Nintendo’nun her daim bir numaralı oyunu olarak görülen Mario serisi son zamanlarda farklı temalarla karşımıza çıkmaya başladı. 2 boyutlu ve sadece yana doğru ilerlediğimiz platform yapımı olmaktan ziyade farklılaşma yoluna giden yapımcılar önce Super Paper Mario ardından da Mario Galaxy ile alışılmış standartların dışına çıkmayı başardı. İki ve üç boyut arasında geçiş yaparak eşsiz bir oynanış sunan Paper Mario’dan sonra şimdi de Mario Galaxy ile üç boyutun büyük karmaşasını sunuyor. Daha evvel hiçbir oyunda olmayan, görünüşü karmaşık ama oynanışı çok zevkli bir yapım olarak karşımıza dikilmiş durumda.
DÜNYA AYAKLARIMIN ALTINDA
Bir kere şunu belirtelim, hayatınız boyunca türlü türlü oyun oynamış olsanız da
Mario Galaxy evrenine adımınızı attığınız anda acemilik çekmeniz son derece
doğal. Çünkü daha evvel hiçbir yapımın denemediği bir kontrol ve harita sistemi
ile karşılaşıyoruz. Yeni hikayemiz, Mario’nun artık gezegen üzerinde alt edecek
düşman bulamayıp, fezanın derinliklerine göz gezdirmesiyle başlıyor. Uzayın
sonsuz ve eşsiz güzellikteki boşluğunda yıldızlara bakarken bir de neye
rastlasın, en büyük düşmanı Bowser! Kaçırmaktan bıkmadığı prensesi, en zalim
planlarında kullanırken Mario’ya yakalanmamak için uzaya götürmüştür.
Kahramanımız Mario hemen tası tarağı toplar ve yola koyulur. Uzayın derin
boşluğunda bu gezegen senin, şu gezegen benim dönüp dururken, şans eseri “Lumas”
isimli yıldız kümesi ile karşılaşan ve bir anda kanı ısınıp arkadaş olan Mario,
yeni yeteneğini keşfeder. En büyüğü 3 katlı ev boyutunda olan gezegenlerde
hoplayıp zıplayıp en olmadık akrobatik hareketleri kolaylıkla
uygulayabilmektedir Mario.
Wii’nin kontrol sistemine alışık olanların bile baştan afallayacağı üç boyut sistemi ile Galaxy, belki de gelmiş geçmiş en eğlenceli oyunlardan biri olarak karşımızda duruyor. Mario’yu hareket ettirirken gezegenlerin de eş zamanlı olarak dönmesi, biz zıpladıkça etkileşim göstermesi, farklı bir heyecanı yaşamanızı sağlıyor. Yüzlerce farklı gezegen arasında gidip gelirken, silindir ve küre şeklinde hazırlanmış bölüm tasarımları ile karşılaşıyorsunuz. Kimi bölümler bol renkli ve eğlenceli gözükürken kimileri ise üzeri volkanik dağlarla kaplı ve tehlikelerle dolu yapı içeriyor. Her şeyden güzel olan yanı ise kesinlikle yerçekimi sistemi. Her gezegenin kendine özgü olan çekimi ile tek düzelikten uzaklaşıyor.
NUNCHUK'IMI VERİN
Nunchuk'ın analog kolu ile karakterimizi yönlendirirken, Wii Remote üzerindeki
‘A’ tuşu ile de zıplıyoruz. Aynı zamanda ‘Z’ ve ‘C’ tuşu ile de kamera açısını
dengelemeye çalışıyoruz. Daha evvel benzer bir kontrol sistemini Sunshine
oyununda da görmüştük ve oradaki biraz daha karmaşık biçimde sunulmuştu. Burada
ise gerçekten kontroller konusunda çok iyi bir iş çıkarılmış. Renkli cıvıl cıvıl
grafikleri, eğlenceli oynanışı ve birbirinden farklı bol bölüm içeriği ile Mario
Galaxy, Wii üzerindeki en başarılı yapımlardan biri. Eğer tüm ailenin beğenerek
oynayabileceği bir oyun arıyorsanız, Galaxy birinci seçiminiz olmalı.