçekleşip duygusal yoğunluğu bozabiliyor.