Crew 2 İnceleme

Yarış denildiğinde akla gelen ilk oyun serileri, şüphesiz birçok kişi için Forza, Gran Turismo ve NFS olacaktır. 20 yılı aşkın süredir bu üç seri odaklı gelişen ve yeni üyeleri karşımıza çıkan yarış oyunları, zaman içerisinde görsel anlamda büyük evrimler geçirse de, içeriksel anlamda ne yazık ki geçmişin gölgesinde kaldı. Araç sayısı ve çeşitliliği bakımından büyük hayal kırıklığı yaratan Gran Turismo Sport, bir türlü Underground dönemindeki çeşitliliği ve oynanışı sunamayan NFS derken, yarış severler için seçenekler hızla azaldı. 

The crew 2 İnceleme

Geçtiğimiz yıllarda ise Ubisoft bu eksikliğin farkına varmış olacak ki The Crew isimli hayli iddialı ve potansiyeli yüksek yeni bir yapım duyurdu. Tanıtımında kendi çetemizi kurabileceğimiz ve birbirinden farklı araçlar ile dağ bayır demeden devasa bir ABD haritasında özgürce dolaşabileceğimizi vadeden Ubisoft, her ne kadar eksiklikleri olsa da başarılı sayabileceğimiz bir oyun ile karşımıza çıktı. Daha sonra gelen DLC ve güncellemeler ile eksiklerini kapatan The Crew, en sonunda olmuş diyebileceğimiz bir yapım olarak bizleri karşıladı. The Crew'un başarısı sonrasında ikinci oyun için kolları sıvayan Ubisoft, geçtiğimiz günlerde The Crew 2 ile karşımıza çıktı. Şimdi dilerseniz Ubisoft'un yeni Crew'u bizlere neler sunuyor inceleyelim.

Öncelikle The Crew 2 artık yalnızca bir araba yarışı oyunu değil. Ubisoft ikinci oyun ile birlikte bizleri havadan karaya, karadan denize sokup, yarışılabilecek her türlü ortamda yarıştırmak için gerekenleri yapmış. Oyun içerisinde Sürat Teknesi, Jetstream tekneler, Yarış uçakları, akrobasi uçakları, motosikletler, canavar kamyonlar, hiper arabalar, drag araçları, drift araçları, motocross motosikletler, helikopterler gibi motoru olan ve yarıştırılabilen neredeyse her türlü araç mevcut. Ve bu araçların tamamı performans tarafında geliştirilebiliyor, bir kısmı ise görsel olarak modifiye edilebiliyor.

The Crew 2'de yarış türleri farklı disiplinlere ayrılmış durumda, örneğin Profesyonel Yarış Disiplini içerisinde Sürat Tekneleri, Modifiyeli Pist araçları, Yarış Uçakları ve AlphaGT gibi Formula benzeri araçlar ve yarışlar varken, Sokak yarışlarında, Drift, Drag, Klasik Sokak Yarışı gibi türler bulunuyor. Her tür için oyun sizden ayrı bir araç satın almanızı istiyor ve yarış bitişlerinde LootBox'lardan performans geliştirmek için parçalar düşüyor. Tamamen şans eseri düşen bu parçaları aracınıza takarak aracın performansını geliştiriyor ve daha üst seviye yarışlara katılabiliyorsunuz. Aracınıza takdığınız parçaların sökülebilmesi ve yine aynı tür içerisinde farkı araçlarda kullanılabilmesi ise ilk oyunun eleştirilen yönünü yok etmeyi başarıyor. Bu sayede yeni bir araç alıp performansını geliştirmek daha kolay olmuş.

LootBox dediğimde bir irkilme geldiğinin farkındayım, şahsen ben de özellikle yarış oyunlarında lootbox sistemini hayli saçma buluyorum. Araç modifiye sistemi kendi özgürlüğümüze bırakılmalıydı diyebilirim. Bu sistemi Forza Horizon serisi çok başarılı bir şekilde işletebiliyor. Ancak en azından lootbox'ların para ile satın alınamadığını söyleyebilirim bu sayede oyunda herhangi bir P2W durumu olmuyor ki zaten oyunda PVP yapabileceğiniz düzgün bir sistem de mevcut değil.

Evet son cümlem doğru. MMO türünde sayılan The Crew 2'de, ilk oyunda bulunan PvP sistemi ne yazık ki mevcut değil. Yapımcılar bu özelliğin Aralık ayında oyuna ekleneceğini belirtti. Şuan için arkadaşlarınızla yarışmanızın tek yolu, standart yarışlarda arkadaşınızı yarışa davet etmek ve yapay zekaya karşı yarışırken arkadaşınız ile de yarışıyor olmak. Durumun böyle olması oyunculardan yoğun bir tepki alıyor ki bu tepkiyi de gayet doğal karşılayabiliriz, keza The Crew gibi PvP yarışların hayli önemli olduğu bir seride PvP'siz oyunu çıkarmak büyük bir yanlış olmuş.

