Outriders inceleme içeriğimizde sizlere oyun hakkında deneyimlerimi ve bilmeniz gerekenleri elimden geldiğince aktarmaya çalışacağım. Birlikte Outriders almaya değer mi? Sorusunun yanıtını arayacağız. Square Enix'in yayınladığı ve FPS oyunları konusunda oyuncuların güvenini kazanmış People Can Fly'ın geliştirdiği bu yeni RPG, iki ismin de güçlü yönlerini içerisinde barındırıyor. Gelin önce oyunun bizde bıraktığı ilk intiba nasılmış ona bakalım.
Outriders oynamak Toros Dağları'nda yürüyüş yapmaya benziyor. Bir yandan muhteşem manzaranın tadını çıkartırken bir yandan da her tarafınızı sivrisinekler ısırabiliyor. Bu da başta güzel fakat sonradan can sıkıcı şeylerle karşılaşacağınız bir deneyim olduğu anlamına geliyor. RPG elementleriyle süslenmiş bir üçüncü şahıs oyunu olan Outriders'ın hem çok sevdiğim hem de bir o kadar sevemediğim yönleri oldu. Genel toplamı masaya yatırdığımda ise oyundan memnun fakat "daha iyi olabilirmiş" düşüncesiyle ayrıldığımı söyleyebilirim. Henüz buna bir ayrılık denemez fakat sizlere aktaracaklarımı dikkatle okumanızı tavsiye ediyorum.
Oyunun hikayesi Dünya'nın yok oluşundan sonra kolonileşme arayışında olan insanoğlunun mücadelesini konu alıyor. Gezegenimiz karardıktan, yok olduktan sonra iki büyük uzay gemisiyle sayılı insanı kaçırmayı başarıyoruz. Gemilerden biri yolda uzayın ıssız ufuklarında sonsuzluğa uğurlanırken -yani patlarken- diğeri hayata tutunmayı başarıyor. Hayatta kalanlar koloni kurmak için bir gezegen buluyor ve nihayetinde oraya öncü birlikleri, yani Outriderları gönderiyorlar.
Öncü birlikler önceleri Dünya'ya fazlasıyla benzese de gezegende gariplikler seziyor. Hal böyle olunca araştırma çalışmalarına başlıyoruz. Gezegen aynı zamanda işimize yarayacak bazı teknolojik malzemelere ev sahipliği yapıyor. Bunları toplamaya çalışıyoruz derken aslında içine düştüğümüz gezegenin tabiri caiz ise ne büyük bir bok çukuru olduğunu fark ediyoruz. Sıra dışı bir anomali fırtınası gezegeni kucağına almış ve yoluna çıkan her şeyi yiyip yutuyor. İnsanlara tıpkı yıldırım düşmesi gibi temas ettiğinde onları küle çeviren enerji dalgaları gönderiyor. Tabi bu bazı insanları öldürmek yerine, onlara tanrısal güçler bahşediyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bizim ana karakterimiz de bu güçlerden nasibini bir şekilde alan ve "Altered" haline gelen bir Outrider.
İçine düştüğümüz fırtına bizimle yola çıkan bütün Outrider ekibini öldürüyor. Her ne kadar ısrar etsek de öncü birliğin komutanı gemidekilere "Buraya inmeyin, burası yaşanılacak bir yer değil" demeyi reddediyor ve insanlar burayı kolonize etmeye başlıyor. Tabi onu da fırtına yiyip yutmadan önce biz öldürüyoruz. İçimiz soğuyor en azından. Ancak o sırada bir patlama sonucunda ağır yaralı biçimde yere yığılıyoruz ve yanımızdaki ekipten biri oradan ayrılmadan önce bizi "Cyro" denilen bir tüpün içinde donduruyor.
Uyandığımızda ise bambaşka bir dünyaya gözlerimizi açıyoruz, aradan 31 yıl geçmiş ve bizi kurtaran ekip arkadaşımızla birlikte bazı önemli isimler yaşamayı başarmış. İnsanoğlu kolonileştirdiği bu dünyada da savaş çıkartmış ve dengeyi bizim gibi üstün yeteneklere sahip Altered'lar sağlıyor. Biz de bir Altered olarak eski dostlarımızın tarafına katılıyoruz. Outriders inceleme içeriğimiz için hikayeden bu kadar bahsetmemiz yeterli olacaktır. İlerleyen süreci anlatırsak olası oyuncular için spoiler olabilecek kısımlara değinmiş olacağız. Hikayenin doğrusal işlediğini ve anlatımın sinematiklerle güçlendirildiğini ekleyelim. Ayrıca bu sinematiklerin, diyalogların çok iyi tasarlandığını ve hikayeyi oyuncuya üzmeden, sıkmadan anlattığını belirtmeden de geçmeyelim.
