1984 yılı bilim kurgu dünyası için bir dönüm noktasıdır. Yeni yeni gelişmekte
olan bilgisayar teknolojisi ile birlikte pek çok bilim kurgu filmi boy gösterir
sinemalarda. Ancak içlerinden biri vardır ki; uzun soluklu bir maceraya yelken
açmış, o güne kadar gelecekle ilgili kurduğumuz düşleri karartan, yüksek
teknolojinin insanla ne kadar dert açacağına dair kanıtları ortaya koyan önemli
bir yapıttır. Terminator'den söz ediyorum. 1984 yılında hiç beklenmedik derecede
büyük başarı yakalamış senaryosu ile bilim kurgu sevenleri büyülemiş, özellikle
de başroldeki kötü karakterinin akıllarda kazınan sahnelere imza atıp bir anda
tüm sinema severlerin kalbinde taht kuran Arnold Schwarzenegger'in “kötü
kahraman” olmasına imkân tanımıştır.
Asıl sükseyi 1991 yılında çevrilen ikinci filmi ile yapan Terminator, artık
sıradan bir bilimkurgu örneği olmaktan çıkar, gelmiş geçmiş en iyi bilimkurgu
filmleri listesinde en tepelere yerleşir. Görkemli filmlerin usta ismi James
Cameron ile yeniden hayat bulan Terminator bu kez iyi tarafın koruyucusudur ve
artık hiç olmadığı kadar karizmatiktir. Elbette 90lı yılların başından itibaren
herkesin dilinde, gözünde ve kalbinde olan bu maceranın baş kahramanının yerinde
olmak isteyen pek çok insan, oyunlarının da çıkmasını sabırsızlıkla beklemiştir.
Şahsen ilk hatırladığım Terminator oyunu Amiga'da idi. Oyun oldukça sıradan,
hatta kötü denebilecek derecedeydi ama film içi görüntüleri görebiliyor olmamız,
1.44mb'lık disketlerin en büyük depolama birimi olduğu zamanlarda inanılmaz bir
şeydi. Sırf filmden görebileceğimiz 5-6 saniyelik görüntüler için, oyunu almak
isteyenlerin bilgisayar dükkânında kuyruk oluşturduğunu bilirim.
Terminator oyunlarının tarihine kısaca göz atarsak her zaman vasat ve sadece
isminin para edeceği düşünülerek pek fazla uğraşılmamış yapımlar olduklarını
görebiliriz. Tüm oyun platformlarına sayısız örnek verilen Terminator oyunları
arasında belki de tek elle tutulabilir derecede başarılı olanı 96 yılında
Bedhesda tarafından çıkarılan ve Doom benzeri bir oynayış sunan; Terminator:
Future Shock'tır diyebiliriz. Özellikle 3. filmin çıkmasına dair söylentilerin
yayıldığı anda gözlerini dolar işareti bürüyen pek çok oyun yapımcısı sadece
isme güvenerek epey oyun sürdüler piyasaya. Geçtiğimiz sene çıkan Terminator 3:
Rise of the Machines ise belki de sadece Terminator'ün değil tüm oyun dünyasının
en kötü oyunları arasına girecek kadar başarısız olmuştur.
Peki filmi mükemmel olan, senaryosu geliştirilmeye son derece müsait olan bir
yapımın oyunlarının bu denli kötü olmasının sebebi nedir? "İsmi yeter" deyip,
hiçbir ayrıntıya girilmemesi mi? Yoksa film üzerine yeterince odaklanılmayıp
sahte bir evren yaratılarak atmosferin gerçekçi yansıtılmaması mı? Bende
bilemiyorum. Ancak bir tek şeyden emindim ki; Terminator'ün bu son oyunu çok iyi
olmalıydı...
Senaryo canımız, atmosfer kanımız, kontroller damarımızdır...
Oyun Terminator 3 filminin izinden gittiği için filmden epeyce görüntüde
içeriyor. Hatta film görüntülerinin sayısı o kadar çok ki; oyun başlamadan evvel
sanki birazdan filmi başlayacakmış gibi yapımcılarının videoları giriyor. Ancak
oyunun ilk videosunu izleyince her ne kadar filme sadık kalacağı düşünülse de
aynı senaryonun epey değiştirilmiş bir halini oynuyoruz. Açılış demomuzda süper
sarışın robotumuzun nasıl geçmişe ışınlandığını ve engelleri ne denli güzel bir
şekilde aştığını seyrettikten sonra, John Connor'ın (yani gelecekte insanların
robotlara karşı en büyük umudu olan direnişin liderinin) Terminator tarafından
öldürülüşünü izliyoruz. Daha sonra Terminator etkisiz hale getirilip yeni
programı yüklenince kontrolü biz ele geçiriyoruz. Elbette görevimiz geçmişe
giden sarışın robotu durdurmak ve John Connor ile Catrine Bruster'ı her ne
pahasına olursa olsun korumak. Filmi izleyenlere tanıdık gelecek bu hikayenin
aslında filmden epeyce farklı ve sırf oyunun süresini uzatmak amaçlı gereksiz
görevlerle dolu olduğunu göreceksiniz.