Oyunlar ve anlamı
Oyunlarla kendinizi bulmak gerçekten enteresan bir deneyimdir. 80 Jenerasyonu bu konuda oldukça şanslıydı. Kendim de 80 jenerasyonunun bir üyesi olarak çifte bir hayat yaşadığımı söyleyebilirim, bir yanım sokakta, bir yanım ekranın başındaydı.
İlk kez üç boyutlu bir oyun oynadığım zamanı hatırlıyorum, gerçekten fantastik bir deneyimdi, bütün bildiklerimi unutmuştum oyunlar konusunda. Bizim en büyük şansımız, yani benim jenerasyonuma dahil olanların en büyük şansı, şüphesiz sokağı da ekranın içi kadar yaşayabilmek olmuştur. Şimdi internetin içine doğan çocukların ileride fiziksel oyun deneyimlerini nasıl ve neyle yaşayacağını merak ederken, kendimi bu sorularla boğuşurken buluyorum çoğu zaman.
Şüphesiz bizlerin yaşadığı güzel bir çocukluktu, eve girdiğimizde ufak çapta yaşadığımız çocukluk depresyonlarımıza eşlik eden ekranlar, fantastik diyarlar vardı. Dışarı çıktığımızda ise bunların uzantıları hayalgücümüzü körüklerdi ve oyunlarımızı buna göre kurardık. Cetvelle yapılan ışın kılıcı düelloları, saklambaç oyununa getirdiğimiz yeni konseptler, Diablo sesleri çıkartarak oynadığımız meşhur “Simit” oyunları.
İnternet hayatıma çok geç girdi benim, 2002-2003 gibi Türkiye’ye ADSL’in yeni geldiği zamanlar sihir gibiydi, asla kopmayan, belirli bir ücreti olan ve ne kadar kullanırsanız kullanın spesifik bir ücret ödeyeceğiniz sınırsız internet.
İnternetimin bağlandığı ilk gün oyun sitelerini gezerek geçirmiştim günümü, tek istediğim oyunlarla ilgili daha çok bilgilere sahip olmak, ne zaman hangi oyunun çıkacağı ile ilgili son haberlere ulaşmaktı, böyle böyle İngilizce öğrendim, böyle böyle mesleğime ilk adımlarımı attım.
Fakat bütün bunların ötesinde bir sorun vardı, zaman geçtikçe ben yavaş yavaş ardımda bırakıyordum sokakta geçirdiğim zamanı. Arkadaşlarımla telefon kulübesinin orada taso oynadığım zamanlar yerini onlarla beraber bir ekranın ardından Ultima Online oynamaya bırakmıştı, bu bir yandan beni o dönemler oldukça üzerdi fakat sınırsız Ultima oynayabilmenin heyecanı her zaman daha çok basardı.
Oyun oynamanın bir şekli yok bence, iki insan eğlendiği sürece oyun kavramı sınırsızca genişleyebilen oldukça şeffaf bir konsept. Sokak oyunları, bilgisayar oyunları, masaüstü oyunları ve sınırsız bir sürü oyun türü. Oyun oynayarak yaşıyoruz, oyun oynayarak nefes alıyoruz. Bazı insanların hayatında oyun ne kadar yer tutuyordur bunu düşündüğüm çok oluyor; zira ben ve benim çevremde bulunan insanların hayatı oyun olmuş durumda ve bundan bir gıdım pişmanlık duymuyoruz oyuncular olarak.
Bazı şeyler şüphesiz geçmişteki gibi değil, bazı şeyler artık eskisi kadar saf değil belki çok görmüş gözlerimizde fakat bir gerçek asla değişmiyor; oyun oynayarak yaşıyoruz. Bilgisayar başında iş yapmadığım zaman oyun oynuyorum, öğle aralarında ofiste oyun oynuyoruz, haftasonları masaüstü rol yapma oyunu oynuyorum, toplu taşımada telefonumdan oyun oynamaya devam ediyorum, giderken oyun, gelirken oyun…