Konsollarda spor oyunları oynamanın tadı bir başkadır. Yıllarca
bilgisayarlarımızda bu keyiften maalesef tam olarak nasibimizi alamamıştık.
Konsolların oyun dünyasındaki hızlı ilerleyişi kısa zamanda spor içerikli
yapımların neredeyse tamamen PC ile yollarını ayırmasını sağladı. Serinin ilk
iki oyunu ile kendinden söz ettirmeyi başaran Top Spin de üçüncüsü ile PC’lere
veda etmiş oldu.
Kortların aranılan tenisçisi
İlk ikisinde olduğu gibi Top Spin 3’de de istersek dünyaca ünlü tenisçilerle ya
da kendi yaratacağımız karakterle oynayabiliyoruz. Bu sefer karakter yaratma
ekranı iyice ayrıntılı hazırlanmış. O kadar çok seçenek eklenmiş ki, insan bazı
ayrıntıları sıkılıp atlıyor. Pek kullanıcı dostu ara yüzler yapıldığını da
söylemek zor. Tenisçinizi yarattıktan sonra bir süre okula gidip oynanış
mantığını anlamakta yarar var. Kariyer modunda başarılı olduğunuz her maçtan
puan kazanıyorsunuz. Bu puanları karakterinizi geliştirmek için dilediğiniz gibi
kullanabilirsiniz. Servis, karşılama, hız, güç vb… özellikleri dilediğiniz gibi
geliştirebilirsiniz. Yükselttiğini bu kriterler oynayışınıza direk yansıyor.
Aralarında Roger Federer, Maria Sharapova, Justine Henin, Andy Roddick, James
Blake ve Gael Monfils gibi dünyaca ünlü tenisçilerin bulunduğu tam 40 adet
oyuncu var. Bunların dışında Boris Becker, Bjorn Borg ve Monica Seles gibi eski
klasik tenisçilere de yer verilmiş. Nedense oyunda Rafael Nadal yok.
Tenis deyince akla ilk gelenler arasında tabiî ki kortlar yer alıyor. Adlarını
duyduğumuz meşhur yerlerin dışında yapımcılar özellikle tropik bölgelerde kendi
sahalarını yaratmışlar. Tam 40 adet değişik kort bulunmakta ki, bence oldukça
yüksek bir rakam. Kariyeriniz devamlı turnuvalarda geçiyor. Her ay sizin
seçiminize göre kolay ya da zor turnuvalardan birine katılıyorsunuz. Yaptığınız
maçlardan yetenek puanları, kupayı kazandığınızda ise para ödülü kazanıyorsunuz.
Kolay turnuvalardan daha düşük gelir elde ederken, zoru seçtiğinizde rakamlar
katlanıyor. Tahmin edeceğiniz gibi parayı tişört, ayakkabı, raket gibi eşyaları
almak için kullanıyorsunuz. Top Spin daha çok gerçekçiliğe dayalı olduğundan
maçlar uzun sürüyor. Dolayısıyla katıldığınız turnuvalarda öyle. Bu da direk
oyun sürenizi uzatan bir etmen oluyor.
Federer’den daha iyi servis atarım!
Kontrollere ve oynanışa alışmak ciddi zaman alıyor. Serinin diğer oyunlarına
nazaran oynanış bu sefer iyice gerçekçiliğe kaymış. Vuracağınız stili, topun
hızını önceden düşünüp ayarlayıp pozisyon almak gerekiyor. Hal böyle olunca bir
hevesle oynamaya başladıktan kısa süre sonra istediklerinizi rahat yapamadığınız
için soğuyorsunuz. Oynanışa alışmak gerçekten zaman istiyor. İnat edip mantığı
çözdüğünüzde ise oyunlar normalden daha fazla uzamaya başlıyor. Yapay zeka
özellikle zor turnuvalara girdiğinizde göz açtırtmıyor. Zaten kontrollere alışıp
istediklerinizi yapmaya başladıktan sonra tam denginizi bulmaya başlıyorsunuz.
Fakat rakibiniz her hareketinizi, her hamlenizi karşıladığı için yorulana kadar
ya da hata yapana kadar setler devam ediyor. Bu durumda gerçekçilik biraz
aşılmış oluyor. Bazen setler o kadar uzuyor ki insan tuşlara basmaktan bıkıyor.
Nefes nefese kalmak
Gelelim görselliğe. Geçmiş oyunlarda olduğu gibi Top Spin 3 biraz daha
rötuşlanmış aynı grafik motorunu kullanıyor. Fakat yeni eklenen karakter
animasyonları şahane olmuş. O anki duruşunuza, vuruşunuzun doğruluğuna göre her
hareketiniz farklı animasyonlarla bezenmiş. Kortlar genel görünüm olarak göze
hoş görünüyor. Fakat etraf pek detaylı olmamış. Özellikle seyirciler çok yavan
kalmış.