Sevgili dostlar, sevgili oyuncular! Merlin'in Kazanı sitesinin yöneticisi olarak sizlerden gelen yorumları kontrolden geçirmek, sunulacak içeriklere karar vermek benim görevim. Utanarak söylüyorum ki son dönemde gördüğüm bazı olumsuzluklar üzerine sizler ile dertleşmek, belki de biraz "abi tavsiyesi" vermek istiyorum.
Üzülerek görüyorum ki ümitsizlikten mi yoksa ergenlikten mi bilinmez, sürekli olarak oyun, donanım ya da konu ne olursa olsun, yorumlarınızda umutsuzluk, saldırı ve öfke artmaya başlıyor. Kimileri God of War Ragnarok'un PSN gerektirmesine kafasını takıyor, kimileri yeni çıkan ekran kartlarına sahip olamadığından ötürü grafiklere. Size bir sır vereyim, "Oyunlardan keyif almak için hiçbirine sahip olmamız gerekmiyor".
Yaşım 50'yi aştı ve nerede ise kırk küsur yıldır video oyunları ile iç içeyim. Binlerce yapımı oynamış, binlercesini de belki ilk 3-5 dakika sonunda silmişimdir. Ama hiçbir zaman da üzerinde emek olan bir çalışmaya ve üretene hakaret seviyesine varıncaya kadar dilimi kirletmedim. Zira, gerek yok. Bana hitap etmeyen bir içeriğin başkasına ulaşmayacağını bilemem ve bununla da kafamı yorup, sinirlerimi bozamam. Unutmamak lazım ki oyunlar eğlence için üretilmiş araçlar ve onu almak ya da almamak tamamen bizim elimizde.
Son birkaç yılda (özellikle ülkemizde) iyice yükselen "SJW" ya da Türkçe kullanımı ile "Toplumsal Adalet Savaşçısı" karşıtlığınızı da anlayamıyorum. Kafanızda geliştirdiğiniz görselle uymayan her şeyi linç etme çabanız nedir? Örneğin Ubisoft'un yeni Assassin's Creed Shadows oyununu ele alalım. Kahramanlardan biri Afrika kökenli olacakmış. "Eee yani?" diye sormadan kendimi alamıyorum. Ya da The Last of Us dizisinde Bella Ramsey, Ellie karakterine benzemiyormuş. İnsan "Ne olmuş yani?" diye sormadan edemiyor. Beğenmediyseniz, elinizde çok güçlü bir silahınız var. İzlemeyin, olsun bitsin. Oyunculuğunu beğenmediyseniz sonuna kadar haklısınız. Ancak kendini Game of Thrones'da ispat etmiş Bella Ramsey'i o sırada yerlere göklere sığdıramazken, şimdi oyunculuğu yüzünden yerlere vurmak da son derece anlamsız geliyor. Oyunda yaratılmış bir karakterin aynısını görmeyi istiyorsanız, ne yazık ki buna, en azından günümüz teknolojisi ile, ulaşmanız pek mümkün görünmüyor.
Diğer taraftan gelelim yeni oyunlarda gereken ultra ayarlara. En iyi kalitede oynayabilmek zorunda değiliz sanırım. Yeter ki optimizasyonu iyi olsun. Evet, sizleri çok iyi anlıyorum; eğer ki oyun harika görseller sunuyorsa, siz de onu olabilecek en iyi şekilde ağırlamak istiyorsunuz. Ancak bunun her zaman mümkün olmadığını bilmemiz lazım. En basitinden ekonomik olarak ulaşmamız her zaman mümkün değil. Yine de onun keyfini yaşamak size kalmış. Ayarlardan kısın biraz, illa oynamak istiyorsanız en alta alın. Ama böylesine saldırı içinde olmak sadece size zarar verecek.
Kimi yorumlarda birbiri ile sürekli atışma içinde olan arkadaşlarımı görüyorum. Yorumları ile içeriğe değer katmak yerine başka bir ziyaretçimizin beğenmediği fikrini alaşağı etmek için uğraşanlar. Konu uzadıkça uzuyor, kimi zaman IP'sini bile engellemek zorunda kaldığımız arkadaşlarımız oluyor. Hemen söyleyeyim, tüm yorumları tek tek elden geçiriyoruz ancak arada yanlışlıkla da olsa gözden kaçırdıklarımız olabiliyor. Bunun için kusura bakmayın. Fark ettiğimizde ya da uyarıldığımızda mutlaka gerekli işlemi yapıyoruz.
Neyse, konuyu fazla dağıtmadan devam edelim. Yukarıda bahsettiğim şekilde fikir karmaşası içinde elinize geçen sadece kendi öfkenizin kabarması oluyor. Elbette fikrinizi söyleyeceksiniz ama unutmayın ki tartıştığınız kişilerin de kendi fikirleri var ve ona inanıyorlar. Biliyorsunuz değil mi? Kimse karşısındakinin fikrini kabul etmek zorunda değil.
Örnekler o kadar çok artırılabilir ki. LotR dizisinden, Microsoft-Sony savaşına, 5090 ekran kartından Call of Duty serisine kadar yüzlerce örnek görüyoruz. Hepsi de sadece bizim sinirlerimizi bozan noktalara kadar ilerliyor.
Kişisel fikrim "Çok da kasmaya gerek olmadığı" yönünde. Bırakın, size sunulandan keyif almaya çalışın. Beğenmediyseniz umurunuzda olmasın. İnanın bana, konu karşı tarafın da ya umurunda değil ya da gereken değişimi gerçekleştirebilmek için eli kolu bağlı. Yine aynısını söyleyeceğim, tabağınıza konulan şeyi yemek zorunda değilsiniz. Zaten sizin gibi düşünenler çoğunluktaysa doğru mesajı vereceksiniz.
Bu yazıyı o kadar çok geliştirebilirim ki, uzadıkça bir çok kişiye vermek istediğim mesajı ulaştıramayabilirim. O sebeple olabildiğince kısa tutuyorum. Demem o'dur ki, hayattan keyif almaya bakın. "Elinizdeki ile yetinin" olarak anlaşılmasın. Ama seçim özgürlüğü sizden yana. Ben o sebeple son dönemde bağımsız oyun ve dizilere yönlendim ve inanın bana aralarında beni son derece tatmin edenleri sürekli olarak oynuyorum. Üstelik öyle 40-50 dolar seviyesinde olan yapımlar da değil. 3-4 bilemediniz 7-8 dolar ile alınabilecek oyunlar. Ne sistemimi zorluyor ne de sinirlerimi. Dostane olarak sizlere de benzer stratejileri öneriyorum.