İlk duyduğumuzda hepimiz çok heyecanlandık, aynı zamanda gururlandık. Türk
oyun sektörü dev bir projeye girişiyordu. 3TEGames ve Yoğurt Teknolojileri, Pusu
isminde, tamamen Türk yapımı bir aksiyon oyunu üzerinde çalışmaya başlamıştı.
Oyun yapımına, ilgisiz olmadığımızı gösterme çalışmaları iyiden iyiye ivme
kazanmıştı.
Aradan uzun zaman geçti, Pusu hakkında verilen yüzeysel bilgiler ve ekran
görüntüleri ile kendimizi avuttuk. Tamamlanacağı ve onunla ilk deneyimimizi
yaşayacağımız anı iple çekiyor, sabırsızlanıyorduk. Çıkışı geciktikçe ve yeni
bilgiler gelmedikçe, bu sefer umudumuzu keser gibi oluyor “Eyvah!” demekten
kendimizi alamıyorduk. Bu tedirginliğimizin aslında boşuna olduğunu, Pusu’nun
oynanabilir demosunu test ettikten sonra anladık. Yapımcılar gerçekten birşeyler
üretmek için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmışlar. Hem Türk yapımı,
hem de aksiyon oyunu olmasından dolayı, Pusu herkesin dikkatini çekecek.
Harcanan emekten dolayı teşekkürü ve takdiri hakedecek bir yapım olarak oyun
tarihimize geçecek.
Yeni kahramanımız Fatih Yıldırım
Demoyu yükledikten sonra giriş yapıyoruz ve karşımıza uzunca bir yükleme ekranı
çıkıyor. Bekledikten sonra, ana menüye geliyoruz. Burada direkt olarak yeni bir
oyuna başlayabiliyor; ayarlarımızı yapabiliyoruz. Kontroller, oynadığımız diğer
aksiyonlardakilere benzerlik gösteriyorlar. Hatta daha sade olduklarını ve rahat
bir kullanım sağladıklarını da söyleyebiliriz. Heyecanla “yeni oyun” kısmına
tıklıyor ve Pusu’yla olan ilk resmi beraberliğimiz de başlıyor.
Oynanabilir demo, 3 bölümden oluşuyor; “Baba Evi”, “Harabe” ve “Sur İçi”. Ana
karakterimiz Fatih Yıldırım. Giriş demosunda, Fatih’in telefonu ısrarla çalıyor,
açan olmuyor, daha sonra da telesekretere mesaj bırakılıyor. Her aksiyon
oyununda olduğu gibi, burada da ters giden birşeyler var ve Fatih’in acele
duruma el koyması lazım. Demodan sonra Fatih’in kontrolünü ele alıyoruz. Görüntü
şekli, ilk başta bizde Max Payne’i çağrıştırdı. Sağlık ve silah göstergeleri,
kamera açıları bu oyuna benzer bir şekilde aktarılmış ve gayet kullanışlı. Mouse
sayesinde kamerayı istediğimiz şekilde ayarlayabiliyor ve rahat bir oynanış
sağlıyoruz.
Baba evinde başlıyoruz ve ilerleyince bize üç adam saldırıyor. “Geber!”,
“Beynini dağıtacağım senin!, “Teslim ol ya da öl!” gibi repliklerle bize meydan
okuyorlar. Onları öldürdükten sonra evi biraz araştırmak istedik. Klasik bir
Türk evi olduğu, yerdeki halılardan ve hatta evde bulunan televizyonun
ekranından bile belli oluyordu. Yer ve duvar kaplamaları güzel gözüküyordu,
yalnız aynı özen, objelerin ince detaylarında bulunmuyordu. Bazıları çizgili
gözüküyor ve uzaktan bakıldığında bazılarının ne oldukları
anlaşılamayabiliyordu. Bunun dışında, evin içerisinde, grafiksel olarak şöyle
bir hata daha keşfettik. Yatağın üstüne çıkıp zıpladığımız zaman duvarların
dışarısı gözüküyordu. Ya da eğer aşağı kattaysak, yine zıpladığımız zaman üst
kat gözükebiliyordu. Bunun dışında, adamlar tarafından dağıtılmış olsa da, evin
dekorasyonu gayet güzeldi.