Tomb Raider: Underworld
Yalçın Yaman
3.06.2010 - 12:31
Daha güzel, daha otantik ve daha ölümcül
Lara, 8. oyununa adım atıyor. Aradan 10 yılın üstünde bir zaman geçmesine
rağmen hala, her oyunda biraz daha güzelleşiyor. Serinin geçmişini bilmeyen pek
az oyuncu vardır, ama ufak şekilde özetleyecek olursak, adeta son 3 yılda seri
küllerinden yeniden doğuyor diyebiliriz. Bu yeniden doğuşun son oyunla da devam
ettiğini yazının ilerleyen bölümlerinde tamamen anlayacaksınız.
Tomb Raider: Legend ile dirilişin başlayacağı aslında beklenen bir durumdu,
çünkü oyunun yapım ekibi değişmiş ve yeni yapım ekibi olan “Crystal Dynamics”
verdikleri her demeçte Tomb Raider’ın özüne döneceğini ve bunu günümüz
teknolojisi ile harmanlamak istediklerini vurgulamışlardı. Nitekim yapım çıktı
ve aldığı yüksek notlar güzel oynanabilirliği ile hem fanatiklerini hem de oyun
severleri genel anlamda çok mutlu etti. Her başarılı oyun gibi devamının yolda
olduğu haberi de yinelendi. Tomb Raider: Underworld gelmeden önce 10. yıl adına
ilk Tomb Raider’ın yenilenmiş “Remake” adı verilen versiyonu piyasaya çıktı ve
yeni nesil teknoloji ile harmanlanmış hali gerçekten büyük ilgi gördü.
Sonucunda herkesin giderek daha fazla istek konumuna, sabırsızlanmasına neden
olan iki güzel oyun ile “Crystal Dynamics” adeta seriyi yeniden yarattı. Her
şeyin daha güzel olması için ellerinden geleni yapmaya devam ediyorlardı ve
etmeliydiler.
Güzellik ve keşfedilmeyenin harmanı
Yavaş yavaş demoya gelecek olursak, demonun genel olarak beni tatmin ettiğini ve
oyunun gene büyük ilgi toplayacağını şimdiden söyleyebilirim. Son oyunun fazla
konusunu açık etmek istemediğimden, yüzeysel olarak Maya uygarlıklarına dayanan
konu üzerinden, Vatikan gibi yerlerden, Meksika sınırlarına kadar uzanan bir
hikayeyi kontrol edeceğimizi belirteyim.
Demoda denizin ortasında güzel bir manzara ile açılışı yapıyoruz, artık deniz
altında çok daha fazla zaman geçireceğimizi, denizin altındayken işe yarayan,
bir nevi hava barımızın çok uzun süre yeterli geldiğini söyleyerek açıklığa
kavuşturmalıyım. Demoya başlar başlamaz hissedilen şey yeni nesil teknoloji ve
Legend ile gelen Lara’nın animasyonlarındaki ağırlığı ortadan kalktığı
hissediliyor. Daha hızlı daha hareketli bir oynanış ile suya atlar atlamaz zaten
kıvraklık kendini belli ediyor. Su altında ateş etmek, gerçekçi olarak daha kısa
menzilli olmuş. Su yüzeyindeyken animasyonlar Legend’tan bir adım önde. Denizden
kurtulup işin macera kısmına girdiğinizde ise git gide adeta size ufak ufak
oyundaki değişimler hissettirilmeye başlıyor.
Kayalara tırmanırken animasyonların yenilenmesinden, ince bir tahta üstündeyken
fizik dengesini sağlayabilmeye kadar her şey yenilenmiş. Bu anlattıklarım oyunun
görsel yönü değil, çünkü bunlar tamamı ile oynanışa etki etmiş durumda. Demonun
ortalarına geldiğimizde birkaç kaplanın saldırısında yaptığımız hareketler, ateş
ederkenki zıplamalar ve Legend’taki gibi kafaya isabet eden atışlar çok daha
hızlı olmuş durumda.