1/3

Timeshift

Erdem Maşlak 3.06.2010 - 12:31
Oynatalım Uğurcum...
2005’e girildiğinde piyasa önceki sene sonuna yetişen Half-Life 2’nin etkisiyle resmen sarsılıyordu ve onun bir süre öncesinde oynama imkanı bulduğumuz Doom 3 ile kıyaslanarak, resmen sidik yarıştırması yapılıyordu. Bu başka tartışma konusu; ki onların zamanı geçeli zaten çok oldu. İşte tam o sıralarda, yani 2005 başlarında duyurulan başka bir oyun vardı: Timeshift. Kreed gibi, önceki FPS denemeleri başarısızlıkla sonuçlanan Rusya’nın soğuk evlatları duyurdukları oyunlarıyla birlikte konusu gelecekte geçen pek çok türdaşının aksine zamanı yavaşlatmakla kalmıyor, aksine durdurabiliyor ve hatta geriye bile sarabiliyordu. En azından yapımcı Saber Interactive’in o zaman için Timeshift hakkında söyledikleri bunlardı. Arkalarına da Atari’yi almalarıyla süreç hızlandı ve bugüne gelindi. Timeshift şimdi yapım aşamasının son demlerini yaşıyor; öyle ki şu an itibariyle oyun için bir demo bile hazırlanarak internette yayınlandı. Artık yapımcıların zamanı geriye alma, onlarca farklı silah kullanma ve süper yapay zeka gibi vaatlerinin ne kadar gerçeği yansıttığını görebileceğiz.

Oyuncak mı kardeşim bu; yok öyle durdurmak murdurmak

Oyunumuzun hoşça bir konusu var. Bir defa üzerimizde üç milyar dolarlık bir zaman zırhı ile dolaşıyoruz. Fiyat çok yüksek; bu zırhla birlikte onlarca düşmanın arasında bu cihazın “çizilmesi” ihtimali ile dolaşmak, sahibine endişe verir olsa gerek. Esas konuya odaklanırsak kahramanımızın eski bir asker ve bilim araştırmaları için denek olarak kullanıldığı bilgisiyle karşılaşıyoruz. Üzerimizdeki zırhta çeşitli araştırmalar ve denemeler uygulanıyor; bunun neticesinde zaman mekan yolculukları yapıyoruz. Sorunsuzca geçmişe dönüp tekrar günümüze geldiğimizde ortamı bıraktığımız gibi bulamıyoruz. Kahramanımızın yaptığı bu yolculuk ne yazık ki (ve oyuna lüzumsuz yere konu oluşturması açısından da ekstradan bir “ne yazık ki” diyelim) zamanda bir aksamaya neden oluyor ve ilerlemesi gerektiği gibi değil de, alternatif olaylar zinciri oluşturarak bir kaos ortamı doğuruyor. Gelir gelmez kendimizi bir yıkımın ortasında buluyoruz. Oyunun konusu da bunun üzerine yoğunlaşarak derinleşiyor ve her şeyi eski haline döndürmek için neyin nasıl olup bittiğini bilmediğimiz bir savaşta çarpışıp duruyoruz.

Timeshift’in modern gelecekte geçen bir konusu var. Yapımcılar oyunun senaryo tabanlı bir oynanışı önümüze sunacağını daha önceden belirtiyorlardı; fakat ister istemez yeni nesil oyunların en büyük albenisi olan grafiklerinin hemen sonrasında bundan söz ediyorlardı. Demo öncesinde vaat edilenler adına en büyük söz sahibi kaynaklar ekran görüntüleri ve oyun içi videolardı. Özellikle beklediğim yapımlar arasında bulunmasa da oyuna ait bu görsel verilerden fazlasıyla umutlanmıştım; Avrupa’lı yapımcılara ayrıca bir sempatim var ve onların başarılı olmalarını, para kazanmalarını istiyorum. En nihayetinde oyunun demosu da yayınlandı ve yapımcıların sözlerinin ne kadar doğru olduğunu görme fırsatı elde ettik. 580 MB boyutundaki demo çok kısa bir oyun süresi sunuyor; 15 dakika içerisinde bitirebileceğinizi, tekrar açmak bile istemeyebileceğinizi belirtmek isterim. Demonun süresi konu anlatımına fırsat veremeyecek kadar kısa; fakat en azından grafik ve sesleri test edebilme şansınız var.