Ofisteki PES Macerası!
                                
                                    
                                        
                                            
                                                
                                                    Aykut Göker
                                                    3.06.2010 - 12:31
                                                
                                             
                                            
                                         
                                     
                                 
                                
                                    Ligler biter ama futbol baki kalır...
                                
                                
                                    Herhangi bir Cuma günüydü. O an ofiste olan yazarlar(Arda, Aykut, Metin) 
makinalarının başında, yazılarını tamamlamaya çalışırken, Murat Oktay işten 
kaytarıp, Diablo oynamanın yollarını arıyordu. Bu sırada Mine Turgay Oktay’da, 
Mısır’dan getirdiği karışık pop albümünü dinlemekle meşguldü. “Ya habibi” 
sesleri altında yazı yazmaya çalışan bir grup genç, bir yandan da yazıları erken 
bitirip, Pro Evolution Soccer-4 oynama planları yapmaktalardı. Arda Gündüz ve 
Aykut Göker’in Pes-4’teki ezeli rekabeti su götürmez bir gerçekti. Zaten Cuma 
günü maç yapmayı kafasına koymuş olan ikili, planlarını bir kaç gün önceden 
yapmışlardı.
İlk olarak Arda, yazısını bitirip diğerlerini beklemeye başladı. Sabırsızlığı 
her halinden belli olan Arda, kafasında Aykut’u farklı yenmenin planlarını 
yapıyordu. Çünkü geçmişinde yaşadığı bir Arjantin – Fransa maçı hezimeti vardı. 
5-0 biten sonucun ardından Aykut Göker sevinen taraf olurken, Arda Gündüz yerin 
dibine geçiyor, kimseyle konuşmuyor, hayata küsüyor ve hatta çok sevdiği 
Half-Life-2’yi bile oynamak istemiyordu(!) Onun için tam bir yıkım olan bu maç 
sonrası, Arda için futbol artık bitmişti. Pes-4’teki jübilesini yapmaya 
hazırlanan Arda, günden güne kendini toparlıyor, Half-Life-2’yi oynamasa bile 
menüsüne bakıp kapatıyor, hatta bazen sokağa bile çıkıyordu! Bir kaç haftalık 
sessizlikten sonra Arda ofise geri dönmüştü. Tekrar Pes-4 oynamaya başlamış olan 
Arda Gündüz, 6. yıldızda kazanmadığı kupanın kalmadığını dile getirirken, Aykut 
Göker’den de maç talep ediyordu. Zaten Pes oynamak için bahane arayan Aykut 
Göker, bu teklifi havada kabul etmişti.
O gün gelmişti. Arda’dan bir kaç dakika sonra Metin Üner’de yazısını bitirip, 
beklemeye başladı. Eski bir Winning Eleven’cı olduğunu söyleyen Metin, avını 
bekleyen avcı kadar sessiz ve derin bir bekleyişe koyuldu. Bu sırada Aykut Göker 
yazıyor yazıyor yazıyordu... Fakat aklında, az sonra oynayacakları maç hakkında 
birçok soru dolaşıyordu. Acaba Arda Gündüz maça nasıl hazırlanmıştı? Daha önceki 
5-0’lık skorun bir benzerini kendisinin yaşamasından korkan Aykut Göker, bir 
yandan da Pes konusunda, kapalı kutu olan Metin Üner’i merak etmekteydi!
Sabırsızlığı yüzünden okunan Arda Gündüz’e karşın Metin Üner, sakin tavrından 
hiç ödün vermiyordu. Futboluyla ön plana çıkamayan ve kapalı kutu olarak kalan 
3. Dünya Ülkelerini andıran Metin Üner, acaba nasıl bir sürpriz yapacaktı? 
Duruşu, hali, tavrı, futbolu yerinde yani İngiltere’de öğrenmiş gibi 
görünüyordu. Kendine çok güvendiği her halinden belli olan Metin, her iki 
rakibininde aklını kurcalayan bir soru işareti haline gelmişti. Tam bu noktada 
yazısına son veren Aykut Göker, basit ama çok anlamlı olan ve tarih sayfalarında 
yer etmiş, şu kelimeyi söyledi: Oynayalım!
Arjantin - Fransa
İlk maçı iki ezeli rakip, Arda ve Aykut yapacaklardı. Yine bir Arjantin – Fransa 
maçıydı ve herhangi bir Cuma gününün öğleden sonrasında, İlkbahar rüzgarları 
dallardaki çiçekleri, adeta okşuyordu. Ofistekiler ise Mine Turgay Oktay’ın 
getirdiği “El Habibi” isimli CD’de “Ya Şükran” adlı parçayı dinliyorlardı(!) 
Arap havaları eşliğinde sahaya çıkan futbolcuların, bir türlü maça konsantre 
olamadıkları her hallerinden belliydi. Orta sahada sıklıkla yaşanan top 
kayıpları, hücuma çıkarken verilen hatalı paslar, hem Arda’yı hemde Aykut’u 
perişan etmişti. Fakat Arda, bu hatalardan daha az etkilendiğini göstererek, 
maçtaki ilk golü Arjantin filelerine gönderdi. Aykut, ilk dakikalarda gol 
yemenin şaşkınlığıyla, bir kaç dakika sonra ikinci golü ağlarında gördü. 
Genellikle ayağında top tutan takımın Arjantin olmasına karşın, Fransa’nın 
golleri bulması, Aykut’u hem kızdırmış hemde hırslandırmıştı. Güney Amerika 
futbolunun gerektirdiği gibi bireysel yeteneklere dayalı futbol oynayan Aykut 
Göker, Arda’nın oynadığı takım oyununa malup mu oluyordu?