ArtılarKarakter tasarımları iyi, hareketler oldukça çeşitli, farklı dövüş dinamikleri oyunu diğerlerinden ayırıyor.
EksilerBaşarısız hikaye modu, kötü seslendirmeler, arena tasarımları sönük
Son zamanlarda dövüş oyunları tekrar popüler oldu. En son olarak ofisimizde Street Fighter X Tekken’in ön inceleme versiyonunu ağırladıktan sonra, bu sefer de Soul serisinin beşinci oyunu olan Soul Calibur V’le birlikteyiz.
Soul Calibur V’te çeşitli oyun modları bulunuyor. Ancak genellikle bunlar çevrimiçi odaklı. Bu kısma girmeden önce, hepinizin Soul Calibur V’i aldığında bitireceğinden emin olduğum hikaye modundan biraz bahsedelim.
O kılıç benim, bu kılıç senin
Hikayemizin kahramanı Patroklos. Soul serisinden tanıyacağımız Sophitia’nın oğlu. Baş düşmanımız ise Patroklos’un kız kardeşi Pyrrha. İlk duyduğunuzda kulağa ilgi çekici bir hikaye gibi geliyor olabilir. Ancak Soul Calibur V’nin en zayıf noktası bu kısmı. Hikayeyi bölüm bölüm oynuyorsunuz. Her bölümden önce haritadan o bölümü seçerek ilerliyorsunuz. Ancak hikaye o kadar basit, dialoglar o kadar sıkıcı ki, bir bölümden diğerine geçmeden önce “Acaba PS3 kapatıp hava mı alsam?” gibi düşüncelere kapılıyorsunuz. Bölümlerden önce ara sahnelerle karşılaşıyoruz. Bunların bir bölümü oyun motoruyla, bir bölümü ise çizimlerden oluşan sahnelerle anlatılıyor. Ancak ara sahnelerin %90 çizim olunca karşınızda 4-5 sahneden oluşan çizimlerle anlatılan bir bölüm çıkıyor. Dialogların basitliği de bunun üzerine eklenince kafanızı duvarlara vurasınız geliyor.
Hikayeyi bitirmenin artıları arasında oyundaki profilinizin seviyesini yükseltmek, bazı eşyaları ve karakterleri açmak ve profiliniz için aynı Call of Duty’deki gibi “Title”ları elde etmek. Anlayacağınız çok da büyük bir artı yok. Oyundaki profiliniz de zaten çevrimiçi oyunlarda karşı tarafın görmesi ve sizi tanıması için bulunuyor.