Tüm dünyayı etkisine alan Pokemon Go, uzun bir bekleyişin ardından nihayet Türkiye'de tamamen Türkçe dil seçeneği ile birlikte çıktı. Bir dönem sokakları arşınladığımız, köşe bucak yeni Pokemon'lar peşinde koştuğumuz oyun, pandemi sürecinin yavaş yavaş sona ermesi ile birlikte yepyeni bir macerayı da aslında ayaklarımız altına seriyor. Bunu bir deyim olarak kullanmıyorum tabi ki, çünkü oyunda yeni Pokemon'lar yakalamak ve diğer oyunculara meydan okumak için yine etrafı dolaşmamız gerekiyor. Tabi aradan geçen bu süre zarfında Pokemon Go oyununda da büyük bir gelişim ve yeniliklere imza atıldı. Biz de hem oyunun ana dinamiklerine hem de yeniliklerine hazır Türkçe çıkmışken göz atalım istedik.
Öncelikle oyunun tamamen yerelleştirilmesi bu maceraya tekrar yelken açmak için önemli bir sebep. Pokemon Go bildiğiniz gibi arttırılmış gerçeklik ve tıpkı ana oyunlarında, animasyon yapımlarında olduğu gibi yeni Pokemon'lar yakalama üzerine kurulu bir oyun. Bu türde bir sürü oyun çıkmış olsa da bu oyunu bu kadar başarılı kılan aslında üç unsur bulunuyor. Birincisi Pokemon'un 7'den 77'ye dünyanın birçok bölgesinde biliniyor ve seviliyor oluşu. Diğer neden ise teknik tarafta Niantic'in aslında harita teknolojileri üzerinde çalışan ve bilgi birikimine sahip bir şirket olması. Bir dönem Google'a bağlı olan ve geçtiğimiz yıllarda bağımsızlığa geçiş yapan Niantic, bu konudaki bilgi ve tecrübesini tam anlamıyla Pokemon Go'ya aktarmayı başarmış.
Üçüncü unsur ise tüm bu işleyişi cep telefonlarımıza sığdırmış olması. Ben ana Pokemon oyunlarını da çok seviyorum fakat uzun bir yolculuğa ya da tatile gitmediğim sürece genelde yanıma el konsollarını alan birisi değilim. Bu dinamiğin cep telefonuna indirgenmesi ve aslında ana oyunlarla da bir şekilde bağlantılı olması Pokemon Go için büyük bir avantajı da beraberinde getiriyor. Yürüyüşe çıktığımda, otobüse ya da vapura bindiğimde cep telefonumu çıkartıp Pokemon peşinde koşmak gerçekten büyük kolaylık.
Oyuna başlamak için önce birkaç farklı seçenekten birini kullanarak kayıt olmalısınız:
Pokemon Go arttırılmış gerçeklik üzerine kurulu olduğu gibi bu özelliği kapatmamıza da izin veriyor. Ben mesela toplantı için ya da özel işlerim için dışarı çıktığımda otobüs duraklarında, yanından geçtiğim bir yeşillikte ya da yol kenarında pusan Pokemon'ları gerçek görüntü eşliğinde yakalamayı çok seviyorum. Bazen de gece yattığım yerde, merak edip acaba etrafta hangi türler ortaya çıktı diye bakıp, AR özelliğini kapatarak Pokemon peşinde koşmak çok keyifli olabiliyor. AR modu ile bu dünyanın içine girmek muazzam ama bu tür durumlar için de farklı bir seçeneğe yer verilmesi, oyuncuya tam anlamıyla zahmetsiz bir yakalama imkanı sunuyor.
Pokemon Go oyuna eklenen yeni jenerasyonlar ile birlikte çok daha zengin bir yapıya bürünmüş. Dahası tüm bu jenerasyonlardan onlarca farklı türü mahallenizde bulmak mümkün. Tabi türlere göre belli noktalarda çıkan Pokemon'lar olduğu gibi günün sadece belli saatlerinde yakalayabileceğiniz olanları da bulunuyor. Bunları kimi zaman evinizin salonunda otururken bir parmak hareketi ile yakalamak mümkün olduğu gibi zaman zaman ayaklarınızı esnetmeniz de gerekiyor. Çünkü bu oyunun özelinde aslında sosyalleşme, diğer oyuncular ile irtibata geçme ve bir nevi mahallenizi, semtnizi tanıma yatıyor diyebilirim.
Yakalama başarı oranını nasıl arttırılır?
