EksilerOyuncuları kısıtlayan oyun yapısı. Kötü yapay zekâ. Duygusuz karakterler. Müziklerin ve seslerin etkisi neredeyse sıfır.
En ilginç fikirlerin başarıyla buluştuğu adımlardan bir tanesiydi ilk Saw filmi. Günümüz Hollywood sinemasının imkânları göz önüne alındığında çok çok düşük bir bütçeyle çekilmesine rağmen çok beğenilmiş ve sadece gişede 100 milyon doları aşkın bir hasılat etmişti. O iç gıcıklayıcı gülüşleri defalarca duyacağımız anlamına geliyordu bu, zira şu an sayısını hatırlayamadığım kadar çok Saw filmiyle karşılaştık. İki tane de oyunu hazırlandı ve şimdi size az evvel oynamayı bitirdiğim Saw II: Flesh & Blood'dan söz edeceğim.
Ben kimim?
Kimi yönetiyoruz, bilmiyoruz. Şu işe bakın ki nerede olduğumuzu da bilmiyoruz. Dolasıyla oyun başlar başlamaz, cevabını bulmamız gereken birçok sorunumuzun olduğunu keşfediyoruz. Ama o da ne? Belki de yeterince vaktimiz yoktur... Jigsaw ve hastalıklı oyuncakları yine iş başında. Talihsiz karakterimizin ismi Campell. Normal hayatta nelerle meşgul oldu, nasıl bir yaşam sürdü, haberimiz yok, ancak yaşamını devam ettirebilmesi için çabalamak zorunda. İlk görev, eğer çalışırsa kafatasını tuzla buz edecek bir aletten kurtulabilmek. Bunun için bir anahtara ihtiyacı var ve bu anahtar da gözünün altında gizli. Ne yapmak zorunda olduğunu siz tahmin edin. Ya hayatı için canını acıtacak ya da korkak davranarak canından olacak. Saw II: Flesh & Blood'da birbirinden farklı tehlikeler ve bulmacalar bizi bekliyor. Yine de sanki adamımız fazla rahat. Ne ciddi bir tepki verdi, ne de gördükleri karşısında şok olduğunu belli eden bir söz sarf etti?
Oyun boyunca karanlık, kasvetli, kapalı mekânlarda bulunuyoruz. Zaten aksi olması da beklenemezdi. Taban teptiğimiz ortam, Jigsaw'ın cezalandırıcı duygularıyla bezeli ölüm labaratuvarından başka bir yer değil. Her adımda başka sürpriz, her adımda farklı bir soru işaretiyle burun buruna gelebiliyoruz. İlk başta bu gayet çekici görünse de, bölümler ilerledikçe artık siz de bunları tahmin etmeye başlıyor ve heyecanınızda istem dışı da olsa düşüşler gözlüyorsunuz. Örnek mi istiyorsunuz? Mesela, bir kapının deliğinden bakmak istediniz. O delikte silah olabilir ve baktığınız anda sizi duman edebilir. Eğer refleksleriniz iyiyse, bu tuzaktan kurtulursunuz, ama bu oyunda sadece refleksler yeterli değil. Rahata kapılmayacak, ipin ucunu asla elinizden bırakmayacaksınız. Yoksa, "bu tuzaktan kurtuldum, şurada durup etrafa bakayım" derken, aniden üzerinize tavan çökebilir. Aynı anda birden fazla tuzakla karşılaşılmaz demeyin, haksız çıkarsınız. Tamam, başarısız olursanız, son kayıt noktasından oyuna devam edebiliyorsunuz, ama bu sizi biraz sıkıyor.
Yükle, yükle, dolmadı gitti...
Saw II'nin yükleme süreleri gerçekten uzun sürüyor. Yeni bir bölüm açılırken bu durumu normal karşılayabilirsiniz, ama sürekli aynı bölümü oynamak istediğinizde her defasında uzun yüklemelere maruz kalırsanız, şüphesiz ki sıkılırsınız. Aniden tuzaklar beliriyor demiştik. Bunlardan kurtulmak için ekranda bazı tuşlar beliriyor ve hemen basarsanız, tuzaklardan kurtuluyorsunuz. Basamazsanız ise, tekrardan oynamalısınız ve işte bahsettiğim "yükleme süresi faciaları" bu gibi durumlarda sizi fazlasıyla zorluyor. Her defasında basmanız gereken tuşlar da değiştiği için sonraki denemede hangi tuşa basacağınızı da bilmiyorsunuz.