Space Siege
Erhan Kahraman
3.06.2010 - 12:31
Chris Taylor gelecek yıl bizi zindanlardan fezaya çıkarmayı planlıyor.
Rol yapma oyunu dendiğinde akla hemen gelen birkaç örnek vardır. Özellikle aksona dayalı hızlı oynanışı ile Dungeon Siege, bu örneklerin arasında başarısını aynı çizgide devam ettirebilenlerden. Şimdi ise bu başarının arkasındaki isim, Gas Powered Games'in kurucusu Chris Taylor, Supreme Commander'ın ardından yeni bir Siege oyunu yapmak için kolları sıvadı. Ancak Sega'nın dağıtımını yapacağı yeni proje, zindanlardan bizi çekip ferah bir nefes alabilmek için uzaya çıkarıyor. Uzayda geçen, yüksek derecede etkileşimli bir aksiyon RPG oyunu olan Space Siege, fantastik diyarlardan sıkılanlara önümüzdeki yıl taze bir soluk getirecek.
DERİN HİKÂYE, DERİN KARAKTERLER, DERİN DERİNLİK
Peki bu uzay macerasında, Dungeon Siege'den farklı olarak robotlar ve teknolojik silahlar haricinde ne yenilik mevcut? Öncelikle yapımcılar, hem karakterlere hem de hikâyeye olabildiğince derinlik katarak, oyunu bildik kesip biçme monotonluğuna sokmaktan vazgeçmiş. Örneğin artık çoktan seçmeli sınıflar ve karakter modelleri yerine, Seth Walker adında, belirli bir karakteri yöneteceğiz. Yanında birkaç düzine insanla birlikte, yok edilen Dünya'dan kaçan bir gemide bulunan Walker, 34 yaşında, hem savaş sanatları ustası hem de bir robot teknisyeni. Yetenekleri sayesinde robotlar üretip modifiye ve kontrol edebilen Seth Walker, robotların sibernetikten daha iyi bir çözüm olduğuna inanıyor ancak buna rağmen sibernetik güçlendirmeleri bünyesine kabul etmek konusunda esnek görüşlü. Oyunun en büyük özelliklerinden biri de bu; Star Wars: KOTOR serisini hatırlatacak şekilde 'insanlık' ve 'sibernetik' arasında sürekli bir gelgit söz konusu. Seth Walker'ın vücudunun her parçasını yapay parçalarla değiştirerek güçlendirebileceksiniz. Yine de KOTOR'dan farklı olarak kesin bir 'karanlık' ve 'aydınlık' taraf yok, buradaki seçimleriniz daha çok motivasyon anlamında etki edecek. Diğer karakterler, oyunu nasıl oynadığınıza bağlı olarak size tavır takınabilecekler. İnsanların dışında, geminin farklı kısımlarını kontrol eden dokuz farklı yapay zekâ ile de etkileşim hâlinde olacaksınız. Özellikle bulunduğunuz geminin yönlendirme sistemi olan PILOT, doğal olarak hikâyede büyük rol oynayacak.
DÜNYA'YA HOŞÇAKAL DEYİN
Başta da bahsettiğimiz gibi, oyundaki hikâyeye göre, sevgili gezegenimiz Dünya, bilinmeyen yabancı bir yaratık ırkı tarafından yok ediliyor. Saldırıdan kaçan koloni gemilerinden sağlam kalan birkaçı içinde bulunan Armstrong, yaklaşık altı kilometre uzunluğundaki bir uzay aracı. Oyunun tamamı da bu devasa gemide geçecek. Neyse ki gemi farklı ortamlar bakımından yeterince zengin olacak, ağaçlarla kaplı bir seradan, sulandırılmış bir kıyıya kadar ne ararsanız Armstrong'da mevcut. Hayatta kalan son insanlardan biri olarak Seth Walker ile bir yandan gemiye musallat olan yaratıklardan kurtulup rotayı bozmamaya çalışırken, diğer yandan da bu gizemli türün kökenini bulmak ve (biraz klişe bir şekilde) onları yenmek durumundasınız.