Returnal PC inceleme

Returnal’ı PS5’e özel olarak geliştirilen ilk yeni oyun olarak kabul edebiliriz. PlayStation 3’e özel olan Demon Souls’u saymazsak, konsola özel olarak geliştirilen ilk oyundu ve konsolun özelliklerini harika bir şekilde kullanıyordu. Üstelik muhteşem görüntüleri, sağlam aksiyonu ve korku öğeleriyle beslenen ilginç hikayesi de oyunun övülecek yanları arasındaydı. Daha önce shoot 'em up türünde oyunlar yapan Housemarque'ın yeni bir tür denemesi olarak sunduğu Returnal PS5 sürümü neredeyse herkes tarafından sevildi. 

Returnal PC inceleme

PlayStation 5’e özel yayınlanan Returnal’ın PC’ye geleceğini duyurduklarında kendi adıma oldukça mutlu oldum. Returnal’ı çıktığı zaman oynama hatası yapıp, oyunun kötü yanlarının üstüne tüy diken kayıt sistemini (ya da olmamasını) da ekleyince edindiğim tecrübeden hiç memnun değildim. Peki PC sürümü nasıl olmuş, saç baş yolduran kötü tercihler hala duruyor mu, klavye - mouse desteği oyuna ne kadar fayda sağlamış, hepsi incelememizde.

ASTRA Ben Yine Kaza Yaptım

Returnal’da garip bir yardım çağrısı alan Selene isimli karakteri kontrol ediyoruz. Atropos adındaki gezegenden gelen sinyalin en garip yanı, bahsedilen gizli mesajı bilen tek kişinin Selene olması.Atropos’a sert bir iniş yapan Selene, hayatta kalmayı başarıyor ama gemisi parçalanıyor. Küçük bir yürüyüşün ardından bir ceset ve kaydettiğimizi hatırlamadığımız ses kayıtlarını buluyoruz. Karşılaştığımız ceset bize ait ve ses kayıtları hatırladığımızdan çok daha fazlasını yaşadığımızı iddia ediyor.

Returnal sevdiğim bir konsepti alıp, korku öğeleri ve bilimkurgu ile birleştirerek merak uyandıran bir hikaye sunuyor. Çevrede bulduğumuz ses kayıtları ve gezegenin önceki sakinlerinin bıraktığı notlar - hologramlar aracılığı ile gerçekleşen olayları keşfediyoruz. Üstelik bir yandan da Selene’in kendi içindeki hesaplaşmasına şahit oluyoruz. 

PlayStation’da oynarken bu hikaye çok ilgimi çekmedi çünkü oyun o kadar sinirimi bozmuştu ki hikayeyi umursamamaya başladım. PC sürümünde ise hem çıkışından itibaren getirilen güncellemeler hem de klavye - mouse ile daha rahat oynamam sayesinde hikayeyi daha dikkatli takip edebildim ve gördüğüm şeyden genel olarak memnunum. Gerilimi yaşatıyor, aklınızda çeşitli sorular oluşmasını sağlıyor, belli bir noktaya kadar sizi gerçekten diken üstünde tutan harika bir atmosferi var. Bitişi beni çok tatmin etmedi, o konuda yalan söyleyemem. 

Yine de hikayeden memnunum, döngü içerisinde her başa döndüğümüzde hikaye açısından biraz daha ilerliyoruz, yeni öğrendiğimiz işaretler sayesinde çevredeki notları okuyoruz, Atropos’da olmaması gereken mekanları gezip geçmişimizi keşfediyoruz. Bunların hepsi keyifli çünkü artık oyunu oynayabiliyorum! PlayStation 5’e ilk çıktığında niye böyle değildi bu oyun diye düşündüm cidden. Bölümler ilerledikçe hikayenin açılımı yavaşlıyor ve tempo biraz düşüyor ama yine de iyi.

Döngüyü Kırmaya Çalışırken Kırılanlar

Returnal roguelike ve metroidvania türlerini temel alıyor ama bunların altında gizlice saklanmış bir shoot 'em up oyunu. Dandik bir silahla oyuna başlıyorsunuz, rakiplerinizi yenip yeni silahlar buluyor, her defasında baştan oluşturulan haritalarda ilerleyerek maceranızı tamamlamaya çalışıyorsunuz. Oyun farklı konseptlerde haritalara sahip ve bu bölümleri keşfederek ilerlemeniz gerekiyor. Hikayede ilerledikçe yeni kalıcı ekipmanlar buluyorsunuz ve bunları daha önce gördüğünüz ama ulaşamadığınız yerlerde kullanıyorsunuz. Ölürseniz her şeyi kaybediyor ve baştan başlıyorsunuz.

Şu zamana kadar yazdığım yazıları takip ettiyseniz benim roguelike ve metroidvania türü oyunları sevdiğimi biliyorsunuzdur, hatta bir yandan Metroid Prime Remastered incelemesi için onu da oynuyorum, yakında incelemesi de gelecek. Bu oyunu ilk gördüğümde de çok sevinmiştim ama oynarken kendimi kandırılmış hissetmiştim. Bu oyun resmen bir shoot 'em up, roguelike öğeleri ise sadece oynanış süresini uzatmak için konmuş bir paravan. İşe yarıyor, kötü de değil ama bu oyunun türü yanlış!

