ArtılarKaliteli grafikler, üzerinde durulmuş hasar modellemesi, eğlenceli online sistemi
EksilerSimülasyon havasından kopma olması, performans modifiyesi yok
Bilmem hatırlar mısınız 2003 yılında Toca Race Driver (TRD) adında bir yapım
çıkmıştı. Codemasters o dönemlerde yalnızca hasar modellemesini, Arcade-simülasyon
dengesini iyi yapmayla kalmamış, yarış oyunlarına yeni bir kapı açmıştı. Sanırım
yarış oyunlarına senaryo yapmak birçok firmanın pek işine gelmiyordu o zamanlar.
Codemasters, TRD ile akla kazınmış bazı bulguları biraz değiştirmiş ve TRD’ye
senaryo koymuştu. Hani çok da hoş bir hikâyeydi. Ryan McKane adında bir
karakteri canlandırıyorduk. Sadece bir yarışçı değildik; sponsoruyla,
yarışlarıyla, seyircisiyle, rakiplerimizle film gibi bir oyunu yaşıyorduk TRD’de.
Zamanına göre hasar modellemesi, sürüş sistemi ve grafikleriyle de bizi çok
memnun etmişti bu yapım.
Daha sonrasında Codemasters; The Ultimate Racing Simulator ve Challenge adı
altında iki yapım çıkardı TRD devamı olarak. Yapımların ikisi de çok beğenildi.
Aynı sistemde fakat bazı unsurların hafiften değişmesi gerektiğine inanan
yapımcılar yapımın ismiyle birlikte tarzını da değiştiler. İsim Race Driver:
GRID oldu ve tarz Arcade-simülasyon harmanından biraz Arcade’a doğru kaydı.
Sistem iyi mi oldu kötü mü oldu tartışılır fakat tartışılmayacak bir şey var ki
yapımın çok kaliteli olması…
GRID
Yapım Neon grafik motorunun geliştirilmiş haliyle hazırlandı. Bildiğimiz gibi
Neon grafik motoru Colin Mcrae Dirt’de kullanılmıştı. Grafikleriyle büyük beğeni
toplayan yapımda turuncu-sarı rengin biraz hakim olması doğrultusunda Shader
teknolojisinin dengesiz kullanıldığı tartışılıyordu. Optimizasyon sorununun
dışında menüde yaşanan birkaç donma sorunu ve save problemi de vardı. (Ne kadar
sorun varmış, yeni fark ettim) Fakat GRID yapımcıları Neon motoru üzerine iyi
eğilmişler ve bütün sorunları elimine etmişler. Çok iyi optimizasyon yapılmış ve
geçmişteki bütün sorunlar çözüme ulaşmış. Sadece sorunlar düzeltilmemiş
grafiklerde de büyük gelişmeler kat edilmiş. Aslında pek huyum değildir yazıma
grafik kalitesiyle giriş yapmak, fakat GRID’in grafikleri gerçekten üzerinde
durulacak cinsten. Araç çizimleri, çevre detayları, asfaltlar, insanlar her şey
çok detaylı bir şekilde yapılmış ve iyi optimizasyonla önümüze sunulmuş. Duman
efektleri üzerinde durmadan da geçemeyeceğim. Sonunda yıllardır isyan ettiğim
dumanın lastiğin altından dönerek çıkma etkileşimini GRID yapımcıları dikkatli
bir şekilde hazırlamışlar, olması gerektiği gibi olmuş. İlk olarak bu hoş dolgun
duman efektini Pro Street’te görmüştük, GRID yapımcıları da hiç altında
kalmamışlar hatta daha geliştirmişler.
Yapımda seslere dikkatimizi verdiğimizde motor seslerinin olması gerektiği gibi
hazırlandığını görüyoruz. Araç sesleri, çarpışma sesleri, seyirci sesleri
itinayla hazırlanmış. Dikkatimi çeken ilginç bir ayrıntı yarışta seyircilerin
verdiği tepkiler. Hatasız bir şekilde geçtiğinizde sevinç sesleri duyuyorsunuz
fakat bir yere çarptığınızda veya kaza yaptığınızda uğultular duyuluyor. Çok
güzel düşünülmüş bir ayrıntı.
Hadi geç oynanabilirliğe…
Yapımı heyecanla açmıştım. Ana menü olması gerektiği gibiydi. Üç boyutlu şekilde
hazırlanmış (Dirt’te de öyleydi). Ayarlara girip kendime uygun seçenekleri
yaptım. Dikkatinizi çekmek istediğim bir konu var. Kontrol ayarlarında çok
detaylı sistem var. Eğer kontrollerde rahat edemiyorsanız kendinize uygun
hassaslık ayarını yapın. Grafik ayarlarını da hallettikten sonra Single Player
modda GRID World’a girdim. Çok detaylı bir Single Player modu beklemiyordum
açıkçası. İlk anda size hazır araçlar veriliyor yarışlara katılıyorsunuz.
Sıradan geldi bana. Sonra bir anda takım ekranı çıktı. Takım adınızı
koyuyorsunuz. Daha sonra bir garaj sahibi oluyorsunuz ve dünyaya açılıyorsunuz.
Siz büyüdükçe paralar yağıyor, sponsorlar geliyor, yarışlar büyüyor.
Sponsorlardan istediklerinizi seçiyorsunuz ve size her yarışta para veriyorlar.
Bazı sponsorlar ek koşullarda size bonus paralar veriyorlar. Mesela bir sponsor
size kazasız, çiziksiz yarışı bitirirseniz bonus para veriyor vb… İsterseniz 2.
bir pilot alıyorsunuz ve takımınızda sizinle birlikte yarışıyor o da size para
kazandırabiliyor. (Bir Japon aldım hiç iş yapmıyor atacağım onu) Para kazandıkça
kendinize yeni araçlar alıyorsunuz. Gitgide daha kaliteli hızlı araçlar alma
imkânı buluyorsunuz. Yarış Modları Europe, Japan ve USA diye üç gruba ayrılıyor.
Bu modların bu şekilde izah edilmesinde yatan şey araç tarzlarınızda. USA malı
araçları Amerika’daki yarışlarda kullanıyorsunuz. Japon malı aracınızı
Japonya’daki yarışlarda kullanıyorsunuz. Bu çok hoş olmuş bence. Pistler ülkeden
ülkeye değişiyor. Japonya’da Kanyon tarzı yerlerde düello tarzı yarışlar
yapabiliyorken, Amerika’ya uçup kendinizi profesyonel pistlerde
bulabiliyorsunuz.