Selam Unutulmamış Diyarlar okuyucuları, bu haftasonu da size unutmadık, gene bu diyarda beraberiz. Geçen hafta World of Darkness (Karanlıklar Dünyası) meselesini açmıştım sizlere. World of Darkness kurulumundan bahsetmiş, nasıl bir şey olduğunu açıklamıştım, şimdi daha derine gidelim istiyorum, korku oyunlarının temalarına, korku oyunlarının temeline doğru.
İnsanı en çok korkutan şey nedir? Hayır hayır, şok etkisi yaratan şeylerden bahsetmiyorum, gerçekten korkutan, kemiklerinizin titremesine sebep olacak kadar korkutan şeyler. Tabii ki ben bilinmezlikten bahsediyorum, bilinmezlik her zaman insanoğlunun en büyük korkularından birisi olmuştur, gökyüzüne baktığınız zaman bilinmezliğin verdiği heyecan ve korku ile harmanlanmış duygular. Denizin derinliklerinde olabilecek olası varlıkların ihtimalleri, karanlıkta su içmeye kalktığınızda koridorun diğer tarafında bir şeyin size bakıyor olma ihtimali…
Genel olarak bilinmezden korkuyoruz, bilinmez hayal gücümüz ile şekillendiği için biz konu üzerine ne kadar düşünürsek o kadar korkmaya başlıyoruz düşündüğümüz şeyden. Bu sebeple uzun süredir reaksiyon korkularına eskisi gibi bakmıyoruz belki. Aynı sebepten dolayı Dead Space ve Amnesia gibi oyunlar korku öğesini bir yere kadar canlı tutabilirken Silent Hill gibi asla anlayamadığınız bir atmosfer korku öğesi olarak daha tutarlı oluyor.
Karanlıklar Dünyasının nadir video oyunlarından Vampire The Masquerade: Bloodlines’ı hatırlayın, en korktuğunuz yer Ocean House oteli değil miydi? Ocean House otelinden oyunun diğer kısımlarına nazaran daha çok korkma sebebimiz karşımızda savaşamayacağımız bir düşman olması ve bunun ne olduğunu anlayamamamız. Karanlıklar Dünyasının masaüstü oyunlarında da bu oldukça iyi bir şekilde verilmekte.