Persona 5

Platformlar PlayStation 3, PlayStation 4
Persona 5
  • Yapımcı - Yayıncı Atlus - Deep Silver
  • Çoklu Oyuncu: Yok
  • Oyun Türü: Aksiyon,Role Playing Game
Merlin Puanı 90
19 Kişi Oyladı
Okur Ortalaması%81
Artılar Sanat eseri tadında, muazzam ses ve görseller. Şimdiye kadarki en iyi Persona hikayesi. Yenilenmiş, tekrar etmeyen zindan sistemi. Gerçekleştirilebilecek yüzlerce farklı aktivite
Eksiler Grafiksel açıdan bir önceki nesile ait
Özel İnceleme
Hürcan Köse 5.04.2017 - 15:04
Uzun bir bekleyişin sonunda geldi ve kalbimizi çaldı
Çok uzun bir bekleyişin ardından, hatta tam olarak PlayStation 2 zamanından beri yeni bir oyunu ile karşılaşmadığımız Persona serisi sonunda beşinci üyesi ile karşımızda. Elbette bu zaman aralığı içinde Persona 4 Golden veya Persona Q gibi ara oyunlar çıktı ancak sağlam, gerçek bir Persona oyunu için çok uzun bir süre beklememiz gerekti.



Persona 5, serinin diğer oyunlarının aksine çok hızlı bir şekilde başlıyor ve sizi direkt olarak aksiyonun içine bırakıyor. Eğer serinin diğer oyunlarını veya en azından 3 ve 4'ü oynadıysanız, aksiyon başlamadan önce yaklaşık 1-2 saat ortalıkta takılıp etrafınızı ve karakterleri tanımaya çalıştığınızı biliyorsunuzdur. Persona 5 cesur bir hareket sergiliyor ve bu kez farklı bir şey deneyip, aslında oyunun genel tonuna da yakışır bir şekilde, hareketli ve çok havalı bir başlangıç yapıyor.

Persona 5
Her şeyin başında, Persona 5'in de en başarılı olduğu nokta bu. Yeni nesile uymaya çalışan köklü serilere bir baktığımızda, genellikle bu serilerin bırakın yeni nesile ayak uydurmayı, eski nesilden de hiçbir şeye sahip olamadığı ve bu sebeple de arada kalmış birer başarısızlık sembolü olduklarını rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Bir serinin karakterini oluşturan ana formül bozulduğu anda, ortaya ne çıkarsa çıksın başarılı olamıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse ATLUS'tan bu konuda zaten hiç şüphe etmedik. Şu güne kadar birçok farklı platformda, birçok farklı Shin Megami Tensei oyunu ile karşımıza çıkan firmanın bu seriye ait kötü bir oyun çıkardığını anımsamıyorum. Bu yüzden Persona 5 de beklediğimize değecek, sağlam bir yapım olacaktı. Oldu da.

Renkli ve sanatsal başlangıcı sırasında bizleri serinin o alışık olduğumuz sıra tabanlı savaş sistemi ile tekrar buluşturan Persona 5, ilk bölümde basit ve önceki oyunların bir kopyası gibi görünse de giriş kısmından sonra yavaş yavaş gelişen, sürekli yeni mekaniklerle büyüyen bir savaş sistemine sahip. Persona 3 ve 4'te gördüğümüz mekaniklerin üzerine Shin Megami Tensei serisinde de karşılaştığımız bazı yeni mekanikleri ekliyor.

Şimdiye kadar gördüğümüz en detaylı ve etkileyici Persona oyunu

Abartmıyorum, gerçekten öyle. Belki serinin ilk iki oyununu aklınıza getirince tatlı nostaljik histen haz alıp "yok abi ya, o kadar da değildir" demiş olabilirsiniz. Ancak Persona 5, özellikle de Persona 3 ve 4'ün tekrar eden mekanikleri ve haritalarından sonra ilaç gibi gelen, kusursuz bir yapım. Tıpkı serinin diğer oyunları beşinci oyunda da sıradan bir lise öğrencisinin rolüne bürünüyorsunuz. Gündüzleri okula gidip arkadaşlarıyla takılan, sınavlara giren, sözlülere katılan ve çay-çorba içen ana karakterimiz, akşam olduğunda net bir şekilde fark edilebilen yetişkinlerin çirkin haz ve istekleri ile savaşıp dünyayı insanların içinde bulunan karanlıktan kurtarmaya çalışıyor.

