Artılar-Harika grafikler, müzikler, senaryosunun kopukluğuna rağmen hayran bırakıcı bir son
Eksiler-Senaryo daha iyi olabilirdi, bulmacalar için verilen ipuçları yetersiz
Macera oyunları deyince ilk akla gelen firmalardan birisi olan Daedalic Entertainment’in 2013 yılında çıkan ilk macera oyunu olma unvanına sahip The Night of the Rabbit. İlk olarak The Rabbit’s Apprentice olarak duyurulan ve ardından ismi The Night of the Rabbit olarak değiştirilen yapımın bir diğer özelliği de hem Almanca hem de İngilizce olarak aynı anda piyasaya sürülmesi. Daedalic Entertainment yapımları genelde ilk olarak ülkeleri Almanya’da Almanca ve birkaç ay sonra da İngilizce olarak piyasaya sürülmekteydi. Lafı fazla uzatmadan, işte buram buram macera kokan fantastik yapımımızın incelemesine geçelim.
Sihir her yerdedir The Night of the Rabbit, hüzünlü bir giriş videosu ile başlıyor. Sırtı ekrana dönük olan bir adam kocaman bir ağacın önünde durmakta ve “keşke daha önce orada olsaydım” diyerek hayıflanmaktadır. Derken yüzü görünmeyen adam ve yanında bulunan sandığı yok oluverir. Bu kısa ve biraz da olsa karamsar giriş videosundan sonra kontrolleri kısa bir süreliğine ele alıyoruz. Bilinmeyen ama oldukça sisli bir yerde kontrol ettiğimiz insan boyundaki yürüyen tavşana, tuhaf görünümlü ve maskeli bir şahıs “macerasının başlangıcını” bulmasına yardımcı oluyor.
Bu giriş fasıllarını tamamladıktan sonra asıl kahramanımız Jeremiah “Jerry” Hazelnut ile tanışıyoruz. 12 yaşında olan Jerry, oldukça geniş bir hayal gücüne sahiptir ve annesine bir gün büyük bir sihirbaz olacağını söylemektedir. Elbette annesi de şimdilik onun hevesini kırmamaktadır. Jerry ve annesi şehrin yanındaki ormanlık alanda, küçük bir çiftlik evinde yaşamaktadırlar. Jerry, okulu sıkıcı bulduğu gibi gri şehri de pek sevmemektedir. Böğürtlen toplama olan tutorial (alıştırma) kıvamındaki görevi tamamlandıktan sonra nereden geldiği belli olmayan bir mektup süzüle süzüle Jerry’lerin posta kutusuna girer. Şaşkın Jerry mektubu açar ve garip ama “sihir” içeren bir tarifin yazıldığını okur. Jerry merak içinde bizim de yardımımızla mektubun içindeki talimatları yerine getirir ve yoktan bir sandık (ilk videodaki sihirbaz sandığı) Jerry’nin önünde beliriverir. Ağzı bir karış açık kalan Jerry, sandıkta bulduğu asa ile silindir sihirbaz şapkasına tıklatır ve şapkadan insan boyutundaki tavşan çıkıverir. Tavşan kendisini Marquis de Hoto olarak tanıtır ve Jerry’ye çırağı olmasını teklif eder. Jerry elbette bir sihirbaz olmayı çok ister ama akşam yemeğinden önce de evde olması gerekmektedir:) Marquis, Jerry’ye yemek vakti evde olacağına dair söz verince büyük ve büyülü bir maceranın ilk adımları atılmış olur. İlk hedef önce Jerry’nin sihirbazlık sınavlarını yerine getireceği olan Mousewood’dur…
Daedalic Entertainment oyunlarında şaşırtma unsurları ve ilginç kırılma noktaları kullanmasını seven bir yapımcı. Daha oyunun başında ben bu ilginç noktalardan biriyle aslında karşılaştım. Öyle ki yayınlanan görsellerden hep oyunun fantastik bir dünyada geçtiğini sanıyordum. Aslında öyle ama Jerry’nin büyülü bir dünyanın aksine normal bir dünyada yaşadığını fark edince doğal olarak şaşırdım. İlk olarak evinin önündeki radyo ve akşama Jerry’nin televizyonda sevdiği bir dizinin yeni bölümünün olduğunu söylemesi gibi ayrıntılar dikkatimi çekmişti. Derken biraz oynadıktan sonra şehir manzarasını görünce (okuluyla, süpermarketiyle) epey bir şaşırmıştım. Derken Marquis ile tanışınca asıl fantastik macera o zaman başladığını anladım. Yani Jerry belki de hepimizin sandığı üzere büyülü bir dünyada yaşamıyor. Yılı belli değil ama sizler, bizler gibi sıradan, lakin büyücü olmak isteyen sevimli bir çocuk Jerry.
Koş Jerry, koş The Night of the Rabbit’in senaryosunu kendi içinde ikiye ayırabiliriz. Oyunun dörtte ikilik kısmında Jerry ile sihir testlerini geçip yeni yetenekler edinirken son yarısında da asıl hikâye işlenmeye başlıyor. Büyük bir bölümü Mousewood adlı fareli köy ve çevresinde geçen oyunda bir sağa bir sola koşturup duruyoruz.
Öncelikle yeteneklerden bahsedeyim; dediğim gibi ilerledikçe Jerry’ye yeni yetenekler kazandırmak için çeşitli görevlerin üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Bu yeteneklerin arasında taş heykellerle konuşma, yeşil bitkileri büyütmek için yağmur yağdırma, illüzyon ve umut aşılamak var. Bu güçleri kazandıktan sonra da bekleneceği gibi asıl mevzuya giriş yapıyoruz. Ortada çok büyük bir tehlike vardır ve kötülüğü durdurmak küçük Jerry’ye düşer.
Gelgelelim The Night of the Rabbit’i diğer Daedalic yapımları ile karşılaştıracak olursak senaryo babında biraz düşüş olduğunu da göz ardı etmek yanlış olur. Yaratılan fantastik dünya ve masalsı anlatım harika ama dediğim gibi oyunun yarısına kadar amaç ne onu bile bilmiyoruz. Rabbit geliyor, Jerry'e sihirbazlık çırağı olacaksın diyor, maceralar, tehlikelerden falan bahsediyor ve bizi fareli köye bırakıyor. Bundan sonra da köy sakinleri ile konuş, dertleş, testleri geç diyor. Bizler de oyunun yarısı boyuca birilerinin doğum günü için pasta malzemeleri toplamak, başka birilerinin nezlesini iyileştirmek için koşturuyoruz. Ve oyunun yüzde seksen beşi Mousewood’da geçtiği için bir sağa bir sola derken giderek asıl olaydan kopmaya, ilk baştaki heyecanı kaybetmeye başlıyoruz. Üstüne üstün, asıl kurgu da açıkçası pek isteneni veremiyor. Şahsen oyun hikâye olarak The Whispered World veya Deponia’daki gibi beni saramadı. Oysa şahane bir ortam yaratmışlar ve senaryosuna karşın asla sıkılmıyorsunuz. Bir de harika bir kurgu yaratılsaymış The Nihgt of the Rabbit yılın oyunu çok rahat olurmuş.