Runaway 2: The Dream of the Turtle
Erdem Maşlak
3.06.2010 - 12:31
Kaplumbağa çorbası mı kaplumbağa rüyası mı?
İki yaz öncesini hatırlayın ve Runaway’i akıllarınıza getirin. _ki yıl önceki
çöl sıcakları ile birlikte gelen buzlu limonata ya da yabancı markalı bir bira
serinliğindeki o muhteşem oyunu. Afet-i devran güzelliğiyle dillere destan
Gina’yı ve biraz sonra hayatını tamamen altüst edecek olaylardan bihaber olan,
doktora tezinin Berkeley’de kabul edilmesinin verdiği sevinçle Amerika’yı bir
uçtan diğer uca kat etmek zorunda kalan Brian Basco, namı diğer BB’yi. İkinci
oyun çok yakında geliyor sevgili okurlar; çok yakında serinin devamı geliyor ve
kahramanlarımızla tekrar buluşacağız.
İlk Runaway bundan tam iki sene önce piyasaya çıktığında onu büyük bir umutla ve
sabırla bekleyenlerin karsısında tüm zarafetiyle yerini almış ve İspanyolların
oyun dünyasında neler başarabileceğini herkese göstermişti. Her ne kadar oyun
kendi içerisinde yerleşim birimlerinin dünya coğrafyasına yayılması bakımından
biraz yanlışlık ve bulmacalardaki piksel avcılığı nedeniyle de büyük miktarda
zorluk barındırsa da ortaya çıktığı sırada adventure piyasasının durgunluğu
sayesinde önü açıldı; sonucunda da, aslına bakılacak olursa, beklenenin de
üstünde bir basarı elde etti. Oyun gayet iyiydi, kimsenin bunun tam aksini iddia
edeceğini sanmıyorum. Grafikleri ve karakterleri sayesinde oyun hem yoğun bir
atmosfere, hem de eğlenceli bir yapıya sahipti. Gölgede kalan tek kısmı
bulmacalarıydı ve onun dışında pek de bir eksi yöne sahip değildi. Serinin
sıradaki oyunu duyurulalı da yaklaşık bir sene oldu ve bakalım bakalım oyun
hakkında şimdiye kadar neler ortaya çıkmış, neler söylenmiş?
1) Trapped in the Jungle
Aslını isterseniz ikinci oyun için söylenebilecek tek değişik şey oyunun
konusunun öncekinden farklı olduğu. Çünkü ikinci oyundaki envanter sistemimiz,
grafik düzenimiz ve bulmaca varyasyonlarımız ilk oyundan hiç de farklı değil.
Runaway 2, 2005’in E3 fuarında kendine yer etti ve fuar alanında oyunun
tanıtımının yapıldığı yerde oyuna ait küçük bir demo bile vardı. Fuardan
anlatılanlar göz önüne alınırsa oyunumuz küçük bir adada geçiyor ve konu
bakımından ilk oyundaki Gizemli Haç ve mafya elemanları ile hiç alakalı değil.
Oyundaki ana kahramanlarımız Gina ve Brian, kullandıkları iki kişilik
uçaklarıyla ilerlerlerken küçük bir adaya zorunlu iniş yapmak zorunda
kalıyorlar. Daha doğrusu yalnızca uçağın inişi biraz zorunlu ve zorlu oluyor;
bunun dışında Gina ve Brian paraşütlerini açarak “konforlu” bir iniş
gerçekleştirebiliyorlar. Tahmin edeceğiniz üzere uçak düşer düşmez parçalanıyor.
Yere indiklerinde Brian hemen baslarının belada olduğunu bildirmek için ilk
oyundan hatırlayabileceğiniz hacker arkadaşı Sushi’yi arayıp ondan yardım
istiyor. Bu aşamada film biraz geriye sarılıyor ve kahramanlarımızın birlikte
kaldıkları Hawaii’deki otel odasına; yani ilk oyunda Brian’ın bize hikâyesini
anlattığı o havuz basına geri dönüş yapıyoruz. Uykularından uyanan Brian ve Gina
Hawaii şelalelerini gezmek için bir uçak kiralıyorlar, ardından da oyunun
başındaki bu videonun oyunumuzu başlatan olayı meydana geliyor! Meydana gelen
uçak kazası neticesinde kahramanlarımız ormanın ortasında kalakalıyorlar.
Aksilik değil mi iste; bu kez de Gina ortalıkta yok!