Hatırlarsınız, Persona 3'te Tartarus ve Persona 4'te de Midnight Channel adı altında, rastgele oluşturulan ve pek de heyecanlı olmayıp, bir yerden sonra ister istemez sıkıcı hale gelen zindanlar bulunmaktaydı. Yeni oyunda bu yavanlığın ve tekrarcılığın esamesi bile okunmuyor, rahat olun.
Persona 5'te "Palace" adını alan her bir zindan direkt el yapımı olarak hazırlanmış bölgeler. Tartarus veya Midnight Channel gibi rastgele oluşturulmadıkları için fazla detaylı olan ve görsel açıdan da muazzam görünen bu bölümler, temayı oluşturan ana kişiye bağlı hazlar, korkular ve en büyük istekler aracılığı ile oluşuturuluyor.

Bu yeni bölümlerin her birinin elle, özel bir şekilde yapılmış olmasının yanı sıra, önceki Persona oyunlarında pek bulunmayan, yeni bir bulmaca sistemi de oyuna eklenmiş. Bölümlerde artık karşılaştığınız zorlayıcı elementlerin arasında yalnızca boss ve düşmanlar yok. Artık özel yeteneklerinizi ve çevrenizde bulunan etkenleri de kullanıp çözmeniz gereken bulmacalar bulunuyor. Üstelik bu bulmacalar da her zindanda değişiyor. Mesela bir sanat müzesinde resim tablolarını doğru sırayla dizerek yolunuzu bulmaya çalışırken, bir başka zindanda orta çağdan kalma bir kalede kitapları doğru yere yerleştirip demirli kapıyı açmaya çalışıyorsunuz. Her bir zindan kendine has bir sanatsal ve görsel tasarıma, bulmacalara, düşmanlara ve bir ana temaya sahip. Yani kısacası, her bölümün bir karakteri var.

Persona 5

Daha ciddi, kişilikli ve önemli karakterler


Persona 3 ve Persona 4'ün karakterler açısından yaptığı genel hata, bu karakterlere yeteri kadar derinlik katamamasıydı. Bir yerden sonra bazı istisnai karakterler dışında çevremizde bulunan tüm bu sırdaşlar (Confidant) yalnızca sahip olduğunuz Persona'lara seviye atlattırmak için birer araç halini alıyordu. Karakterler veya hikayelerini pek umursayamıyordunuz. Persona 5'te işler çok değişiyor.

Persona serisi aslında genel olarak çok cesur temalar değinmesi ile ünlü bir seridir. İntihar, cinsel istismar, aile içi şiddet, ölen yakınlar, ayrılan ebeveynler... Kısacası, bir insanın yaşayabileceği, hatta sonucunda irili ufaklı travmatik deneyimlerle karşılaşabileceği bu olaylar, tıpkı hayatımızın her yönünde olduğu gibi Persona'da da bulunmaktadır. Çevremizdeki bu yaşayan dünyayı ve karakterleri inanılabilir kılmak adına, Atlus elinden gelen her şeyi yapar ve bizi duygusal yönden gerçekçi karakterler ile tanıştırmaya gayret gösterir.

Persona 5'te de bu sorunlu ve inanılabilir karakter furyası devam ediyor. Takımımıza katılan her üyenin bunu yapmak ve kendi canını tehlikeye atmak için geçerli bir sebebi var. Karakterlerin hikayeleri, yaşadıkları ve sizlerle paylaştıkları o kadar inanılabilir ve o kadar hayatın içinden ki, bu karakterleri yalnızca Persona'larınızı geliştirmek için kullanabileceğiniz birer sırdaş olarak görmeniz imkansız. Onların hepsi sizin arkadaşınız. Onların derdi, sizin de derdiniz ve bu dertlere hep beraber göğüs germeniz gerekiyor. Çünkü gerçek arkadaşlık budur.

Tıpkı bu sırdaşlar gibi düşmanlar da kendilerine has motivasyonlara ve amaçlara sahip. Palace sahibi düşmanların hiçbiri "ben bunu yaptım çünkü kötü adamım, napalım, senaryo böyle" demiyor. Her biri gerçekleştirdiği kötü davranışın ardına gizlenmiş önemli ve göreceli olarak geçerli bir sebebe sahip. En absürt görünümlü düşmanın bile kendine has, sağlam bir hikayesi bulunmakta.
Persona 5'te savaş sistemi de ana formül açısından aynı kalsa da, bazı irili ufaklı değişikliklere de sahip. Öncelikle, ana akım Shin Megami Tensei oyunlarında gördüğümüz "iblislerle anlaşma" mekaniği Persona 5'e eklenmiş. Çok da iyi olmuş. Önceki oyunlarda farklı Persona'ları ele geçirmek için kart çekiyor veya çeşitli başka yollara başvuruyorduk. Bu kez karşılaştığımız iblisleri zayıf noktalarını kullanarak bitkin düşürüyor ve onlarla konuşabiliyoruz. Nabza göre şerbet tekniğini kullandığımız bu konuşmalar sırasında amacımız karşımızdaki iblisi sinirlendirmemek ve onu takımımıza katmak. Ya da ondan eşya veya para almak. Seçim sizin. Savaş sırasında kazandığınız bu Persona'ları dilediğiniz gibi değiştirebiliyor ve zayıf noktaları ile güçlü oldukları yönleri açısından kullanabiliyorsunuz. Takım arkadaşlarınız yalnızca birer Persona'ya sahip olduğu için onların açıklarını da sizin kapatmanız gerekiyor.