Oyuna başlarken karakterinizin neye benzediğini ayarlayabiliyorsunuz, yani en azından bazı kısıtlamalar çerçevesinde... Öncelikle karakterinizin gövdesi ile ilgili herhangi bir ayarlama yapmanızın mümkün olmadığını bilin. Yalnızca yüzü, saçı ve yaralarını özelleştirebiliyorsunuz. Gerçekten yaraları özelleştirmek bu kadar gerekli miydi? Tartışılır. Hatta biraz ileri gidip yalnızca içerik olsun diye konulmuş olduğunu dahi söyleyebilirim. Yüzü ve saçını ise hazır ayarlardan seçerek oluşturuyorsunuz. Bunun yanında ten rengi, saç rengi ve göz rengi gibi değişiklikler yapmanız da mümkün. Dilerseniz soldaki gibi yırtıcı, haşin görünümlü bir karakter oluşturabilir dilerseniz de benim yaptığım gibi şampuan ve cilt bakım ürünleri reklamlarına girecek bir karakter oluşturabilirsiniz. Yüzündeki yara izini de hemen ekran görüntüsünü aldıktan sonra kaldırdım.
Oyunda ilerlemeye başladıkça dünyanın çetinliğini ve oyunun zorluğunu ayarlayan bir sistem var. World Tier adındaki bu sistem varsayılan seçeneklerde "otomatik arttır" olarak geliyor. Bu ne anlama geliyor? Şöyle; siz hikayede ilerledikçe World Tier 1-2-3-4 şeklinde zorluk seviyeniz de ilerliyor. Her kademede zorluk biraz daha artarken aldığınız ödüllerin kalitesi de orantılı olarak yükseliyor. Tabi biraz ilerleyince bunu çok net hissediyorsunuz, boss savaşları acımasızlaşıyor; artık 3-4 düşmanın arasında kaldığınızda çok fazla direnemiyorsunuz. Outriders, bu durumdan memnun olmayan oyuncular için de ayarlamalar yapmamıza olanak sağlıyor. Dilerseniz "Ben ilerledikçe World Tier da artsın" diyebilir ya da bu seçeneği devre dışı bırakabilirsiniz. Hatırlatalım, varsayılanı açık olarak geliyor.
Bana soracak olursanız, düşmanlar sizi yıpratmaya başlayana kadar bu ayarı açık tutun. Toplamda 15 farklı seviye var ve artık tükendiğinizde, sizi en tatlı zorlayan seviyeyi seçip orada kalabilirsiniz. Bu da aslında oyuna ısınırken zorluğu ayarlamanız konusunda size rehberlik ediyor diyebilirim. Özellikle Outriders gibi bir oyunda bunun bulunması gerçekten büyük avantaj olmuş.
Outriders inceleme içeriğimizin en can alıcı kısımlarından birindeyiz. Her oyuncu bir RPG oyunundan ona karakterini dilediği yönde geliştirebilmesini ve çeşitli ekipmanlarla özelleştirebilmesini ister. Bu oyunda da RPG elementleri yoğunlukla işlenmiş ve güçlü bir yönü olarak karşımıza çıkıyor. Hikayenin belli bir bölümünden sonra -söyleyemem, spoiler- sizden karakterinizin sınıfını seçmeniz isteniyor. Oyunda dört ana sınıf bulunuyor ve bunların avantajları, dezavantajları ve takım oyununa katkıları birbirinden farklı.
Kısaca sınıflardan bahsedelim. İlk olarak destek rolündeki Technomancer'ı seçebiliyorsunuz. Bu sınıf yüksek hasarlar vermek ya da düşmanların dikkatini çekmek için değil, takım arkadaşlarına yardım etmek için var. Takım taktikleri için en etkili sınıf diyebiliriz. Bunun yanı sıra orta mesafeden yüksek hasarlar verebilen ancak kırılgan olan Pyromancer, ateş püskürerek özellikle boss savaşlarında etraftaki diğer düşmanları temizlemeye yardımcı oluyor. Hasarı yüksek olsa da bunu da bir çeşit destek sınıfı olarak nitelendirebiliriz.
