1/2

Remember Me (Ön İnceleme)

Berkant Jeff Akarcan 19.02.2013 - 15:45
Paris'e açık mektup: "O eski halinden eser yok şimdi... Zaten çok da hatırlayamıyorum!"
Tüm frankofonlar için Paris kutsaldır. Çoğumuz severiz, bazılarımız sevmeyiz ama hepimiz için Paris kürkçü dükkanı gibidir. Dünya sanat tarihinin en önemli mihenk taşlarının içinde yaşandığı şehirdir Paris her zaman. Eh o yüzden de Paris'in günümüzde 'aşk & şarap & peynir' üçgenine sokulması biraz üzüyor insanı. Bu sığlık bir yana Paris'te çok büyük bir potansiyel yatıyor her zaman. Sokaklarının güzelliğinden tutun mimarisine kadar onlarca sebep sayabilirim size Paris'i anlatacak. Paris bu yüzden bir çok hikayeye gebe bir şehir ama şimdiye kadar oyunlarda pek de fazla göremedik kendisini (İkinci Dünya Savaşı oyunlarından bazıları hariç elbette). Remember Me ilk duyurulduğunda beni kendisine çeken ilk öğe olmuştu oyunun Paris'te geçecek olması. Tabi bir diğer güzelliği içindeki distopik / cyberpunk kurguydu her zaman. Böyle oyunlara can kurban (taaa Deus Ex'ten beri Cyberpunk distopyalar 1-0 önde başlar benim için).

Remember Me (Ön İnceleme)
Berkant, Remember Me oynuyor

Gelin gelelim Remember Me'ye. Oyun Capcom tarafından yapılıyor ve özünde çok şey vaad ediyor. Hiçbir şey olmasa hafıza kontrolü dinamiği çok güzel bir nokta. Hele ki doğru işlenirse. Öte yandan hafızasını kaybetmiş bir ana karakter klişe olsa da hafızanın bu denli önemli olduğu ve hacking kültürünün hafıza hackleme üzerine geliştiği bir dünyada karakterimizin hafızasını kaybetmiş olması büyük bir artı. Bir yandan da geliştiriciler için -özellikle de yönetmen için bir hayli zorlu bir böyle bir kurguda hikaye anlatabilmek. Çünkü günümüz oyunları artık interaktif sinema olma yolunda emin adımlarla ilerliyor ama bunu bir aksiyon oyununa entegre etmek her babayiğidin harcı olmuyor. Bir Quantic Dream değilseniz attığınız adımları doğru atmanız gerekiyor. Sinematik oynanış ve beat 'em up tarzı oynanışı bir araya getirmek son zamanlarda God Of War'da oldukça iyi kotarılan bir iş. Ama yanlış yapıldığında ne hale geldiğini Dante's Inferno'da ziyadesiyle görmüştük yıllar önce. Elinizde dünyanın en iyi konusu olsa da onu doğru işleyemezseniz her şey cehennemin dibini boyluyor.



Açıkçası Remember Me ile ilgili yegane korkum buydu. Zira Capcom'un alışık olduğu anlatım tarzı Remember Me'nin potansiyelini gerçekleştirebilmesi için pek güven veren bir tarz değil.

Bu sabah Aral İthalat'ın ofisinde oyunu oynayacağım salona girerken kafamda hep bu soru vardı. Oynadığım kadarıyla da bu sorunun cevabının içimi pek açmadığını söylemek zorundayım. Ama kesinlikle düşünmeyin ki Remember Me'yi beğenmedim. Tam aksine Remember Me bir çok disiplini çok başarılı bir şekilde hallediyor. Oyunun öğelerini tek başına değerlendirdiğinizde her biri birbirinden başarılı. Aksiyon dozu gayet güzel gidiyor. Özellikle dövüş sistemi karakterimizin fiziksel esnekliği ile örtüşüyor ve muazzam akıcı. Bir Batman Arkham City kalitesinde dövüş mekanikleri var oyunun. Fakat iş sinematik anlatıma geldiğinde orada bir durmak gerekiyor. Capcom'un o 'durgun' anlatım anlayışı Remember Me'de de karşımıza çıkıyor. Kendini o güzel aksiyondan sonra durgun bir hikaye anlatımının içinde bulmak oyunun geçtiği zaman ve mekan kurgusuna kesinlikle uymuyor.