Oyun sizi keşfetmeye teşvik ediyor demiştim ama bir yandan da keşif yaptığınız için sizi cezalandırıyor. Bunda ciddiyim, yabancı bir diyardasınız ve etrafınızı öğrenmeniz için keşfetmelisiniz ama anında düşmanlarla ya da çok değerli canınızın bir parçasını kaybetmek ile cezalandırılıyorsunuz. Üstelik bu olay tamamen şans işi ve risk alıp daha güçlü hale gelmek için girdiğiniz mücadeleden dandik bir ödül ile ayrılma olasılığınız çok fazla. 

Düşmandan düşen para birimi var, geçici geliştirmeleri satın alırım deseniz o da ayrı bir dert. Düşmanı indiriyorsun, kristaller düşüyor ve neredeyse yere değdiği anda yanıp sönmeye başlıyor. Gözünüzün önünde kayboluyor hepsi, oyun resmen dalga geçiyor emeğimle. Odada 3 tane güçlü yaratık var, azıcık zaman tanı bana değil mi? Bazı geçici geliştirmeler ile yerde kaldıkları süresi milisaniyeden saniyeye çıkarabiliyoruz ama bu da yetersiz. Oyun sürekli risk almamızı, değerli canımızı ve adrenalinimizi ortaya koymamızı istiyor.

Adrenalin demişken, düşman öldürdükçe yükselen, tepki süresini arttıran, resmen daha güçlü hale gelmenizi sağlayan bir mekanik. Problem şu, bir darbe alınca bütün adrenalin sıfırlanıyor. 3 - 4 oda boyunca düşman temizliyorsunuz ve sonra ayağınız suya dokundu ya da görmediğiniz bir yerden düştünüz diye hepsi sıfırlanıyor. Hadi bunu yine toplarız, boss dövüşlerinde daha ilk aşamada bir darbe alıp 3 aşamayı da sıfır adrenalin ile tamamlamaya çalışıyorsunuz.

Düşmanlar genellikle alan saldırıları yapıyor, her yönden gelen saldırılardan hızlıca kaçmanız gerekiyor ve bir yandan da düşmanı öldürmelisiniz. Yukarıdan baktığımız shoot 'em up oyunlarda bunu bir şekilde yapıyorduk ama üçüncü kişi kamera açısında her yönden gelen tehditleri tespit etmek çok zor. Sürekli tetikte olmamız gerek ve attığımız atışların her biri de hedefi bulmalı. En ufak yanlış tercihte bile 4 saatlik oyununuz çöp olabiliyor. Roguelite oyunlardan ayıran bir diğer şey de bu, oyunu baştan sona götürmek ortalama 4 saat sürüyor. Aslında kısa yollar açılıyor ilerledikçe ama 1. seviye silahla ikinci bölgeye girince neden önce biraz grind yapmanız gerektiğini anlıyorsunuz.

Oyunun sinirimi bozan yanı zamanınıza saygı göstermemesi. Her zaman en baştan başlıyorsunuz ve aldığınız geliştirmelerin hiçbiri sizi daha güçlü hissettirmiyor. Atari salonlarında sırf daha fazla jeton harcayın diye yapılan oyunlar gibi. En azından artık oyunun ortasında kayıt edip çıkabiliyorsunuz, bu sayede “sadece beni oynayacaksın” zorlaması kalkmış.

Bu kadar çok söylendin, neden oynuyorsun hala derseniz cevabı basit, oyun çok eğlenceli. Mücadeleler heyecanlı, yeni silahlar ve bu silahların ikincil atış modlarını kullanmak güzel, geliştirmeler ile karakteri güçlendirmek güzel bir his, boss dövüşleri eğlenceli. Saçma sapan bir sebepten dolayı(hapşırdığım için öldüm mesela) ölüyorsunuz, sinirlenip çıkıyorsunuz ve yarım saat sonra “Bu defa canına okurum!” diyerek tekrar giriyorsunuz. Klavye - mouse desteği sayesinde aksiyondan ciddi anlamda keyif almaya başladım.

Oyunun co-op desteği de var, isterseniz bir oyuncuya yardımcı olarak gidebiliyor ya da yanınıza yardımcı alabiliyorsunuz. Çok fazla deneme şansım olmadı, erken erişimde oyuncu bulamadım ama tecrübe ettiğim kadarıyla gayet eğlenceli ve sorunsuz bir co-op modu var.

Sonradan eklenen ücretsiz DLC paketi Tower of Sisyphus’a da PC sürümünde doğrudan giriş yapabiliyorsunuz. Oda oda ilerlediğiniz ve üzerinize gelen düşmanlar karşısında hayatta kalmaya çalıştığınız survival mücadelesi oyunun en keyifli yanı olan savaşlarını sıkılmadan tecrübe etmenizi sağlıyor. Mutlaka denemenizi öneriyorum.

