3D oyunlardan başı dönmüş, kılıç, kalkan, ok, yay, mancınık vb. kullanmaktan hoşlanan, kısaca ortaçağ stratejilerini seven (benim gibi) biriyseniz, ağzınızı sulandıracak, elinizi kaşındıracak, bileğinizi sızlatacak, yüzünüzde hain bir gülümseme belirmesine sebep olacak bir oyun var karşımızda: Stronghold. Oyunun ana konusu, adından da anlaşılacağı gibi kale savunması veya kale ele geçirmek. Tipik RTS öğeleri bu oyunda da mevcut. Sevilen oyunların, sevilen özellikleri bu oyunda harmanlanmış ve güzel konusuyla birlikte sağlam bir zemine oturtulmuş.Tüm bunlar oyunu almadan önce bende büyük bir iştah yarattı doğrusu. Oyuna başladıktan sonra ise küçük bir hayal kırıklığı yaşadım. Oyunu başlatırken; şimdi süper, adamı havaya sokacak cinsten bir animasyon vardır, diye düşünüyordum;havam söndü. Oyun aralarını iyi yapamamışlar. Blizzard'ın muhteşem animasyonları burada yok maalesef. Bence büyük bir eksi. Eğer credits bölümüne bakarsanız bu durumun sebebi biraz anlaşılıyor. Oyunu hazırlayan kadro biraz sınırlı. O yüzden, oyunu bir klasik haline çevirebilecek son fırça darbesini vuramamışlar. İlk hayal kırıklığından sonra, zamanla oyunu sevmeye başladım.
Bu oyunun bana ilk hatırlattığı oyun Lords of the Realms oldu. O oyunda kaleler sabit idi. Bunda ise odundan ya da taştan, çeşitli kuleler, kapılar kullanarak istediğiniz gibi kendi kalenizi yapabiliyorsunuz. Tabii eldeki kaynaklar oranında. Kaynakların bazıları tek adımda elde edilirken, bazıları üretim zincirini takip etmek zorundalar. Örneğin odun ihtiyacını gidermek için oduncu kulübesini kurmamız yeterli. Daha sonra boştaki köylülerden biri oduncu olarak göreve başlamakta ve ağaçları kesip işlemekte; odun sayısı yeterli sayıya ulaşınca da stockpile'a götürmekte. Ekmek üretmek içinse önce buğday tarlası kurulmalı, burada yetişen buğdaylar değirmende una çevrilmeli, son aşamada ise bu unlar fırında ekmek haline getirilmeli. Farklı yapılar, farklı sayıda köylüye ihtiyaç duyuyorlar. Köylü sayısının yeterli olabilmesi için popülaritenizin yeterli olması ve köylülerin barınacakları yerleri yapmanız lazım. Popülaritenin artması, vergi oranının düşük olmasına, yiyecek miktarının fazla olmasına ve dış tehlikelere karşı güvenliğin yeterli olmasına bağlı. Bütün bunları dengede tutmalısınız. Köylü sayısının da gereğinden fazla olması işsiz sayısını artıracak bu da memnuniyetsizliğin artmasına ve gereksiz kaynak tüketimine neden olacaktır. Kısaca benzer tüm strateji oyunlarında olduğu gibi kaynak yönetimini iyi yapmalısınız.
Bir bina inşa ederken diğer oyunlarda ya bir işçi binayı yapar ya da bina bir süre bina hizmete girer. Burada ise anında bina yapılmış oluyor. Bu arada Lord'un bulunduğu kalenin merkezindeki kısmın önünde ateş yakmış duran köylülerden biri veya birkaçı ilgili bina için çalışmak üzere oraya geliyor ve işsiz sayısı azalıyor. Ordu oluşturmak için de köylü şart. Yalnız orduya asker aldığınızda, işçilerden farklı olarak, kalenizdeki kontenjan artıyor ve asker olanların yerine yeni köylüler geliyor. Askeri birimler bakımından epey bir çeşitlilik sağlanmış. Başlangıçta okçularla oyuna başlıyoruz. Daha sonra kılıçlı, gürzlü, atlı vb. diğer birimler de devreye giriyor. Bunların dışında balista, kuşatma kulesi gibi saldırana avantaj veren birimler var. Askerlerin dışında mühendis ve merdivenci birlikleri de mevcut. Mühendisler kalede iseniz düşman üzerine yağ dökebiliyor ya da kaleyi onarabiliyorlar. Saldıran iseniz mancınık gibi birimleri yapabiliyorlar. Merdivenciler ise kaleye merdiven dayayıp surlara çıkmaya çalışıyorlar. Birimler güzel modellenmiş. Silah efektleri de fena değil. Karışık şekilde seçerseniz birimleri, seçim içindeki tüm ünitelerin ikonu araç çubuğunda birim sayısını da gösterecek şekilde beliriyor. Yine Ctrl ve 1,2...0 tuşları ile bunları numaralandırabilirsiniz. Kontrolde birimleri seçmek için önce seçili olan şeyi iptal edip yeni seçimi yapmak zorunda kalıyorsunuz, bu da kontrolü zorlaştırıyor. Okçular da menzil dışına ateş etmiyorlar. Halbuki menzile kadar yürüseler daha iyi olurdu.