Silent Hill: Homecoming
Oğuz Sasi
3.06.2010 - 12:31
Bambaşka bir Silent Hill geliyor!
"Yazı için Oğuz Sasi'ye teşekkür ederiz."
"Korku, hayatta kalabilmenin vazgeçilmez bir unsurudur!"
Hannah Arendt (1906-1975), Alman Filozof
Hiçbir canlı dünyaya bir korkak ya da kahraman olarak gelmez. Korku sonradan
oluşan bir "Tehlikelere karsı duygusal tepki" reaksiyonudur. Onu yaşamamız için
çok farklı sebepler vardır. Örneğin kapalı alan korkusu Klostrofobi’dir. Otuzlu
yaşlarda fazlaca bayanların yaşadığı bir korku türüdür. Bir hastalık değildir,
zihnin fırsatını buldukça bu bireye uyguladığı yanılsamanın yarattığı duygudur.
Sudan korkan insanlaraysa Hidrofobik denir. Bu korkunun esiri olan insanlar bir
su damlasını gördüklerinde terleme, baş dönmesi gibi belirtiler gösterirler.
İleri seviyede Hidrofobik insanlar bir bardak su içerken bile koca bir okyanusta
boğulacaklarını zannederler. Ondan hep kaçmaya çalışsak da o hep içimizdedir.
Adeta beynimizdeki düşmandır korku. Üstüne gitsek de bize yeni korkular sunmak
için her zaman tetikte bekler. Hiçbir canlı varlık onu yenemez.
Korku edebiyatı üzerine şimdiye kadar birçok eser yapılmıştır. Stephen King’in
gerilim dolu romanlarından Alfred Hitchcock’un filmlerine, ünlü ressam Edward
Munch’ün "Çığlık" tablosundan, Mısır kalıntılarındaki tanrılara kurban verme ayinlerine
kadar birçok alanda kaçamadığımız bu duyguyu; başkalarının gözünden yaşayarak
anlamsızca bir merakın da tetiklediği istekle korkuyu gözlemledik. Sinema
dünyasında en çok yapılan türlerden biri korku filmleri oluyor. Ucuz ve
izleyicileri etkileyebilme özelliği en fazla olan tür korku filmleridir. Örnek
olarak sadece 15.000 dolarlık bütçesi ve 100 milyon doları aşmış hasılatı ile
1999 yapımı The Blair Witch Project’i gösterebiliriz. Bunun yanında dünyanın en
çok satan romanları arasında ünlü İngiliz yazar Agatha Christine ve Amerikalı
yazar Stephen King’in romanları kitap satışlarında ilk sırayı alıyor.
Teknolojinin evrimi, korkunun evrimini hızlandırdığında
Video oyunlarının evrimi, onların gelişimini sağlayan yapı taşına yani
teknolojiye bağlıydı. Teknoloji geliştikçe video oyunları bizleri eskisinden
daha da içine çeker bir hal aldı, çünkü yapımla seyircinin arasına interaktivite
girdiğinden "Korku" kelimesinin anlamı daha da güçlenmişti.
Her şey, 31 Ocak 1999 yılında ünlü Japon oyun şirketi Konami çalışanlarının,
endüstriyi daha önce görülmemiş bir şekilde sallamasıyla başladı. Ortaya
çıkardıkları yapıt video oyunlarında korku temasını sonsuza dek oyun severlerin
ve özellikle otoritelerin gözünde bir kült haline getirdi. Video oyunlarında ilk
defa psikolojik korku türüyle karşılaşıyorduk. Bu hiçbir oyuncunun alışkın
olmadığı, ama rüyalarını süsleyen bir gelişmeydi. Oyunun sunduğu korku teması o
kadar derin, o kadar iyi tasvir edilmişti ki, dünya çapında birçok insan oyunu
yalnız başına oynayamadığından yakınıyordu. Kapkaranlık mekanlarda geçen sinir
bozucu müzikler eşliğinde elinizde sadece cızırtılı bir radyo ile dolaştığınız
lanetli kasabanın, oyun endüstrisinde kendine haklı bir yer edinişini ve global
anlamda on yıllık bir fenomene dönüşmesinden bahsediyoruz. Yapımcı ekip olan
Team Silent’ın yönetmen koltuğunda Keiichiro Toyama’nın ve ünlü Japon besteci
Akira Yamaoka’nın eşsiz eserleriyle renk kattığı bu kasabanın adı Silent Hill.