Son sürat giden rangârenk arabalar düşünün. Birbirleriyle büyük bir mücadele içindeler; hafiften çarpışıp birbirlerini ittirmeye, kalemle çizilmiş olan yolun dışına çıkarmaya çalışıyorlar. Kırmızı olanı cetvel köprüden geçerken yere düşüyor. Yeşil olan ise tabağın yanından damlayan reçele süründüğü için kontrolü kaybolmuş legodan kaleye doğru hızla savruluyor. Sarı ile mavi bitiş çizgisine kadar kıyasıya yarışıyorlar. Mavi defalarca yoldan çıkartmaya çalıştığı sarının hala devam edebilmesine oldukça kızgın; yolluyor minik roketlerini. Birincisi ıska... İkincisi ise hedefini buluyor. Sarı araba taklalar atarak sol taraftaki spor ayakkabıya çarpıyor; yarışdışı kalıyor. Mavi araç bitiş çizgisini geçiyor. Zafer sarhoşluğu içindeki sahibi uzaktan kumandasını bırakıyor. Dört çocuk başka bir oyun bulmak üzere odadan çıkıyorlar...
Bilgisayar oyunlarını takip edipte “Micro Machines” ismini duymayan yoktur sanırım. Mini minnacık araçlarla; bazen bir çalışma masında kitap defterlerin arasında, bazen ise yemek masasında tabakların çatalların arasında yarışırdık. Daha sonraları “Re-Volt” isimli bir oyun görmüştük. Bu sefer biraz daha büyük boyuttaki uzaktan kumandalı araçlarla. Sokaklarda bahçelerde marketlerde kısacası günlük hayatta karşılaştığımız pek çok mekanı yarış pisti olarak seçerdik. Re-Volt, Micro Machines’den farklı olarak araçların birbirlerine tuzak kurmasına da imkan sağlıyordu. Birbirine fişekler gönderen, su balonları fırlatan araçların kapışması son derece eğlendirici oluyordu. Yıllar sonra Xbox’ta Room Zoom isminde bir yapım, bu iki efsane oyunun farklı bir karışımını sunarak çıktı karşımıza. Alıp oynayanda “Re-Volt kopyası” izlenimi bırakan oyun, derinlere inildikçe eksik olan oynanabilirliği ve eğlence unsurlarının azlığı ile hayal kırıklığı yaratıyor.
Geçemiyorsan tuzak kur...
Yarış pisti olarak; oyuncaklarla dolu çocuk odalarını, sağda solda sabun, şampuan gibi engeller içeren banyoları, patlayıcı deney tüpleri ile dolu araştırma labaratuarlarını seçen oyun, arcade tarzı sistemi ile farklı bir yapı sunuyor. Araçlar ise daha evvel de bahsettiğim gibi uzaktan kumandalı küçük yarış arabaları. Toplamda 16 adet olan araçların oyun başında sadece 6 tanesini kullanabiliyoruz. Yarışları kazandıkça yeni araçlar açıyoruz. Tahmin edeceğiniz üzere, küçük yarış arabaları ile çılgın pistler üzerinde amansız bir mücadeleye girişeceğiz. Harita dizaynının enteresan olması nedeniyle oldukça zor anlar yaşayacağız. Önünüze çıkan bir şampuan kutusu ya da bir lego parçası yoldan çıkmanıza neden olabilir. Oldukça asabi olan rakipler ise sizi yoldan çıkartmak için ellerinden geleni ardlarına koymuyorlar. Sadece sağdan soldan çarpıp yoldan çıkmanıza çalışmıyor, bazı kutu, top, tahta gibi cisimlere vurarak sizin önünüze düşürmeye çalışıyorlar.
En önemli ve en eğlenceli olanı ise; yol üzerinde bulacağınız power-up’lar (rakiplerinize tuzak kurmanıza yarayan enerji paketleri). Birbirleriyle büyük mücadele içindeki araçlar arasında heba olup gitmektense onları arkalarından takip edip bir füze göndermek ya da elektrik şoku uygulayarak hızlarını düşürmek kendinize avantaj sağlamak için iyi bir fikir olabilir. Unutmamak gerekir ki; siz önde giderken aynı tuzaklara kendiniz de düşebilirsiniz. Bir duvara çarpar, rakibinizin roketine maruz kalıp yoldan çıkar ya da bir yerden aşağı düşerseniz; beklemek yerine, ‘B’ tuşuna basarak yeniden piste geri dönebilmemiz güzel düşünülmüş. Yoksa bu kadar düşman tavırlı rakipler arasında söz sahibi olmak, yarışı ilk sıralarda bitirmek pek mümkün olmazdı...