Dishonored ve Dark Messiah of Might and Magic gibi oldukça başarılı oyunlardan tanıdığımız Arkane Studios'un yeni oyunu Prey'in çıkışına iki ay kaldı ve ben de bu oyunu heyecanla bekleyen oyunculardan birisi olarak oturup biraz Prey'den bahsetmem gerektiği kanısına vardım. Zira oyun ısrarcı bir şekilde tanıtılmıyor. Ne demek istiyorum? Birazdan bu konuya da değineceğiz.
Öncelikle Prey isminden ve oyunun 2006'da Human Head Studios tarafından çıkarılan aynı isimli oyun ile alakasından bahsetmek istiyorum. Bir alakası yok arkadaşlar, konu kapandı. Şaka bir yana, 2006'da çıkan Prey'in bir devam oyunu aslında olacaktı. Direkt olarak Prey 2 adını alan oyunun sahip olacağı tema ve kullanacağı grafik motoru gibi öğeler de belliydi. Daha sonra "beyler bu iş olmayacak" dendi ve Prey 2 iptal edildi. Sonrasında da ne sesini duyduk, ne yüzünü gördük.
Bethesda ile güçlerini birleştiren Arkane Studios daha sonra Prey adında yeni bir oyun yapacağını açıkladı. Evet hepimiz derya kuzusu gibi atladık ve "oha Prey 2 mi geliyor???" diye düşünmeye başladık. Aslında kim olsa öyle düşünürdü. Sonuçta oyun yine Bethesda'dan geliyor. Ancak işler pek öyle değildi. İki ay sonra çıkacak olan Prey'in 2006'da çıkan oyunla ne tema olarak, ne evren olarak, ne de başka bir yönden hiçbir bağlantısı yok. Sadece adı aynı. Onun da sebebi aslında çok basit. Bethesda hem Prey'in isim haklarının boşa gitmesini veya bu hakları kaybetmk istemediklerini söyleyip yeni oyuna Prey adının verilmesinde karar kılmış. Eh isim de Arkane'in hoşuna gitmiş. Her nasıl oluyorsa oyun ile bayağı alakalı gibi gelmiş kulağa ve oyunun adı Prey olmuş. Bu yanlış anlaşılmayı çözdüysek, yazıma huzurlu bir şekilde devam ediyorum.
Şimdi ilk paragrafta bahsettiğim "Prey'in yeterince tanıtılmaması" sorununa değineceğim. Artık Arkane yüzünden mi yoksa Bethesda yüzünden mi bilmiyorum ancak Prey için ortaya çıkan görsel veya yazılı içeriklerin hiçbiri bana bu oyuna karşı heyecanlanmak için yeterli bir sebep gibi gelmiyor. Elbette Prey'i büyük bir heyecanla bekliyorum ancak bunun sebebi tamamen tematik yönden. Oraya da birazdan değineceğim. Bugüne kadar Prey hakkında yayınlanan tüm içeriklerde ağır ve pek de çekici gelmeyen oynanış öğeleriyle karşılaştık. Sürekli izole ve gri bir temaya sahipmiş gibi tanıtıldı. Oysa bana sorarsanız, alakası bile yok. Sadece biraz daha dikkatli davranıp ortaya çıkan "hands-on" inceleme videolarını izlemek gerekiyor.
CryEngine grafik motorunu, hatta aslında birkaç kademe gelişmiş halini kullanmakta olan Prey, çok sağlam bir renk paletine sahip. Bethesda veya Arkane tarafından değil de, yabancı basının yayınladığı özel videolara bakarsanız Prey'in aslında ne kadar canlı bir çevreye sahip olduğunu anlayabiliyorsunuz. Yani, yanlış reklamcılık mı? Kesinlikle. Peki neden? Vallahi bilmiyorum.
Prey'i, System Shock 2 ve Half-Life karışımı, Dishonored'daki karakter geliştirme sistemine sahip olan karma bir oyun olarak resmedebiliriz aslında. Oyunun gerçekten o özlediğimiz System Shock havasını vermekte olduğu gözle görülebilir bir gerçek. Prey'in güzel yanlarından birisi ise oyunun yaptığınız neredeyse her harekete izin veriyor olması. Bir olay karşısında, o olaya yaklaşırken seçeceğiniz yol veya kullanacağınız metod hakkında Prey büyük oranda özgürlüğe sahip olmanızı sağlıyor. Düşmanlarınızdan kaçarken sağda bulunan camlardan aşağı kata mı atlayacaksınız? Buyurun yapın. İki kat yukarıdaki bir balkona mı tırmanmanız lazım? Oyunun ilk bölümlerinde elde ettiğiniz çamur silahı ile kendinize ait bir dağ yapın ve ikinci kata çıkın. Buyurun yapın. Bir kapıyı açmak için kırmızı giriş kartı mı lazım? İsterseniz kartı arayın bulun, isterseniz havalandırma boşluğundan sürünerek kapının diğer tarafına geçin, isterseniz kapıdan içeri hiç girmeyin ve tamamen başka bir yol izleyin. Prey bunların hepsine izin veriyor.