Her Persona'da olduğu gibi bu oyunda da bir Velvet Room bulunuyor. Bu kez karakterimizin de geçmişi ile alakalı olarak bir hapishane temasına sahip olan Velvet Room'da yine sahip olduğunuz Persona'ları birleştirip yeni Persona'lar yaratabiliyorsunuz. Bu birleşim animasyonları hakkında herhangi bir spoiler vermeyeceğim ancak çok etkileyici ve akıllıca olduklarını, görünce bayılacağınızı söyleyebilirim.

Persona 5
Baton Pass adlı yeni özellik sayesinde aranızdaki ilişkiyi geliştirdiğiniz takım arkadaşlarınız ile zincirleme saldırılar yapabiliyor ve düşmanları zayıf noktalarından vurabiliyorsunuz. Oyun ilerledikçe zorlaşan bu savaşlarda düşmanların zayıf noktalarını kullanmak ve onlara tam da bu noktalardan saldırmak aşırı önem taşıyor. Üstelik bir de zorluk derecesini en yükseğe çektiyseniz, bu zayıf noktaları kesin kullanmanız gerekiyor.

Persona 5'te ana görevleri gerçekleştirdiğiniz Palace zindanlarının dışında bir de Memento bölümleri bulunuyor. Genellikle yan görevleri yapmak için girdiğiniz bu Memento'ları Japonya'nın yeraltı metro ağı oluşturuyor. Yan karakterlerden veya başka olaylar sonucu alabileceğiniz yan görevler serinin önceki oyunlarındaki gibi amaçsızlık hissi vermiyor, tam aksine severek yapmanıza vesile oluyor. Memento bölgelerini ayrıca karakterlerinizi ve Persona'larınızı kasmak için bir araç olarak kullanabiliyorsunuz.

Persona 5, sahip olduğu modern JRPG öğelerinin yanı sıra insanlar arası sosyal ilişkilere de yer veren ve ana karakterin günlük hayatını kontrol etmenizi sağlayan bir oyun. Ana hikaye için yaptığınız araştırmalar ve giriştiğiniz tehlikeli görevlerin yanı sıra gün içerisinde çeşitli aktiviteler gerçekleştirip ana karakterin statlarını güçlendirebiliyorsunuz. Örneğin akşam saatlerinde bir restorana gidip kahve sipariş eder ve yanında da ders notlarınıza bakarsanız, hem cesaretiniz bir puan artıyor, hem de ders bilginize üç puan katmış oluyorsunuz. Tüm bu puanlar oyun içinde etkileşime gireceğiniz kişiler ve katılacağınız aktiviteler için gerekecek. Mesela bir Confidant ile ilişkinizi ilerletmek için bir noktadan sonra çekicilik özelliğinizin üç puan olması gerekecek. Bu çekicilik özelliğini yalnızca Pazar günü içebileceğiniz bir portakal suyu ile artırabilirsiniz. Bu tür ilginç ama takip etmesi zevkli kurallara sahip.
Zaten Persona'nın ilgi çekici olduğu bir diğer nokta da bu. Karakteri siz yaratmıyor olsanız bile gerçekleştirdiği eylemlere ve kendini geliştirdiği yöne siz karar veriyorsunuz. İlişki kurduğunuz, yanınızda duran, hatta romantik etkileşim geçirdiğiniz kişiler bile bir başkasınınkinden farklı olabiliyor. Tam burada Persona 5'teki yeni sistemi de tanıtmak istiyorum. Thieves Guild adlı bu yeni sistemde internete bağlandığınız takdirde PlayStation 4 kontrol cihazınızın ortasında bulunan dokunmatik duşa bastığınızda çıkan ekranda diğer oyuncuların o gün, o zaman aralığında ne yaptığını yüzdeleri ile görebiliyorsunuz. Okul çıkışında ne yapacağınızı bilmiyorsanız, diğer oyuncular ne yapmış diye bakabiliyor ve fikir edinebiliyorsunuz.

