1/5

Sönmeyen Umutlar

Tolga Canatan 29.09.2012 - 18:00
Türk oyun sektörüne dair…
Çocuklar çok istedikleri şeylerin hemen gerçekleşmesini isterler. Mazlum bakışlar, bükülen dudaklar çıkıverir ortaya… Yeryüzündeki her şeye anında sahip olunamayacağını anladıklarındaysa, çoktan çocukluktan çıkmışlardır. Oyuncular çocukken en çok ne istemiş olabilirler? Çikolata fabrikası? Sonu olmayan yemyeşil oyun parkları? Uçabilmek?  Işınlanabilmek? Siz en çok hangisini istediniz bilmiyorum. Video oyunlarıyla tanışıklığınız küçük yaşlara denk geldiyse ve onlara büyük bir tutkuyla bağlandıysanız, gerçekleşmesini en çok istediğiniz şey muhtemelen; Kendi kanınızdan birilerinin çıkıp, o oyunlardan yapabilmesidir. Biraz büyüyüp aklınız kemale erdikten sonra, işlerin o kadar da basit olmadığını anlamış ve hayatın diğer alanlarına doğru uçan ilginizin arkadan kayarak müdahalesiyle birlikte, belki de pek önemli olan bu isteği hayal gücünüzün tozlu raflarına gömmüşsünüzdür. ‘Hayal et, gerçek olsun’ felsefesinin diyar diyar uzağında yaşanan bu süreci, sadece siz değil, yüz binlerce oyun sever de pekala yaşamıştır.

Sönmeyen Umutlar
Geçmişi onlarca yıl öncesine dayanan video oyunlarının güzel ülkemizde neden hala üretilemediğini ve neden inatla bu devasa sektörün görmezden gelindiğini biraz düşünelim istedim. Farklı memleketlerin farklı insanlarına kıyasla çok daha parlak zekaya ve onu takiben dikkatlerden kaçması mümkün olmayan hayal gücüne sahip olan bizlerin, oyun sektöründe yıllar boyunca tek bir adım dahi atamayışımızın oldukça trajikomik olduğunu vurgulamak gerekiyor. Video oyunları üretimi konusunda ki eksikliğimizi giderecek olsak, bir değil, on değil, en az yüz farklı noktayı düzeltmemiz gerektiğini fark ederiz. Bunlar arasında bireysellik, ekip olamama, sistemsizlik ve en önemlisi vizyon eksikliği de muhakkak vardır. Biraz daha irdeleyince sadece birkaç örneğini saydığım bu eksiklikleri, aslında hiç açılmamış kapalı kutular gibi görmeye başlarız. Öyle ki, hiçbir konuda noksanımız olmamasının yanında hemen her konuda yeterli imkanlara sahip olmamıza rağmen, bireysel yeteneklerin keşfedilememesi, hayallerin kati suretle desteklenmediği gibi küçümsenmesiyle birlikte, ciddiye alınması gereken işler elbette beceriksizlikle sonuçlanır. Daha da vahimi, ortada sonuçlanacak bir şeyler dahi olmaz.