1/3

South Park: The Game

Murat Halilbeyoğlu 4.01.2012 - 14:52
Obsidian sakın bunu da diğerlerine benzetme!
Evet Obsidian! Biliyorum bu zaman kadar pek çok yüksek mevki gerektiren oyunda çalıştın. Fallout’u gördün, Kotor II’yi yaşadın, Dungeon Siege’i…açıkçası Dungeon Siege’e ne yaptığını tam olarak anlamadım. Her neyse demek istediğim şu ki, senin sağlam RPG IP’lerine alışık bir bünyen var ve bunu bir şekilde yeni oyunun için kullanman gerekiyor.

Bu saydıklarım önemli oyunlar olsa da onların daha önceki zamanlarda sağlam örnekleri var zaten. Fallout 2’yi veya Jedi Knight serisini hala zevkle oynayanlar var, ancak South Park’ın sadece bir tane “oyun” diyebileceğimiz oyunu var ki o da oyuna benzemiyor. Dolayısı ile Obsidian sana buradan sesleniyorum, hayır sana buradan ihtar gönderiyorum; sakın South Park konusunu, Amerikalıların dediği gibi, “Screw up” yapma (Türkçedeki anlamı buraya yazılmıyor).

RESPECT MY AUTHORITY!
Peki, bunları söyledik ettik bakalım sen bu tehditler ve uyarılar üzerine neler yapmışsın? Şu heyecanla beklediğimiz South Park: The Game’in ana hatlarına bir bakalım.

Her şeyden önce en akıllıca olanı yapmış ve South Park’ı dünyada herkesten çok daha iyi bilen kişileri, dizinin yaratıcılarını işin içine katmışsın. Kendi yazar ekibini tatile gönderip senaryo ve diyaloglar kısmını Trey Parker ve Matt Stone’a (South Park’ın yaratıcıları) bırakman, daha kadroları sayarken 1-0 öne geçmene sebep oldu. Bu güzel, en azından alıştığımız absürtlükte, komik bir senaryo bulacağımızı, Cartman’ın diyaloglarının yine bizi kırıp geçireceğini biliyoruz artık. Elbette işin üstatlarıyla birlikte çalışınca bir anda patronların da onlar oluyor. Bu yüzden belki aklındaki fikirleri tam olarak oyuna yansıtamıyorsun Obsidian, ama sakın bu durumdan şikayet etme. Alpha Protocol’de neler olduğunu hatırlıyor musun?

South Park: The Game
Bazen “senin” fikirlerin sana yarardan çok zarar verir. Misal Parker’ın RPG anlayışı tıpkı benim anlayışım gibi; sessiz bir başkahraman. Fakat merak edilecek bir şey yok çünkü başkahramanımız o meşhur dörtlüden birisi değil. Kasabaya gelen yeni çocuk olarak çok konuşan ancak hiç ses çıkartmayan birisi olacağız. Bu arada karakterimiz tamamen kişiselleştirilebilecek (customizable).

Öte yandan Obsidian, Özer Hurmacı misali gösterişli saçma futbol oynamak yerine basit ve işin temeline uygun bir teknik alt yapı fikri büyük olasılıkla Parker ve Stone ikilisinden çıktı değil mi? Her neyse, kimin fikriyse onu gözlerinden öpüyorum. Nitekim oyunu 2D görselinde hazırlayıp tıpkı dizide olduğu gibi elle çizilip animasyonlandırılması gerçekten emeğe saygı duyulacak cinsten.

South Park, Moria’nın bir kazası mı?
Karakterimiz, dediğimiz gibi kasabaya yeni gelmiş bir çocuk. Amacımız ise South Park camiasının yaşıtlarına kendimizi kabul ettirmek ve ortama uyum sağlamak, yani kısacası South Parklı olmak. İşte bunun içinde en güzel yol o sıralarda kasabadaki çocukların oynadığı bir RPG oyununa dahil olmak. Tıpkı “The Return of the Fellowship of the Ring to the Two Towers?” adlı bölümdeki gibi. Bu sırada pek çok çocukla karşılaşacağız. Yanımızda bir akıllı telefon olacak ve bu cihaz aynı zamanda oyunun ana menüsü olacak. Telefondaki Facebook benzeri bir uygulama ile de oyunda kaç kişi ile arkadaş olduğunuzu göreceksiniz. Bu önemli çünkü oyundaki ana görevlerimizden bir tanesi de bu olacak. Telefonunuzdan ayrıca kasaba çocuklarının kurduğu gruplardaki konumunuzu öğrenebileceksiniz.