Oyunun harita yapısına baktığınızda bile aslında mahallenizdeki önemli noktaların yanında Pokemon silüetleri görebiliyorsunuz. Tabi silüetinden bile avını iyi tanıyan, bu seriye aşina olan oyuncular olduğu gibi "Aaa acaba hangi Pokemon var" diye merakla mahalledeki parka bahçeye koşturmanızı sağlayan bir sistem üzerine inşa edilmiş. Oyundaki bu merak unsuru ve zaman zaman diğer oyunculara meydan okuma hissiyatı Pokemon Go'nun çehresini de olumlu yönde değiştirmeyi başarmış. Bu noktalardan bir çoğu Poke Durak olarak da geçiyor ve aslında çantanızı doldurmanın da en önemli yollarından birini oluşturuyorlar.
Diğer taraftan özel hazneye koyduğunuz Pokemon yumurtalarını sadece yürüyerek kuluçka sürecinden çıkartma dinamiği de oyunun sevdiğim yönlerinden birisi. Ayrıca kafanızın üzerinden uçan Roket Takımı üyeleri ile kapışmak, Pokemon kurtarmak ya da çevrenizde başlayacak bir Akın için dakika saymak gibi yenilikler oyunun dinamizmini fazlasıyla arttırmış durumda. Diğer oyuncularla kapışma işinde ise bir kaç deneme sonrasında bir fırın ekmek yemem gerektiğini öğrendim.
Kuluçka yumurtaları
Hele ki etrafınızdaki spor salonlarında yer alan Salon liderlerini ve sahip oldukları Pokemon'ları gördükçe anime serisindeki Onix karşısında çaresiz kalan Pikachu gibi hissettim kendimi. Ama bu durum beni biraz hırslandırdığını da söylemem gerek. En azından mahallemdeki bir kaç Salon Liderini alağaı etmeyi planlıyorum (Şeytani gülüş atar)
Spor salonları ayrıca PokeStops olarak da işlev görür. Öğeler için Fotoğraf Disklerini döndürebilirsiniz. Bir Spor Salonunda daha fazla etkinlik yaptıkça, o Spor Salonunun rozetini yükselten rozet puanları (BP) kazanırsınız. Daha yüksek seviyeli bir Spor Salonu rozeti, Fotoğraf Diski dönüşü başına daha fazla öğe üretir. Normal PokeStop'larla karşılaştırıldığında, daha fazla canlandırma ve iksir sağlar. Alacağınız eşyalar, hesabınızın seviyesini yükselttikçe değişecektir. 30. seviyeye ulaştığınızda, tüm öğelerin kilidini açmış olacaksınız.
Diğer taraftan oyunun sadece yerelleştirme üzerine ülkemize gelmemesi de oldukça önemli. Yani Türkçe dil seçeneği dışında ülkemizde de tıpkı yurt dışında olduğu gibi özel etkinliklere, hatta bölgeye özel topluluk turnuvalarına yer verilecek. Hatta bu satırları yazdığım sırada Türkiye'deki ilk topluluk turnuvalarından birisine de imza atılıyor. İlerleyen dönemlerde de bu tarz özel etkinlikler ile hem sosyalleşecek hem de Pokedex'imize yeni türleri eklememizin yolları açılmış olacak.
Sonuç olarak Pokemon Go'nun ilk dönemki popülerliğini yakalayıp yakalayamayacağı tahmin etmek zor. Fakat hali hazırda Pokemon sever ya da bu tarz mobile oyunları seviyorsanız, hazır Türkçe yerelleştirme gelmişken oyuna dönmek için iyi bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ben yaklaşık dört yıl ara veren bir oyuncu olarak Türkçe sürümünü deneme için girdiğim Pokemon Go'ya hafiften tekrar bağlandım.
Özellikle bir yere gidiyorsam ya da fırsat bulduğum anlarda bi açıp etrafta ne olup bittiğine kesinlikle göz atıyorum. Ara verdiğim süreç boyunca oyuna eklenen diğer özellikler de beni fazlasıyla eğlendirdi. O nedenle zamanında büyük keyifle oynamış ya da bu türü seviyorsanız Pokemon Go'yu tekrar denemenizde fayda var diyebilirim.
Acemi akıncılar için bazı tavsiyeler:
Ayrıca geçtiğimiz iki yıl, Covid 19 kaynaklı evde kapalı kalma durumumuzdan ötürü, oldukça zorlu geçmişti. Şimdi biraz daha rahat olduğumuz için firma da bu konuda yatırımlarını arttırıyor. Bu sebeple geçmişten getirilecek bazı özel etkinlikleri de yakında görmeye başlayacağız. Özellikle Topluluk Günü etkinliği ile bir araya gelerek, beraber avlanabileceğiz.
Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen etkinlikte, eğitmenler, hem Hoopa'nın haylazlığından hem de Profesör Willow'un keşfettiği kapının gizeminini görmüşlerdi. Önümüzdeki sezonda, daha küçük ölçekli maceralara odaklanan birkaç mevsimsel Özel Araştırma hikayesi de bizlerle paylaşılacak.