Trickster sınıfı ise siber ninjaların büyülü güçlerle bezenmiş ölüm makinası formu diyebiliriz. Tamamen hasar odaklı ancak oldukça kırılgan olan bu karakterler yeterli desteği gördüğünde boss savaşlarını tek başlarına sırtlayabilir. Tabi her takımda bileği kalın, omuzları kuvvetli bir tank daima ihtiyaçtır. Benim de seçmiş olduğum Devastator sınıfı kitle kontrolü ve yetenekleri uzun sürede atan düşmanların saldırılarını yarıda kesmek için bire bir. Aynı zamanda yüksek can değerleriyle takımının alacağı hasarı sırtlayarak diğerlerinin rahatça işlerini yapmasını sağlıyor.
Bu dört sınıftan birini seçtiğinizde, geri dönüşü olmayan bir yola giriyorsunuz. Karakteriniz ile kazanacağınız seviye, yetenek ve eşyalar, ancak tek bir sınıf için kullanılabiliyor. Farklı sınıfları denemek için yeni karakterler oluşturmanız gerekiyor. Aynı zamanda her sınıfın kendi yetenek ağacı ve etkinleştirebileceği yüzlerce pasif yeteneği var. Dallanıp budaklanan yetenek ağacındaki çeşitlilik oyun tarzınızı belirlemenize yardımcı oluyor. Bu konuda da başarılı olduğunu söyleyelim.
Sınıflardan bahsetmişken, her birinin nevi şahsına münhasır aktif yetenekleri olduğunu ve bunları kullanmanın elzem olduğunu da belirtelim. Size en net deneyimi aktarabilmek için tank sınıfının yeteneklerinden bahsedeceğim zira ziyadesiyle kullandım ve yer yer gerçek anlamda oyun beni buna mecbur bıraktı. Yetenek animasyonlarının kalitesini beğendim. Etkileri ve oyunu dengelemesi yönünden yetenekler de kendi içlerinde oldukça iyi ayarlanmış. Tank olsanız bile bir technomancer'a ihtiyaç duymadan kendinize can basabiliyorsunuz. Kullanmak üzere aynı anda üç yetenek seçme hakkınız var ve yetenekler karakterinizle seviye atladıkça açılıyor. Bu üç yeteneği seçerken SWOT analizi yapmanız bile gerekebilir. Ayrıca eşyalarınız, yeteneklerinizle birleştirilebiliyor.
Basitçe örnek vermem gerekirse karakterimin "Earthquake (Deprem)" adında bir yeneteği var. Bunu kullandığımda karşımdaki karakterlere hem hasar verip hem de dengelerini bozabiliyorum. Kullandığım miğferin özelliği ise ben bu deprem yeteneğini kullandığımda, hasar verdiğim düşmanlarda kanama etkisi oluşturması. Bu anlamda RPG oyunlarının olmazsa olmazı diyebileceğimiz eşyaları yeteneklerle birleştirme olayı Outriders'ta oldukça iyi işlenmiş. Ayrıca eşya görünümleri de oldukça çeşitli. Silahınızın seviyesini yükseltirken sadece kağıt üstünde güçlenmiyor, daha güçlü silahların farklı görünümleri de oluyor. Bununla birlikte silah ve zırh modifikasyonları da mevcut ve eşyalarınıza istediğiniz özellikleri vererek RPG'lerden tanıdığımız "kendi buildini oluşturma" işlemini yapabiliyorsunuz. Bu da hızlı savaşlarda kendi istediğiniz yönü seçmenizi sağlayan güzel bir özellik olmuş. Çok beğendiğimi söylemeliyim.
Üçüncü şahıs oynanış mekanikleri ise biraz tartışma konusu. Vuruş hissinin tokluğu düşmandan düşmana fark ediyor. Daha zayıf ve küçük düşmanlara vurduğunuzu gerçekten hissederken, ebat olarak büyük ve ağır zırhlı düşmanlara attığınız kurşunlar yalnızca canını düşürüyor. Ancak onlara karşı da yetenek kullanarak dengelerini bozabiliyorsunuz. Buna taktiksel olarak bakacak olursak mantıklı ancak beni bilgisayar başında titreten silahın düşmanı sarsamaması oynanışta biraz garip görünüyor.
Ayrıca yapay zekaların kalitesi konusuna değinmem gerek. Bu tarz oyunlarda görmeye alışık olmadığınız iyi tasarlanmış yapay zekalar ile mücadele edeceksiniz. PvE'nin hakkı verilmiş bu konuda. Yapay zeka savunması gereken yeri "öylece savunmuyor", sizi püskürtmek için en iyi savunma taarruzdur deyip üzerinize hücum ediyor. Zorluk da eğer belli bir seviyenin üstündeyse, bir bölgeyi geçmek için gerçekten efor sarf ettiğinizi hissediyorsunuz. People Can Fly, bu konuda gerçekten iyi iş çıkartmış.
