Video oyunları mercek altında
Merlinin Kazanı
3.06.2010 - 12:31
Önyargılarımızın altında hangi varsayımlar yatıyor?
Video oyunlarının etkileri konusunda yapılan araştırmaların sayısı giderek
artarken, vardığı sonuçlar da farklılaşmaya başladı. 2001 yılında Psycological
Science'da yayımlanan incelemede video oyunlarının "Saldırgan davranışları
arttırdığı" sonucuna varılırken, aynı yıl buna çok benzeyen bir başka araştırma
yazısında, "Video oyunlarındaki şiddetin saldırgan davranışlara yol açtığına
dair saptama yapmanın imkansız olduğu" belirtildi.
Video oyunlarının yaygınlaşması ve oldukça hızlı bir eleştiri bombardımanıyla
toplumdaki şiddetle birlikte anılması, bu konuda yapılan araştırmaların da
mercek altına yatırılmasını gerektiriyor. Artık alışılmış varsayımların dışına
çıkarak yapılan incelemelerde, video oyunlarının gerçekten ne kazandırıp ne
kaybettirdiği daha tarafsız sorgulanıyor. 2005 yılında yapılan bir çalışmada,
video oyunları oynayan çocukların saldırganlığının arttığına değil, mekan
becerilerinin arttığına ve tepki sürelerinin hızlandığına dair kanıtlar elde
edildi.
Güçlü-etki hipotezini savunan Psychological Science dergisi yazarları, Columbine
Lisesi baskınından sonraki yılda, yani 2000 yılında dünyanın her tarafına
ulaştırılan ve yetersiz bir eleştirel analize dayanan iki araştırma yayımladı.
Bugün pek çok yazıda referans verilen bu araştırmalar sorunlu ergenlere değil,
üniversite öğrencilerine yönelikti ve deneklerin bilgisayar ekranında "Agresif"
sözcükleri okuma hızlarına ya da şiddet içeren bir video oyunu oynadıktan sonra,
rakipleri ani ve yüksek sesle kaçırtma gibi deneylere dayanıyordu. Bu ölçümler
ne okul baskını faillerinin koşullarıyla bir benzerlik taşıyor, ne de
milyonlarca oyuncudan neden yalnızca bu ikisinin gerçek silahlarla gerçek
insanları öldürdüğünü açıklıyor.
Genellikle, medyada yayımlanan yazılarda bu tür meselelere her iki taraftan da
bakmaya özen gösterilir. Ama konu şiddet kültürü olunca bu konuda inceleme ve
araştırma yapanlar dokunulmazlık kazanıyor gibi görünüyor. Psikologların
tahminleri, kehanet gibi yayımlanıyor. Dahası, gazete haberlerinde her zaman
akademik araştırmalar da kaynak gösterilmiyor. Bir gazete yazısında (Pittsburgh
Post) bir avukatın, "Araştırmalar bu konuda gayet net sonuçlara işaret ediyor,"
demesi haberin geçerliliğini belgeleyen özelliklerinden biri olarak karşımıza
çıkabiliyor.
Bu noktada dikkat çeken bir diğer ilişki de medya ile akademik araştırmalar
arasındaki ilişki gibi görünüyor. Medya ile aceleci sonuçlara varılan
araştırmalar adeta birbirini tetikliyor. Odakların video oyunlarına kayması da
tesadüf olmayabilir. Popüler kültürün çarçabuk varılan açıklamaları benimseme
eğilimi gençlerin, özellikle yetişkinler tarafından şiddete maruz bırakılması
gibi daha sık rastlanan bir şiddet biçimini gözlerden uzaklaştırıyor.