ArtılarKlasik bir romanı temel alıyor, gerilimli müzikler var, parçalanma efekti fena sayılmaz, karakterimizi sınırlı olsa da geliştirme imkanımız var
EksilerGrafikler mazide kalmış, çizgisel oynanış, kontrollerdeki bir kaç problem, Multiplayer yok
Uzun zamandan beri takip ettiğim üç adet Rus oyunu vardı. Hellforces, You are
Empty ve Vivisector: Beast Inside, Rus yapımcıların kendi imkanları ile
geliştirdiği projelerdi. Hellforces ne yazık ki hayal kırılığı yarattı. You are
Empty hakkında eskiden haberler gelirdi, galerisi yenilendi veya şu eklendi
vs... diye. Artık ondan da yeni bilgiler gelmiyor, sanki yapımcılar projeyi rafa
kaldırmışlar gibi ses seda yok! Üçlemenin diğer halkası Vivisector ise kendini
bir demo ile bizlere gösterdi ve nihayetinde piyasaya sürüldü. Bana da oynayıp,
size anlatmak kaldı.
Dr. Moreau’nun Adası
Vivisector, H.G.Wells’in ünlü romanı Dr.Moreau’nun Adası’nı temel alıyor. Oyun
kitaptan 100 yıl sonrasında geçiyor. Askeri bir operasyon için romandaki adaya
gönderiliyoruz. Ekip arkadaşlarımız ne olduğu belirsiz bir takım hayvanların
saldırısına uğruyor. Bir tek biz canlı olarak kurtuluyoruz. Bir an önce bu ıssız
adadan kaçmamız gerekiyor, fakat bunu yaparken adadaki karanlık sırları da
keşfediyoruz.
Menü arabirimi ameliyat masasındaki bir yaratık şeklinde tasarlamış. Mesela
grafik ayarlarına girdiğiniz zaman bir göz kapaklarını kırparak bize bakıyor.
Ses ayarlarına geldiğiniz zaman kesilip biçilmiş bir kulak ekrana yansıyor.
Ameliyat masasında operasyon geçirmekte olan bir yaratık şekli, menü için iyi
tasarlanmış. Gerekli ayarları yaptıktan sonra maceraya dalıyoruz.
Yapım şu hali ile bakıldığı zaman eskide kalmış gibi duruyor. Grafikler bana
Quake 3’ü hatırlattı. Modellemeler ve kaplamalar bundan bir kaç sene öncesine
ait gibi. Efektleri açmama rağmen pek fazla bir fark olmadı. Açıkcası bir
F.E.A.R veya Call of Duty 2’den sonra Vivisector’ün grafikleri çamur gibi
gelebilir. Tropikal bir adada olmamıza rağmen, renkler çok karanlık. Tamam
gerilimli bir oyun, ama yemyeşil bitki örtüsüne sahip olan bir ada da böylesine
karanlık gösterilmezdi.
Parçala kedi
Seslendirmeler genel olarak fena değil. Silah efektleri bir acayip, bazı
zamanlar kulağınızı tok diye doldursalarda, bazı zamanlar ciddi derecede
kulağınızı çınlatabiliyorlar. Bölümlerde çalan parçalar gerilim dolu ortama ayak
uyduruyor. Karanlık bir binaya girdiğiniz de bir anda sessizlikten yükselen
müzik, insanı tedirgin edebiliyor.
Firmanın bir şeyler denediği veya yapmak istediği ortadaymış. Karşınıza çıkan
hilkat garibesi bir yaratığa ateş ettiğiniz zaman vücudundan parçalar kopuyor.
Hatta kopan yere bakarsanız, kemiklerini görebiliyorsunuz. Göğüs kısmına ateş
edin, bir bakmışsınız kaburgalar karşınızda duruyor. Çok iyi olmamasına rağmen
bu özellik grafiklerin azizliğine uğruyor. Ayrıca her düşman da bu ameliyat
işini gerçekleştiremiyoruz. Genel olarak oyun boyunca karşılaşacağımız askeri
tiplemeler bundan nasiplenmiyor. Düşmanlarınızın ölümleri program hatalarına
kurban gidebiliyor. Tamam normal olarak salakça ölümleri olmasa da, bazı
örnekler var. Yetmiş beş derecelik yamuk bir açılı tepede, düşmanı öldürdüğüm
zaman, adam aşağı yuvarlanmadı.