PT Boats: Knights of the Sea
Hasan Uğur Nayır
3.06.2010 - 12:31
Denizlerin kanlı yüzü
2. Dünya savaşını konu alan oyunların çoğu genel olarak karadaki müdaceleye
odaklanmıştır. Avrupa veya Japonya’daki kara savaşlarında kaç kere görev aldık,
bilemiyoruz. Yeri geldi tank patlattık, yeri geldi arkadaşlarımız ile beraber
düşmanların komuta merkezini bastık. Medal of Honor, Call of Duty serileri ve
bir kaç yapım daha sağolsun, dijital ortamda bizlere savaşın iç yüzünü ve
atmosferini yaşattılar. Return To Castle Wolfenstein gibi bir kaç yapımda,
fantastik ve doğa üstü güçleri savaş ile birleştirip bize sundu. Bu tarz
konudaki son örneği ÜberSoldier ile göreceğiz. Bütün bunların haricinde,
karadaki savaşların aksine diğer önemli tarafı, denizdeki mücadeleler
oluşturuyordu. Bu kısım için yapılan ve dikkat çeken oyunlar oldu, olmadı değil.
Silent Hunter serisi altın değerinde bir örnektir. Şimdi ise yine deniz
savaşlarına Akella’nın yardımları ile geri dönüyoruz.
Das Boot
Denizaltı veya gemi simülasyonları her zaman yapılan oyun türlerinden değildir.
Bu türü takip eden belli bir kesim vardır. PT Boats: Knights of the Sea, bu
çeşide giren oldukça az oyundan biri olacak. 2. Dünya savaşındaki denizlerde
yaşanan o zorlu ve kanlı çarpışmalara gireceğiz. Akella firmasının bu işi iyi
kıvıracağını tahmin ediyorum. Daha önceden Pirates of the Caribbean, Sea Dogs,
Age of Sail 2 gibi temeli deniz olan güzel yapımlara imza atmıştı. Bu oyunlardan
kazandıkları tecrübeleri şimdi de PT Boats: Knights of the Sea ve Captain
Blood’a aktarıyorlar.
PT Boats için de 3 farklı taraf bulunacak. Müttefikler, Alman veya Rus
donanmasından birini seçip, acemi bir kaptan olarak savaşa gireceğiz. En
başlarda altımızda ufak bir avcı gemisi bulunsa da, kariyerimizde yükseldikçe
bir Destroyer’in kaptanlığını yapabileceğiz. Genel olarak denizaltı avlamak,
düşman uçaklarını düşürmek, konvoyu korumak gibi görevlerimiz olacak. Yalnız bu
görevler oldukça zorlu olacak, çünkü firma, savaşın o atmosferini sonuna kadar
hissetmemizi istiyor. Bir görev sırasında yaptığınız ufak bir hata veya
verdiğiniz yanlış emir, görevi kaybetmenize, belki de geminiz ile beraber
denizin dibini boylamanıza sebep olacak. Bu yüzden oldukça dikkatli olmamız
gerekecek.
Savaşta hataya yer olmaz
Eğer siz kendinizin sağlamda olduğunu düşünüyorsanız, o zaman karşınızdakinin
açığını ararsınız. Düşmanlarımız bu konuda oldukça bizi zorlayacak gibi
gözüküyor. Yaptığımız harekete veya saldırıya göre, onlar da bize karşı taktik
geliştirecekler. Savaşta göz yaşına bakılmaz ve düşman her zaman yok
edilmelidir. Biz ne kadar karşımızdaki gemiyi batırmak istersek, onlar da aynı
şekilde bizim için düşünüyor olacaklar. Mesela güçlü bir Destroyer bize
saldırıya geçti diyelim. Onu batıramadık ve kaçmaya başladık diyelim. Arkamızdan
kovalamayacak, onun yerine uzun menzilli topları ile bize ateş edecek.
Tutturursa! İşte o zaman vay halimize. Büyük ihtimal balıklara yem olabiliriz.
Düşmanlarımız arasında sadece denizaltı veya zırhlı gemiler bulunmuyor. Bunlara
ek olarak savaş uçakları da yer alıyor. Havadan denize torpido atan, bomba
bırakan veya direk saldırıya geçen bir çok farklı düşman uçağı olacak. Bir
konvoyu korumak ile görevlisiniz, ancak havadan gelen uçaklar olacak ve konvoya
saldıracak. Ateş açtıkları zaman normal kurşunları, zırhlı gemileri delemese
bile, bomba bırakıp gemileri patlatmaya çalışacaklardır. Bizde uçaksavarlarımız
ile onları düşürmeye çalışacağız. İyi bir yapay zeka ve zorlayıcı düşmanlar
olursa -ki umarım olur- böylece savaş atmosferini iyice hissetmiş oluruz.