Özel İnceleme
Yıllar geçti, ve ana karakterimiz Aarbron, 2013’teki Gamescom’da kendini yeniden gösterdi. Yeni nesil görseller ile karşımıza çıkan Aarbron, eskisine oranla çok daha kızgın bir şekilde karşımıza çıkmakla birlikte, intikam almak için yeniden yollara düşecekti anlaşılan. Sony Computer Entertainment’ın özel olarak PlayStation 4 için geliştirilmesi istediği Shadow of the Beast, 1989’daki ilk oyunun Remake’i olmakla birlikte Heavy Spectrum Entertainment tarafından geliştirilerek oyunculara sunulacaktı.
Karşımıza çıkan Shadow of the Beast, bahsettiğim üzere ilk oyunun Remake’i olmakla birlikte köklerine sadık kalarak, bizlere çok daha zengin bir hikayeyi sunuyor. Karakterimiz Aarbron, daha kundakta bir bebek iken yaratıklar tarafından kaçırılır. Şeytani yaratık lordu Maletoth ve büyücüleri tarafından ‘saf yaratığa’ dönüştürülen Aabron, Zelek isimli bir büyücünün kölesi olmakla birlikte Maletoth için savaşmaya başlar. Maletoth’un kölesi olmakla birlikte insanlara saldıran Aarbron, bu savaşın sonunda kendine gelmeye başlar ve içindeki insani hisler de uyanır. Başına gelenlerden dolayı Zelek ve Maletoth’u sorumlu tutan Aarbron, intikam almak için yola çıkar ve önüne çıkan bütün engelleri ‘parçalayarak’ aşmaya başlar.
Shadow of the Beast köklerine bağlı olmakla birlikte, yeni nesilde başarılı bir şekilde kendini göstermeye niyetli olarak karşımıza çıkıyor. 1989’deki oyunun aksine, bol aksiyonlu, bol kanlı, bol vahşetli bir oynanışa sahip olan Shadow of the Beast, bizlere tam da aradığımız bir platform oyunu deneyimini sunuyor.
Sağa veya sola gidebildiğimiz(side-scrolling) adıyla anılan bir platform türünü bizlere sunan Shadow of the Beast, yeni bir özellik olarak hack’n slash mekaniklerini de oyuna eklemiş. İlerlediğimiz bölgelerde karşımıza çıkan düşmanların sayılarını görebiliyor, ve bu şekilde Aarbron ile kendimizi gerçekleşecek kıyıma kendimizi hazırlayabiliyoruz. Bu durumda düşmanlarımızı katletmeden oyunda ilerlememiz ne yazık ki mümkün olmuyor. Shadow of the Beast’in hack’n slash mekaniği kimi zaman oyunun temposunu düşürse de, oyunun aksiyon dolu olması açısından yerinde olmuş diyebilirim. Gelelim oyunun aksiyon kısmına.
İntikam için yollara düşüyoruz
Reflections’ın geliştirdiği, Psygnosis’in dağıtımcılığını üstlendiği Shadow of the Beast ilk olarak oyuncularla tanıştığı zaman yıl 1989’du. Commodore Amiga için piyasaya sürüldüğünde o zamanların en başarılı platform oyunlarından biri olan Shadow of the Beast, hem görselleri hem de müzikleri ile de dikkat çekiyordu. O yıllarda oyunculara toplamda 12 adet bölüm sunan Shadow of the Beast, görselleri ile oyuncuların ilgisini çekerek başarıya ulaşmakla birlikte, kısa sürede ikinci oyunu ile de oyun sektöründe yerini kazanmıştı. Seri platform türünde başarılı ile ön plana çıkıp 1992 yılında üçüncü oyununa kavuşsa da, Shadow of the Beast serisi neredeyse bitmeyen bir sessizliğe gömüldü. Yıllar geçti, ve ana karakterimiz Aarbron, 2013’teki Gamescom’da kendini yeniden gösterdi. Yeni nesil görseller ile karşımıza çıkan Aarbron, eskisine oranla çok daha kızgın bir şekilde karşımıza çıkmakla birlikte, intikam almak için yeniden yollara düşecekti anlaşılan. Sony Computer Entertainment’ın özel olarak PlayStation 4 için geliştirilmesi istediği Shadow of the Beast, 1989’daki ilk oyunun Remake’i olmakla birlikte Heavy Spectrum Entertainment tarafından geliştirilerek oyunculara sunulacaktı.
Karşımıza çıkan Shadow of the Beast, bahsettiğim üzere ilk oyunun Remake’i olmakla birlikte köklerine sadık kalarak, bizlere çok daha zengin bir hikayeyi sunuyor. Karakterimiz Aarbron, daha kundakta bir bebek iken yaratıklar tarafından kaçırılır. Şeytani yaratık lordu Maletoth ve büyücüleri tarafından ‘saf yaratığa’ dönüştürülen Aabron, Zelek isimli bir büyücünün kölesi olmakla birlikte Maletoth için savaşmaya başlar. Maletoth’un kölesi olmakla birlikte insanlara saldıran Aarbron, bu savaşın sonunda kendine gelmeye başlar ve içindeki insani hisler de uyanır. Başına gelenlerden dolayı Zelek ve Maletoth’u sorumlu tutan Aarbron, intikam almak için yola çıkar ve önüne çıkan bütün engelleri ‘parçalayarak’ aşmaya başlar.
Shadow of the Beast köklerine bağlı olmakla birlikte, yeni nesilde başarılı bir şekilde kendini göstermeye niyetli olarak karşımıza çıkıyor. 1989’deki oyunun aksine, bol aksiyonlu, bol kanlı, bol vahşetli bir oynanışa sahip olan Shadow of the Beast, bizlere tam da aradığımız bir platform oyunu deneyimini sunuyor.
Sağa veya sola gidebildiğimiz(side-scrolling) adıyla anılan bir platform türünü bizlere sunan Shadow of the Beast, yeni bir özellik olarak hack’n slash mekaniklerini de oyuna eklemiş. İlerlediğimiz bölgelerde karşımıza çıkan düşmanların sayılarını görebiliyor, ve bu şekilde Aarbron ile kendimizi gerçekleşecek kıyıma kendimizi hazırlayabiliyoruz. Bu durumda düşmanlarımızı katletmeden oyunda ilerlememiz ne yazık ki mümkün olmuyor. Shadow of the Beast’in hack’n slash mekaniği kimi zaman oyunun temposunu düşürse de, oyunun aksiyon dolu olması açısından yerinde olmuş diyebilirim. Gelelim oyunun aksiyon kısmına.