The Crew serisini başarılı yapan en önemli unsur ise şüphesiz haritanın büyüklüğü. Boyut olarak ilk oyun ile eşit bir büyüklükle karşı karşıyayız ancak harita ilk oyuna kıyasla çok daha dolu ve yoğun olmuş. İlk oyunda genellikle devasa ve boş araziler ile uğraşırken 2. oyunda etraf çok daha canlı gözüküyor. Grafiklerde yapılan geliştirmeler ile ise özellikle akşam ve yağmurlu havada adeta bir görsel şölen yaşanıyor. Hatta oyunda yağmurun ve diğer hava olaylarının az olması pek hoşuma gitmedi. Özellikle birkaç yarış hariç kar yağdığını hiç görmedim ki karlı havada The Crew 2 inanılmaz gözüküyor. Keşke offline bir mod'da hava durumunu ve oyun saatini değiştirebileceğimiz bir mod olsaydı.

Grafiklerden konu açılmışken en büyük yeniliğin ışıklandırma sisteminde yapıldığını söyleyebilirim. Özellikle gece sokak lambaları ve trafik ışıkları çok hoş bir görüntü oluşturmayı başarıyor. Oyundaki su araçlarının etkisi ile okyanus ve diğer su efektleri de arttırılmış ve ışık ile etkileşime girer bir hal almış. Özellikle Jetstream aracı ile Las Vegas'da yapılan bir yarışta karşılaştığım görseller ağzımı açık bıraktı diyebilirim. Üstelik oyunu standart PS4'te oynadığım halde grafiksel açıdan The Crew 2 beklentilerimi fazlasıyla karşılamayı başardı.

Tabii ki yarış oyununda en önemli unsur sürüş hissiyatı. The Crew'da en çok eleştiri alan noktalardan biri de bu konu olmuştu. İkinci oyunda sürüş hissiyatı ise ne yazık ki yine beklentilerin altında kaldı. Hatta otomobilleri kullanmak ilk oyuna kıyasla çok daha yapay ve zor olmuş. Ne gerçekçi ne de eğlenceli diyebileceğim sürüş dinamikleri, The Crew 2'nin en başarısız olduğu nokta diyebilirim. 

Yapay zeka tarafında da büyük sorunlar mevcut. Sanki yağ üzerinde kayıyormuş gibi bir hissiyat veren sürüş dinamiklerinin üstüne sürekli ensenizden düşmeye ve sizi takip ediyormuş gibi bir hissiyat uyandıran yapay zeka eklenince, bazı yarışlar eğlenceden çok işkenceye dönüşmüş. Öyle ki oyunda bir türlü geçemediğim yarışları sadece motosikletler ile geçebildim. Motosikletlerin otomobillerden daha rahat kullanılması ise ilginç noktalardan biri olarak karşıma çıktı.

Sesler tarafında ise The Crew 2 ilk oyundan çok daha başarılı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Tünellere veya kapalı alanlara girdiğinizde seslerin yankılanması, motor ve turbo sesleri, çevresel sesler ilk oyuna kıyasla çok daha detaylı ve başarılı olmuş. Müzikler tarafında da eleştirilecek büyük bir nokta olmadığı kanaatindeyim. Ubisoft ikinci oyunda ilk oyunda hayli eleştiri alan ses kalitesini arttırmış gibi gözüküyor.

Araç sayısı ve çeşitliliği tarafında ise bir Forza beklemek hayal kırıklığına sebep olabilir. Oyunda Amerika, Asya ve Avrupa'dan birçok büyük marka yer bulsa da, özellikle 2000'lerin başındaki klasik araçları görememek hayal kırıklığına neden oldu. Özellikle Subaru ve Mitsubishi'nin oyunda yer almayışı beni en çok üzen durumların başında geldi.

The Crew 2 içerik tarafında gelecek güncellemeler ile gelişecek. Üstelik Ubisoft aldığı karar ile hiçbir içeriği ücret duvarının arkasında saklamayacak. Yani Season Pass almasanız dahi yeni eklenen içeriklere ve araçlara oyun parası ile sahip olma şansınız bulunacak. Son yıllarda oyuncu popülasyonunu ciddi anlamda bölen bu durumun yavaş yavaş ortadan kalkması ise bizleri hayli memnun etti diyebiliriz.

Uzun lafın kısası The Crew 2, ilk oyunun üzerine farklı tip yarışlara ve araçlara ev sahipliği yapması bakımından beğenimizi kazandı. Ancak araç çeşitliliğinin az olması, sürüş fiziğinde yaşanan gariplikler, yapay zeka sorunları derken birçok kusuru bulunan bir yapım olmuş. Ubisoft'un özellikle sürüş dinamiklerinde köklü bir güncelleme yapması şart, sonuçta ne kadar araç tipi olursa olsun birçoğumuz oyunu otomobiller üzerinde geçireceğiz. Ayrıca PvP yarışların çıkışta aktif olmaması da affedilir gibi değil. Eğer ilk oyunu beğendiyseniz, ikinci oyunda sizleri memnun etmeyi başaracak diyebilirim, fakat ilk oyunda beklediğinizi bulamadıysanız, ikinci oyundan da uzak durmanızı öneriyorum.