1/2

Oynanması Gereken Macera Oyunları #6 (Makale)

Rafet Kaan Moral 8.09.2014 - 16:20
En büyük kâbuslar gerçekliğe dönüşürse…
Yazı serimizin bu haftaki bölümünde safkan bir macera oyunu olmasa da ülkemizde bile azımsanamayacak hayran kitlesine sahip olan bir yapım var. Hafif RPG de kokan oyunumuzun adı Sanitarium ve eminim oynayan herkesi bir noktada etkilemiştir. Psikolojik unsurları, rahatsız edici karakterleri ve olayları ile zihnimizin bir köşesine terk etmemek üzere yerleşmiştir Sanitarium. Hangimiz akıl hastanesinde kontrolleri ilk elimize aldığımızda tedirgin olmadık? Veya hiçbir ebeveynin olmadığı bir kasabada deforme olmuş çocukların arasında gezerken bir ürperti hissetmedik ki?

Oynanması Gereken Macera Oyunları #6 (Makale)
İşte bu unsurları barındırdığı için ve Sanitarium dendiğinde CD kapağının üzerindeki bandajlı yüzü ve kocaman açılmış gözü ile ana karakter aklımıza geldiği için geçmişini hatırlayamayan adama yazı köşemde yer vermeye karar verdim.

1998 yılında DreamForge Intertainment (2000 yılında kepenkleri kapattı) piyasaya sürülen Sanitarium aslında 2000’lerin başında dikkatleri üzerine çekti. Bunun nedeni de internetin 2000’li yılların başında giderek yaygınlaşması ve oyunun daha çok tanınmasına bağlamak sanırsam mantıksız olmaz. İlk çıktığı yıllarda çeşitli oyun siteleri tarafından fena yorumlar almasa da süksesini ancak yapımcı firma kapandıktan sonra gerçekleştirdi.

Belki bu yükseliş uzun sürmedi ama bir dönem forumlarda sadece Sanitarium’un konuşulduğunu çok iyi hatırlıyorum. Ülkemizde de dediğim gibi oyun belirli bir hayran kitlesine sahipti ve Türkçeleştirme çalışmaları da çok geçmeden başlatılarak oyunun altyazıları Türkçe hale getirildi. Kim bilir, belki de tam tersi olarak Sanitarium’a Türkçe yama çıkarıldığı için oyun ülkemizde sevilen kült macera oyunlarından birisi oldu.  

Oynanması Gereken Macera Oyunları #6 (Makale)
Her şey isimsiz kahramanımızın arabasına binmesi ile başlıyor. Karakterimiz Arşimet misali “Buldum” diyerekten Hon adlı birisini arar ve onca yıldır aradığı şeyi bulduğunu anlatır. Daha fazlasını ise evine vardığında anlatacağını söyleyerek yollara koyulur. Yolda giderken teybe güzel de bir müzik takan karakterimiz yağmura veya kıvrımlı yollara aldırış etmeden gazı kökler de kökler. Derken kaçınılmaz son gerçekleşir ve araba kontrolden çıkarak bariyerleri aşar, uçurumdan aşağıya düşer.

Gözlerini açtığında ise üzerinde yeşil hasta kıyafeti vardır ve yüzü ise sargılar içindedir. Daha da kötüsü, bulunduğu yer bir akıl hastanesidir ve üstüne üstün hiçbir şeyi hatırlayamamaktadır. Kim olduğundan nasıl buraya geldiğine kadar her şey hafızasından uçup gitmiştir. Tüm bunlar yetmezmiş gibi etrafta sorular sorabilecek aklı başında birisi de yoktur. Deyim yerindeyse ekmek kırıntılarını takip ederek kim olduğumuzu ve nerede olduğumuzu bulmaya çalışırız ama işler o kadar basit değildir. Çünkü ilerledikçe, karanlıkta gezmeye başladıkça olmaması gereken varlıklar, yaşamaması gereken insanlar karşımıza çıkmaya başlar.

Oynanması Gereken Macera Oyunları #6 (Makale)