1/3

Prince of Persia

Ertunga Gündüz 3.06.2010 - 12:31
Karanlığın tanrısı uyanıyor
Platformlar PlayStation 3
Prince of Persia
  • Yapımcı - Yayıncı Ubisoft Montreal - Ubisoft
  • Çoklu Oyuncu: Yok
  • Oyun Türü: Aksiyon,Aksiyon
Merlin Puanı 90
2 Kişi Oyladı
Okur Ortalaması%60
Artılar Etkileyici oynanabilirlik, sanatsal grafikler, Elika faktörü
Eksiler Oyunun ilerleyişindeki çizgisellik
Oyun severlerin uzun yıllardır bildiği bir isim Prince of Persia (POP). Jordan Mechner’ın yarattığı bu yapım, Motion Capture teknolojisini kullanarak oyun dünyasında büyük bir devrim yaratmıştı. Yakışıklı ve aşık prensimizi kontrol etmenin, diğer oyunlara göre çok daha farklı, heyecanlı ve zevkli oluşu, POP’u rakiplerinden birkaç adım öteye taşımıştır. Hatta bu durum öyle bir hal almıştır ki, oyuncular arasında oyun türü olarak dahi adı geçmeye başlamıştır. Bazı oyunlar için, “POP gibi mi?” şeklinde konuşmalar görebilir hale gelmek, bu oyunun türünü ne derece başarılı bir şekilde temsil ettiğinin kanıtıdır. Ancak bu efsane ilkinden sonra yeteri kadar beğenilmedi, hatta ilk 3D denemesi büyük bir hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Ama 2003 yılında Ubisoft’un devreye girmesi ile POP bambaşka bir boyut kazandı. Ortaya çıkan müthiş üçlemeyle POP, oynanabilirliği ve hikayesi ile tüm oyun severlerin büyük beğenisini topladı. Böyle bir serinin, bir şekilde devam edeceğini düşünenler ise maalesef yanıldı. Çünkü yeni oyunun hemen duyurulacağını sanan oyuncular, her ne kadar geçtiğimiz yıl bazı dedikoduları çıkmış olsa da, yaklaşık 3 yıllık bir beklemenin ardından yeni projeyle ilgili bilgilere kavuştu ve Prince of Persia’nın yeni nesildeki ilk serüveni böylece başlamış oldu.

Yapımcı Ben Mattes yepyeni bir Prince of Persia yaptıklarını söyleyerek, bu oyunun eski oyunlarla karşılaştırılmaması gerektiğini belirtti. Gerçekçilik yerine oyunun sanat yönüne odaklandıklarını belirten Mattes, çok farklı ama eskileri kadar iyi bir POP geleceğini söyleyerek, karşımıza yeni bir konusu, yeni karakterleri, yeni mekanları, yeni Prince’i ve yepyeni bir görselliği olan Prince of Persia’yı çıkardı. Peki ne kadar iyi oldu, gelin beraber bakalım.

Ahriman’ın felaketi

Yeni oyunumuz, eski seriyle ilgisi olmayan başka bir hikayeye odaklı bir konuyu işliyor. Eski İran dininde Tanrı ve Şeytan olarak adlandırılan Ohrmazd ve Ahriman’ın bitmek bilmeyen mücadelesi ele alınmış. Kısaca bahsetmek gerekirse, Ohrmazd, Ahriman’la yaptığı savaşta onu yaşam ağacına hapsetmiş ve uzun yıllar boyunca orada tutmuştur. Lakin güçler tükenip, şehir yıkıntıya dönüşünce, Ahriman’ın fısıltıları duyulmaya başlanmıştır. En sonunda karanlık güçlerini yaşam ağacından dışarıya vuran Ahriman, tüm şehri karanlığa bürümüştür. İşte yeni prens de burada devreye giriyor. Kendisini bir anda sert bir kum fırtınasının içinde bulan kahramanımız, kaybettiği eşeğini arıyorken, yaşam ağacını koruyan ailenin torunu olan Elika ile şans eseri tanışıyor. Daha sonra da durumun farkına varan prens, biraz düşündükten sonra, Elika’ya bu karanlığı yenmek için yardım etmeye karar veriyor ve yeni masalımız başlıyor.

Yeni nesildeki POP, yazımın başlarında da belirttiğim gibi ciddi değişikliklerle karşımıza geldi. Bunların en başında oyunun ilerleyiş mantığı yer alıyor. Eski POP oyunlarında olduğu gibi bir şehrin içinde, yolumuzu bulmaya çalışarak hedefimize doğru ilerlemiyoruz. Bu yüzden genel olarak oyunun yapısı eski POP oyunlarından çok, Ubisoft’un bu yapıdaki bir diğer yapımı Assassin’s Creed’i (AC) andırıyor. AC’de görev aldığımız bir yer ve o görevi yapacağımız şehirler vardı. İşte POP’da hemen hemen bu mantıkla ilerliyor. Açıklamak gerekirse, öncelikle 4 farklı şehir var ve bu şehirlerin her birini Ahriman tarafından gönderilen koruyucu yaratıklar kontrol ediyor. Amacımız 4 bölgedeki 4 yaratığı da öldürerek karanlığa karşı olan savaşı kazanmak. Ancak bu söylendiği kadar kolay olmuyor maalesef, çünkü bu şehirlerde kendi için de 6 bölgeye ayrılıyor. Bu bölgelerden ilki şehre giriş yeri, 4 tanesi şehrin normal bölümleri, son kalan yer ise yaratığın mağarası. Ancak mağaraya ulaşmak için ilk 5 bölgeyi iyileştirmek gerekiyor, bunu başardıktan sonra mağaraya giden yol açılıyor ve o şehrin yaratığıyla son kez savaşarak, orayı tamamen ışığa kavuşturuyoruz.

Bu işi başarmak anlattığım kadar basit bir şekilde gerçekleşmiyor. Bize yardım eden Elika’nın, uzun zıplayışlar yapabilmek, bir yerden bir yere uçmak gibi 4 farklı özel sihir gücü var ve şehrin içindeki bölümlere girebilmek için bu güçlere ihtiyaç duyuyoruz. Ancak oyuna başlarken bu güçlerin hiç birini bize vermiyorlar, ama onları kazanabilmek için de Light Seeds (Işık tohumları) adında bir özellik koymuşlar. Bu tohumlar, iyileştirdiğimiz bölümlerde ortaya çıkıyor ve bir nevi paramız da denilebilir. Bu sayede istediğiniz güç özelliğini almak için istenilen sayıda Light Seeds topluyorsunuz ve her güç alışınızda, bir sonraki güç için istenilen Light Seeds sayısı da iki katı artıyor ve bir sonraki gücü alabilmek cidden zorlaşabiliyor. Maalesef oyunun en sıkıcı kısmı da burada başlıyor. Çünkü geçmeniz gereken bir bölüme girdiğinizde, orada istenilen güce sahip değilseniz onu almanız gerekiyor, ama bazen de yeteri kadar Light Seeds sahibi olmuyorsunuz ve dolayısıyla oyun o anlarda sadece Light Seeds toplamaya dönüşüyor. Açıkçası kolay sıkılan oyuncular için, bu durum gerçekten can sıkıcı olabilir.