Outriders'ın PC sürümünü oynasam da, oyunun yeni nesil konsollar için de çıktığının altını çizmek gerekiyor. Unreal Engine 4'ün kronik rahatsızlıkları ne yazık ki grafikler anlamında bu oyunu çok kötü etkilemiş. Hareketli nesnelerin görüntüsü ve doku yüklemeleri berbat görünüyor. Oyun, yüksek ayarlarda ultra ayarlarda olduğundan daha iyi gözüküyor. İlerleyen dönemde bunu yamalarla halledebilirler mi emin değilim ama, oyuna an itibariyle Türk Lirası fiyatını ödeyecek olan oyuncuların bunu beklemek zorunda olmamaları gerektiğini düşünüyorum. Eğer görsellik konusuna hassas yaklaşıyorsanız, mükemmel bir sisteminiz yoksa bu oyunu tercihlerinizde biraz arka sıralara çekmenizde fayda var.
Ayrıca bütün bu görsel kalitedeki düşüklüğün yanı sıra işlemciye muazzam bir yük bindiriyor. Sanıyorum ki oyunun parçacık sistemlerini GPU üzerinden değil, CPU ile hesaplıyorlar. Bu da işlemciye gereğinden fazla yük binmesine neden oluyor. İlk kez baktığınız yerdeki model ve dokuların çizilmesi sırasında takılmalar meydana geliyor. Bir süre sonra azalsa da, oyuna ilk girdiğinizde birkaç dakika boyunca etrafta dolaşıp düzelmesini beklemek durumunda kalıyorsunuz. Bu genel olarak hemen hemen bütün oyuncuların yaşadığı bir durum. Square Enix durumu düzelteceğini bildirse de şimdilik bu kısmın can sıkıcı olduğunu bilin.
Anlık oyuncu sayısı 100.000'lerde gezen Outriders'ta bir türlü takım arkadaşı bulamadım. Evet! Eşleştirme sistemi nasıl çalışıyor hiçbir fikrim yok ama yüz bine yakın oyuncu arasından beni oyunlarına dahil edecek birkaç kişi bulamadığına göre pek de sağlıklı çalışmıyor. Oyunun çevrimiçi deneyimini test etmem için uzun süre bir takım aramakla uğraştım. Sonunda buldum fakat tek başıma ilerleseydim bir bölümün yarısını bitirebilirdim bu süre içinde. Bununla birlikte biliyorsunuz çapraz platform oyunları da an itibariyle probleme dönüşmüş durumda. Oyunun en ağır basan yönü olan kooperatif oynama özelliğinin çok sağlıklı çalıştığını söyleyemeyeceğim. Yine de ileride bu konuda bir düzenlemeye gidilirse diye, bu paragrafı ucu açık bırakıyor, kesin kanaate etki etmemesi için bir şans veriyorum. İleride bu kısım güncellenebilir.
Outriders inceleme içeriğinde bahsettiklerimizi şöyle bir toplayalım. Hikayesi saf bilim-kurgu hayranlarını hüsrana uğratabilecek kadar yüzeysel ancak bilim-kurgu türüyle aşina olmayanları çabuk kavrayacak şekilde de kapsayıcı yazılmış. Hikaye anlatımı sinematiklerle güçlendirilmiş ve bu sinematiklerdeki kamera sarsıntısı olayına kadar ayarlayabiliyoruz. Hem anlatım hem de erişilebilirlik anlamında tavsiye edebileceğim bir oyun. Oynanış mekanikleri gerçekten hızlı ve baskı altında oynadığınızı hissettiriyor. RPG elementleri ise bunun lezzetine lezzet katıyor. Teknik sorunları bu kadar can sıkıcı olmasa, size gönül rahatlığıyla önerebilirdim. Ancak şimdilik bir süre beklemenizi tavsiye ediyorum. Oyunu ilerleyen süreçte takip edip, şayet sorunları düzelirse Outriders inceleme içeriğimizi de güncelleyeceğim. Size bu incelemede aktaracaklarım bu kadardı, bir başka incelemede daha görüşmek dileğiyle. Sevgi ve oyun ile kalın.
-----------------
Ana hikaye takım büyüklüğünüze, etrafı keşfedip lootları toplamanıza bağlı olarak 10-15 saat arası sürüyor. Tabi bir yerden başka bir yere geçerken ardınızda hiçbir şey bırakmadan tertemiz ederseniz süre uzayacaktır. COOP bir RPG olmasıyla yeniden oynanabilirliği yüksek bir oyun. Bu nedenle kısa olduğunu hissettirmiyor.