Atropos PC’de Ayrı Güzel Gözüküyor

Returnal PlayStation 5’te harika gözüküyordu, PC sürümü de bunun gerisinde kalmıyor. Atropos’un farklı iklim şartlarını görme şansı edindiğimiz oyunda mekanlar muhteşem gözüküyor, düşmanlar mekan kaplamaları yüzünden kamufle olsalar bile, harika gözüküyor ve üzerimize gelen onlarca patlayıcı ışık saldırısı görsel açıdan göz kamaştırıcı seviyede. Kimi zaman “ne güzel gözüküyor saldırı” diye düşünürken hasar alabiliyorsunuz, dikkat edin.

Oyunun PC performansı konusunda kullanabileceğim kelime “dengesiz” olabilir. Genellikle 60 fps ile akıcı bir şekilde oynuyorum, en kalabalık ortamda bile herhangi bir fps düşmesi ya da takılma olmuyor diye seviniyorum sonra bir anda fps düşüyor ve bu genellikle ölümcül bir problem oluyor, çünkü oyun reflekslere dayalı bir sisteme sahip. 2060 ekran kartı ile yaşadığım bu problemde sorunu karta yormuştum ama 3070 ile de aynı problemi yaşıyorum, duyduğum kadarıyla bazı arkadaşlarım bu problemi daha çok yaşıyormuş, bunların arasında daha güçlü PC kullanıcıları da var. Ayrıca ara sahnelerde takılıyor ya da ses ile video senkronizasyonu olmayabiliyor. Bir performans güncellemesi gelecektir muhtemelen.

PlayStation 5 konsolunun diğerlerinden ayrılan en iyi özelliği DualSense, ne kadar başarılı olduğu konusunda tartışmaya bile gerek yok. Returnal çıktığında DualSense’i müthiş bir şekilde kullanıyordu, dokunsal geri bildirim, uyarlanabilir tetikler ve hoparlör bile oynanışı etkileyecek şekilde değerlendirilmişti. Bunlardan zaten Returnal incelemesinde bahsedilmişti, ben sadece tüm bu özelliklerin aynı şekilde PC’de de mevcut olduğunu söylemek istiyorum. DualSense varsa bağlayıp PlayStation 5 tecrübesini PC’de yaşayabilirsiniz. Ben çalışıyor mu diye bir tur denedim, verdiği hissiyat mükemmel olsa da (özellikle alternatif saldırılar konusunda) hızla klavye - mouse ikilisine geri döndüm. Pulse 3D desteğini, elimde bu kulaklık olmadığı için, kontrol etme şansım olmadı, o konuda yorum yapamıyorum.

PC tarafında ek olarak vermem gereken bir bilgi daha var, oyun yanında Epic Games Online Services ve arayüzünü (overlay) yüklüyor. Bunun sebebi Epic ile Steam arasında crossplay özelliğini getirmesi. Ama size sormadan yüklüyor bunu ve kaldıramıyorsunuz. Daha önce Saints Row oyununda da benzer bir durum olmuştu, zorla yükletiyordu. Yaşanan çökme sorunları ve takılmalar genellikle dandik overlay problemleri yüzünden olur, bu oyunda problem yaşanmasının sebebi de bu olabilir. Henüz bir açıklama görmedim. Her firmanın inatla overlay ve launcher yüklemesi beni rahatsız ediyor ama.

Sonuç

Returnal’ın PlayStation 5 sürümünü büyük bir hevesle deneyip, çok büyük hayal kırıklığına uğramıştım. Bu defa ne beklemem gerektiğini bilerek PC sürümünü oynadım ve beklediğimden çok daha eğlenceli bir oyun ile karşılaştım. Hala daha oyunun süresini olduğundan daha uzun hale getirmek için yapılan ucuz taktiklerinden memnun değilim ama ilk haline göre daha oynanabilir bir oyun olmuş. Üstelik istediğiniz zaman kaydedip oyundan çıkabiliyorsunuz. Uzun ve yorucu bölümler arasında mola vermek gerçekten çok iyi bir özellik. 

Returnal’ın PC sürümü Steam ve Epic Games üzerinden  599TL fiyat etiketiyle satışta. Oyunun belirlenen resmi fiyatı 60 dolar ve bu oyun kesinlikle 60 dolar seviyesinde bir oyun değil. Türk Lirası olarak hesap ettiğimizde 60 dolar ne kadar ediyor kısmına hiç girmeyeceğim ama 600 lira bu oyuna değer mi o kısım size kalmış. İlginizi çekiyorsa bu oyunu indirimde falan yakalayıp denemenizi öneriyorum. 

Roguelike gibi değil de “Bullet Hell” de dediğimiz “Shoot’em Up” türü oyunlara farklı bir yaklaşım olarak düşünürseniz harika bir oyun. PC portu bazı teknik sorunlara sahip ama bunlar da hızla çözülecektir. PS5 sürümüne 100 üzerinden maksimum 65 verebileceğim Returnal'ın PC sürümü, oyunu bana tekrar sevdirmeyi başardı.