Bu Kasım ayı nasıl geçti anlamadım? Birbirinden güzel oyunlar öyle peşi sıra
çıktı ki piyasaya, çoğu insan gibi ben de “hangi birini oynasam” diye kararsız
kaldım. Neticede kendime göre bir program oluşturup, en sonunda da Half-Life
2’yi bitirince kendi çapımda bir boşluğa düştüm. Bilgisayarımda kıya köşede
kalmış birşeyler araken “Sapık Toksit” adlı oyunun demosunu gördüm. Demoyu daha
önce fazla kurcalamamıştım. O hışımla demoyu çalıştırdım ve ayrıntılarına inmeye
başladım.
Toksitler sapık da olsa konu klişe
Tosiktimiz, daha evvel pek çok oyuna konu olan; “Mahşerin Dört Atlısı”nı ele
alıyor. Günümüz New York şehrine, Mahşerin Üç Atlısı gelmiş ve korkunç derecede
zarar vermişlerdir. Dördüncü olan son atlı da geri dönmektedir. Onun gelişiyle
Dünya’ya son ve en yıkıcı darbe vurulacaktır. İnsanlığın kurtuluş umudu, Angie
Prohet adındaki melek ve gardiyan kırması özel bir insana bağlanmıştır.
FPS türündeki oyunumuzun demosu iki görev içeriyor. Her iki görev de farklı
mekânlarda ve farklı düşmanlardan oluşuyor. Mekânlar birbirinden o kadar derin
çizgilerle ayrılmış ki; sanki iki ayrı oyun oynuyormuş gibi hissediyoruz. İlk
bölüm; tren istasyonu şeklinde dizayn edilmiş bir yerde geçiyor. Daha sonraları
dar odalar ve koridorlarla çeşitlilik sağlanıyor. Patlayan bir tren enkazının
hemen dibinde, elimizde bir revolver ve altı kurşunla düşmana hücum ediyoruz.
Düşmanlarımız genelde HL2’deki askerlere benziyor. Her biri öyle kıvrak ki;
oradan oraya zıplayarak bizi biraz tarumar ediyorlar. En başta hep aynı
hareketleri yaptıklarını düşünsek de sonradan birkaç ekstra hareket daha
yapabildiklerini fark ediyoruz. Eliniz biraz alıştıktan sonra düşman askerlerini
öldürmesi kolay oluyor. İlk bölümlerden itibaren klasik demo hataları maalesef
bizleri bekliyor. Örneğin bir düşmanı öldürdükten sonra, silahın ateş alan kısmı
hala havada durması veya köşelerde adamların duvarın içinde kalması gibi.
Bunları es geçip ilk bölümü bitirdikten sonra ikinciye geçiyoruz.
Part Two – Jason
Oyunun bu ikinci kısmı tek kelime ile şok edici bir hal alıyor. Hayali mistik
bir yerde oyuna başladıktan sonra uzun bir düşüş ile teknoloji ve
parapsikolojinin kol gezdiği ilginç bir yerde buluyoruz kendimizi. Biraz önce
bizden kaçmak için takla atan düşmanların yerini 13. Cuma’nın Jason tipli
adamları devralıyor. Ellerinde silah olsun veya olmasın üstünüze koşmaktan başka
bir şey yapmıyorlar. Bir de hayaletler var ki; evlere şenlik. Arkanızda aniden
belirip, “Böööö” demekten başka bir şey yaptıkları yok. Zaten tipleri de
korkutucu değil. Hepsi bir nevi Casper…