Oyun dünyası geliştikçe, bütün fikirler deneniyor, bütün fikirler bir şekilde icraata dönüşüyor. Genel olarak iki koldan para kazanmaya çalışan oyun şirketleri içinde bazıları yaptığı işi oldukça ciddiye alıp, gerçekten yaratıcı fikri mülkler denerken Activision gibi firmalar işin para kazanma kısmını daha ciddiye almakta. From Software bu şirketlerden birisi. Eğer From Software oyunlarına aşina değilseniz, size söyleyeceğim iki isim bu firmanın ne kadar özel olduğu konusunda bir fikir verecektir. Demons Souls ve Dark Souls’un yapımcısı olan From Software, gerçekten benim şimdiye kadar takip ettiğim en ilginç firmalardan biri, belki ilginç doğru kelime değil, ilginçten çok, özgün olmalıydı doğru kelime. From Software’in “Souls” serisi ile parlamasına bakmayın, aslında çoğunuz kadar eski bir firma. 1986 Yılında kurulan From Software şimdiye kadar Armored Core, Tenchu, King’s Field gibi pek çok seriyi yapan isim. Bunun dışında pek çok farklı fikri mülke sahipler. Peki ama bunların içinde Souls serisini bu kadar özel yapan nedir?
"Korkuncu tasarlarken korkunç yapmak yetmez, biraz bize benzemeleri gereklidir"
Souls serisi şüphesiz en çok dillere destan zorluğu ile bilinen ve Rol Yapma Elementlerini köküne kadar kullanan bir seri. Karakter geliştirme ve karakter oluşturma temalı rol yapma oyunu dinamiklerine dayanan bir oynanışa sahip Souls, bütün bunları muhteşem ve bir o kadar karanlık sanat yönetimi ve grimdark hikaye anlatımı ile destekleyerek oyuncularına oldukça sağlam bir tecrübe yaşatıyor. Bunun için ise oldukça dahiyane bir formül kullanıyor, ben buna Souls Formülü diyorum. Peki nedir bu Souls formülü? Öncelikle ana karakterimiz sessiz, yani “Silent Protagonist” denilen türden, bu şu anlama geliyor, oyuncu karakterle yüzde yüz entegre olup tamamen kendi karakterini oyundaki personasına dahil edebilmekte, bu sayede atmosferin oyuncuya daha rahat verilmesi ile kullanıcının dahiliyeti oldukça arttırılmakta. Sessiz eksen karakterleri dışında şüphesiz en güçlü yanlarından birisi yarattığı kimsesizlik hissiyatı. Bunun sebebi oyun dünyalarında oldukça az sayıda NPC bulunması ve bu NPC’lerin en az atmosfer kadar karanlık ve dengesiz olması.
"Oyunda en çok göreceğiniz şey"
Demon’s Souls zor bir oyundu. Gerçekten oyunu bitirmeyi geçtim, oynamak için bile ciddi anlamda yüksek bir sabır kapasitesi gerektiriyordu. En ufak bir hatanızı bile affetmeyen, affetmekle kalmayıp sizi sürekli olarak cezalandıran Demon’s Souls, oyuna devam ettikçe sürekli olarak oyuncuyu cezalandırıp, daha cüretkarlaştırıp, kendisini güçlendirmesini istiyordu. Soul’s serisinin temeli ve bu zorluğa rağmen oyuncunun devam etme isteği tamamen buna dayanıyor. Güçlenme teması içinde karşısına ne çıkarsa çıksın yenmek isteyen oyuncu, bunun için çabalıyor, çabaladıkça meyvesini alıyordu. İlk etapta dünya üzerinde ondan daha acımasız olan yüzlerce karakter ve düşmanla karşılaşıp, onlardan daha da acımasız olabileceğini oyuncuya fark ettiren Souls, oyunun başından sonuna doğru bu temayı güçlü bir şekilde vurgulamakta.