Bazı oyunlar vardır, anlık eğlence isteğimizi tatmin eder. Bazı oyunlar
vardır, yüzüne bile bakılmadan unutulur gider. Birde üstatlar vardır, üstünden
seneler geçse de, teknoloji başını alıp gitse de, raflarımızın ve arşivlerimizin
en görülebilir kısmında yerini alır. Ne zaman oynarsak oynayalım, ilk günkü gibi
zevk verir. Ustaları bir kez daha anıp önlerinde saygı ile eğilelim. İşte
bizlerin gönlünde taht kuran oyunlar:
Fallout
Yapımcı: Black Isle Studios Yayıncı: Interplay Çıkış tarihi: 30 Eylül 1997
Bir kadeh nükleer radyasyon
Dünya koskoca bir savaştan çıkmıştı. Devletlerin birbirleri ile girdikleri o
büyük silahlı mücadelelerin ağır faturasını yine dünya ödüyordu. Peşi sıra
atılan nükleer bombalar, bütün cihanı çöle çevirmişti. İnsanlık nüfusu kıyıma
uğramış, farklı türde canlılar boy göstermişti. İşte Fallout’un evreni bu
öğelerden oluşuyordu. RPG türünde çığır açan yapım, bilgisayarlarımıza bomba
gibi düştü. Ayrıca aldığı ödüller konusunda rekor kıran oyun, çıktığı tarihlerde
adeta fırtına gibi esti.
Vault 13’de, sığınağın su ihtiyacını karşılayan Water Chip (Su Çipi) bozulunca,
burada yaşayan karakterimiz yer yüzüne yedek parçayı bulmak için gönderilir. Bu
andan itibaren Fallout dünyasına dahil oluyorduk. Yapım, sıra tabanlı strateji
konseptinde ilerliyordu. RPG unsurunda ise, birbirinden ayrıntılı karakteristik
özellikler bulunuyordu. Yapım sırasında karşımıza çıkan tüm olaylarda, bu
özelliklerimize ihtiyaç duyuyorduk. Çoğu zaman yetenek puanlarımızı, hangi
özelliğimize dağıtacağımız konusunda çelişkide kalıyorduk. Gelecekte yaşanacak
herhangi bir kıyameti, en güzel şekilde monitörlerimize taşıyan oyunun başından
uzun süre kalkmadığımız zamanlar da oluyordu.
Unutulmayan hatıra: “Elimdeki silahta birkaç mermi vardı… Yanlış hatırlamıyorsam
etrafımı bir düzine Raider sarmıştı. Umutsuzluk ve çaresizlik ancak bu kadar
hissedilebilirdi. Daha sonra ne mi oldu? Raider’ların lazer silahlarının
kıyımına uğradım.” – Yusuf Tansu Büyüktalaş