ArtılarZoom özelliği, Shift tuşuyla birçok iş yapmak, devasa savaşlar, birçok birimi aynı anda çarpışırken görmek, başarılı harita sistemi ve tasarımı, çift monitör desteği
EksilerSavaşlar büyüdükçe performansın yavaşlaması, güçlü pc ihtiyacı
2007 yılı içinde beklediğim iki önemli strateji vardı. Bir tanesi EA Games’in
geliştirdiği Command & Conquer 3: Tiberium Wars, diğeri ise Total Annihilation’ı
yaratan Chris Taylor’ın yeni oyunu Supreme Commander. Bu iki proje ciddi anlamda
beni çok meraklandırıyordu. Aslında her ikisi de birer efsanenin devamı. CC 3,
Westwood’un kapanmasından ( EA tarafından satın alınmasından) sonra ortalıklarda
Generals dışında başka bir CC oyunu göremedik. Hoş aslında Generals, Westwood
tarafından neredeyse tamamlanmıştı. Ama oyunun hakları satın alma olayı yüzüne
EA Games’te kalınca, EA tarafından piyasaya sunuldu. Supreme Commander’ın bir
efsanenin resmi olarak, ikinci oyunu olma durumu yok. Şöyle ki; oyun Total
Annihilation’nın ruhani devamı olarak nitelendiriliyordu. Gerçi merakım daha
fazla beni tutamamış ve oyunun beta testine de katılma imkanım olmuştu. Birçok
farklı ülkeden, başka oyuncular ile Multiplayer olarak kapışmak zevkliydi. Beta
testinde sorunlar vardı, ama tam sürümde nasıl olsa olmaz dedim. Sonunda Şubat
ayı içinde beklediğim SC (Kısaltma – Supreme Commander) piyasaya çıktı. Uzun
zaman boyunca betasını denediğim, hatta rüyalarıma bile girmeyi başaran SC tam
sürümde nasıl olmuş?
Galactica
Supreme Commander güzel bir açılış videosu ile başlıyor. Aslında video bize
hikayede tam olarak ne var ne yok kısa bir özet geçiyor. Gelecekte geçen SC’de
insanlar (UEF) Kuantum kapılarını bulmuşlardır. Stargate’i bir anda aklımda
çağrıştıran bu kapılar, insanların uzak noktalara bir anda gitmesini sağlıyor
(Bkz- Yıldız Geçidi’deki temel işlev). İnsanlar gittikleri yerlerde koloni
kurmaya başlıyorlar. Bu bağlamda karşılaştıkları yeni uzaylı ırkın gezegenlerini
de işgal edip, yaşanmasız hale getirirler. Uzaylılar (Aeon) insanlardan intikam
almak ve insanların yaptıkların zulmün hesabını sormak istemektedir. Bunlara
artı olarak insanların geliştirdikleri, aslında yarattıkları yeni bir ırk daha
vardır. Gustav Brakman tarafından insan beyni ile yapay zeka birleştirilip, yeni
ırk yani Cybran’lar ortaya çıkıyor. İlk zamanlar insanlar tarafından kullanılan
bu ırk, zamanla başkaldırı yapıyor; Brakman’nın önderliğinde Dünya’yı ele
geçirmek ve özgürlüklerini istiyorlardır. Sonunda insanlar, uzaylılar ve Cybran
ırkı arasında büyük bir savaş patlak veriyor. Cybran ırkı bana Cyclon’ları
hatırlatırken, özellikle giriş videosundaki bazı kısımlar, Galactica’yı iyice
anımsattı arada. Mesela Brakman’nın videoda gösterilen ana gemisinin
Galactica’ya olan benzerliği veya Dünya üzerinde patlayan atom bombaları,
Caprica’nın işgalini yansıttı. Belki de çok fazla Battlestar Galatica izlememden
dolayıdır. Lafı toparlayacak olursak bu üç ırk arasındaki amansız mücadeleyi
yönetiyoruz.
"Savaştan önce ve sonrası"
Faction yani ırklar United Earth Federation (UEF), Aeon Illimunate ve Cybran
Nation olarak isimlendirilmiş. Daha önce oynadığım Beta versiyonda ne yazık ki,
oyunun Campaign kısmı yoktu. Bu yüzden senaryo işleyişi ve hikaye tam olarak
nasıl gidecek, doğrulacak bilmiyordum. Oyunun menüsü beta’da sağ tarafta yer
alırken bu sefer ortaya kaymış. Ana menü hareketli arka plan önünde duruyor.
Arka tarafta ise büyük bir savaşın videosu gösteriliyor. Ona fazla takılmadan
Campaign, Multiplayer, Skirmish, Tutorial, Extras, Options, Credits ve Quit
seçeneklerine dalıyoruz.