ArtılarMultiplayer, ince ayrıntılar, birçok detay yer alıyor, gerçek olaylara dayanan senaryo modu
EksilerYapay zekada bir iki hata, grafikler zamanın gerisinde seyrediyor
Sudden Strike 1 gerçekten etkileyici bir oyundu. RTS olmasına rağmen
stratejilerdeki klasik çevreden malzeme toplamak, bina yapıp adam basmak gibi
hep bilindik oynanış yoktu. Bunun tam tersi sadece emrimize birimler veriliyordu
ve görevi yapmaya çalışıyorduk. Haritada ilerlerken nereden saldırı geleceği
belli olmuyordu. Dikkatli bir biçimde adımımızı atmamız lazımdı. Tek bir birim
bile çok önemliydi. Sudden Strike Forever isimli genişleme paketiyle beraber
oyun çok daha iyi hale geldi. Tabii ki yapımın başarısından sonra devamının
gelmesi de kaçınılmaz oldu. Sudden Strike 2 ile seri başarısını pekiştirdi.
Kendine ait bir oyuncu kitlesi bile yarattı. Çoğu kişi üçüncü yapımı bekledi.
Ancak aradan uzun bir süre geçmesine rağmen Sudden Strike 3’ten (SS3) pek haber
çıkmamıştı. Sonunda geliştirildiği duyuruldu. Fanlar rahat bir nefes alırken,
sessiz bir şekilde piyasaya da sürüldü.
Savaşın acımasız yüzü
SS3’te bizleri sade bir menü karşılıyor. Singleplayer’a girdiğimiz zaman
Campaign ve Custom Scenario seçenekleri mevcut. Custom Scenario’da bir tane
normal görev ve Tutorial kısımları bulunuyor. Eğer yeni başlayan bir
oyuncuysanız size tavsiyem Tutorial’ı bir kere oynamanız. Böylece SS3’ün
işleyişi, birimler, oynanabilirlik açısından nasıl olduğunu öğrenebilirsiniz.
Eski Sudden Strike oyuncuları ise yapıma başlarken pek zorlanmayacaklardır.
Çünkü genel olarak eski oyunlardaki mantık korunmuş. Asıl Singleplayer
görevlerini ise yine gerçek olaylar oluşturuyor. Iwo Jima’daki Japonlar ve
Amerikalılar arasındaki savaşı oynayabiliyoruz. İstersek Amerikan tarafından Iwo
Jima’ya saldırabiliriz veya tam tersi olarak Japon ordusunu alıp savunma
yapabiliriz. Aynı şekilde Almanları seçip Avrupa’daki çatışmaları
yaşayabiliyoruz. Normandiya Çıkarması’nı yeniden canlandırabiliriz. Singleplayer
görevleri toplamda 5 adet. Az bir sayı gibi durabiliyor. Ancak savaşlar
gerçekten uzun sürüyor. Bunun nedeni ise SS3’ün önceki oyunlarla aynı giden
oynanışı. Zaten seriyi normal strateji oyunlarından ayıran yapısı da, sadece
verilen birimlerle gerekeni yapmak. Her zamanki gibi belli üniteler emrimiz
altına giriyor. Birimler oldukça çeşitli. Normal askerler, tanklar, toplar,
mühendisler, subaylar, savaş gemileri, casus uçaklar vs… var. Gerekli bir
şekilde adamlarımızı kullanmak zorundayız. Özellikle oyunun yapısının genel
olarak birimler üstüne kurulmasından dolayı mikro yönetim oldukça önemli.
Elimizdeki birimlerin çeşidine göre, stratejimizi akılcı biçimde planlamak,
savaşı lehimize çevirecektir. Aynı şekilde yaptığımız yanlış müdahaleler oyunu
kaybetmemize bile yol açabiliyor. Bunun acısını özellikle Normandiya
Çıkarması’nda yaşamıştım.
Oyunda en ilgi çekici mücadeleler aslında denizde geçiyor. Savaş gemilerinin
birbirleriyle kapışmaları SS3’te en çok hoşuma giden yan oldu. Bir taraftan
karadaki acımasız mücadele sürerken, diğer yandan denizlerde de bu durum devam
ediyor. Özellikle Iwo Jima görevinde ister Japon veya Amerikan olun, eğer deniz
üstünde ağırlığınızı koyarsanız oyunu alabilirsiniz. Bu senaryoda deniz gücü
gerçekten önemli. Yapımda dikkat çeken en önemli kısım, yine birimlerimizdeki
detaylar. Hangi birimde ne tür silah olduğu, mermisine kadar tüm detaylar
belirtilmiş. Önceki Sudden Strike oyunlarında olan bu ayrıntı, üçüncü yapımda es
geçilmemiş. Zaten serinin beğenilmesindeki en önemli kısımlardan biri
detaylarıydı. Bu konuda oldukça memnun kaldım.