Saw (Testere) serisinin altıncı filmini de izledik ve yedinciye doğru ilerliyoruz. Yapım için artık senelik dizi yakıştırmaları bile yapılmaya başlandı. Seri aslında ne kadar ilerlediyse de, ilkindeki atmosferi pek yaşatamadı. Şiddet seviyesinin artmasıyla birlikte, sanki gövde gösterisi yapmaya çalışırmış gibi bir hal aldı. Sıkı bir Testere takipçisi olarak, yine de her filmini ve filmlerin sonundaki sürpriz sonları merakla beklemeye devam ettim. Nitekim, ilginç bir felsefesi var Testere'nin. Amacı, hayatı hoyratça yaşayanlara, aslında ne kadar yanlış yaptıklarını, biraz kanlı biçimde anlatmak.
Bir oyun oynamak istiyorum
Testere'nin oyunuyla tanışmamızın üstünden çok da uzun bir süre geçmedi. Üçüncü şahıs görünümünden oynanan yapımda, çeşitli tuzaklardan kurtularak hayatta kalmaya çalışıyorduk. Zaman zaman aklımızı kullanmamız gerekirken, el çabukluğunun da önemli bir rolü vardı. Bazı ana tuzakların dışında, bir süre sonra kendini tekrar eden bulmacalar ile karşılaşıyorduk. Bu da oyunun cazibesini bir yerden sonra düşürüyordu. İlk yapımda dedektif David Tapp'i kontrol ediyorduk. İkincisinde ise sahneye, oğlu Michael çıkıyor.
Unreal Engine 3 ile geliştirilen yeni yapımda, izlediğimiz videolara dayanarak karakter modellemelerinin geliştirildiğini söyleyebiliriz. Ayrıca, ışık ve gölgeleme efektleri de, Testere dünyasının gerilimini yansıtacak şekilde tasarlanıyor. Ana karakterimiz Michael, babasının ölümünün ardındaki sır perdesini aralamaya çalışıyor, dolasıyısla bunu yaparken de kendisini Testere'nin ölümcül oyunları içerisinde buluyor.