Persona 5'te gerçekleştirebileceğiniz gerçekten çok fazla aktivite var. Yemek, içmek veya sinemaya gitmenin yanı sıra ufak atış oyunlarına katılabiliyor, arcade salonlarına gidebiliyor veya arkadaşlarınız ile zaman geçirebiliyorsunuz. Vizelere yakalanmadan ders de çalışın ama. Yoksa sınavlarda dibe vuruyorsunuz, tüm karizma yerle bir!

Oyun boyunca tek bir Confidant'a odaklanırsanız, (ki bu genelde romantik ilişki için olur) büyük hata yaparsınız. Tüm Confidant karakterlerle eş değer iletişim kurun, hiçbir etkinliği kaçırmayın ve derecelerini olabildiğince eş tutmaya çalışın. Böylece takımınıza katacağınız her Persona da eş derecede güçlenecek ve işinizi daha da kolaylaştıracak. Kısacası, Persona 5'te geçen her bir gününüzü en verimli, en dolu şekilde kullanmaya özen gösterin. Kaybettiğiniz günlerin hiçbiri geri gelmeyecek.

Persona 5
Kusursuz bir sanat eseri

Persona 5'in hikayesini, oyun mekaniklerini veya eşsiz karakterlerini bir kenara bırakırsak, oyunu birkaç adım öne çıkaran sanatsal tasarımından bahsetmem gerekiyor. Persona oyunları, hatta genel olarak Shin Megami Tensei serisi zaten karakter ve evren tasarımları açısından zirve yapmış serilerdir. Persona 5'te de adet değişmiyor. Oyun kendine has, muazzam görsellere sahip. Rengarenk karakterler ve canlı bir şehirle karşılaşırken aynı zamanda o klas havayı da soluyor olmanız, her oyunun sağlayabileceği bir şey değildir. Birbirinden özel karakter tasarımları, ara sahneler, anime tarzı hazırlanmış büyük sahneler ve birer birer seslendirilmiş önemli karakterler Persona 5'in daha da özel bir oyun olmasını sağlıyor. Zaten müzikleri açısından da önceki oyunlardaki kaliteyi koruyor ve tam oyunun temasına uygun, eşsiz parçalarla karşımıza çıkmayı başarıyor.

Oyunun menü geçişleri bile özenle hazırlanmış, her yerinden emek akan bir sanat eseri gibi. Birer birer çizilmiş figürler, bunların birbirlerine uyumu ve hepsini tek bir noktada birleştiren bir renk paleti. Bu kadar iyi görsel tasarım seviyesine sahip olan bir oyunun grafikleri açısından da daha iyi olmasını beklerdim. Öyle ki, Persona 5 doğrusunu söylemek gerekirse bir PlayStation 3 oyunu gibi duruyor. Hatta eğer Catherine adlı oyunu oynadıysanız, Persona 5'in onun bir tık üstünde olduğunu söyleyebilirim. Üstelik buna rağmen oyunun 30 FPS ayarında çalışması günümüzde biraz can sıkıcı olabiliyor. Ancak elbette grafiklerin üçüncü, dördüncü hatta beşinci planda olduğu bir oyunda bu çok fazla göze çarpmıyor.

Son sözlerime gelecek olursam, Persona 5'in gerçekten son yıllarda çıkmış, türünün en iyi oyunu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Vereceğiniz ücret karşılığında size asla unutamayacağınız 80-90 saatlik bir oynanış süresi sunan Persona 5, edinebileceğiniz en iyi tecrübelerden birisi olarak oyun kütüphanenizdeki yerini mutlaka almalı.
Yorumlar 40
MK Okuru
MK Okuru 22.12.2024 16:08
Kalan Karakter: 300 Gönder
MK Okuru
MK Okuru 3.09.2020 21:58
Paraya kıyın ve alın inanılmaz bir oyun.
Kalan Karakter: 300 Gönder
MK Okuru
MK Okuru 26.07.2020 17:48
Diğer persona serilerini oynamadan persona 5 e atlasam seneryoda bir şey kacırır mıyım
MK Okuru
MK Okuru 29.07.2020 21:57
Hayır kaçırmazsın. Birbirleriyle bağlantıları yok oyunların
Kalan Karakter: 300 Gönder
MK Okuru
MK Okuru 10.07.2018 11:42
İncelemenin bir kaç yerinde spoiler(bulmacalara dair) vardı. Oyunu alıp oynayacak okurlar için uyarı mahiyetinde bir paragraf açarsanız o kısımları atlayarak okumuş olurlar. İyi çalışmalar...
Kalan Karakter: 300 Gönder
curse
curse 18.08.2017 13:38
kutulusuda,dijitalide çok pahalı.ucuzlarsa denemek istediğim yapımlaradan.
Kalan Karakter: 300 Gönder
Akira
Akira 17.08.2017 22:59
Harika bir oyun
Kalan Karakter: 300 Gönder