Hızlı ve Öfkeli
Sinema salonlarına geldiği andan itibaren otomobil meraklılarının yoğun ilgisiyle karşılaşan bu film yeni bir akımı alevledi. Filmde sıradan sayılabilecek otomobilleri görünüş ve aksam bakımından değiştirerek yani modifiye ederek şehir sokaklarında yasadışı yarışlar düzenleyen insanlar anlatılıyordu. Bu akımdan haliyle oyun dünyası da nasibini aldı. Türünün en yeni örneği olan Need For Speed Underground’u incelemeden önce isterseniz Amerika’da ve dünyanın türlü ülkesinde moda olan Import Racing’i kısaca bir inceleyelim.
Sosyal refah düzeyi iyi olan ülkelerde, misal bir bulaşıkçının ayda 3000USD gibi bir maaş aldığı Amerika gibi bir yerde insanlar geçim derdi olmadığı için zevk ve hobiye daha fazla zaman ve para ayırabiliyorlar. 17-25 yaş arası tipik bir Amerikan genci kendi geçimini çalışarak çok rahat bir şekilde sağlayabiliyor. Bu kısım gençlerin otomobil meraklısı olanları aşırı pahalı olan egzotik araçlara ulaşamadıklarından kendi hız canavarlarını kendileri yaratıyorlar. Standart otomobillerden parça parça kısım kısım egzotiklere taş çıkartan makineler yaratıyorlar. Bu araçlarla yasadışı sokak yarışlarına katılıp paralarına para, araçlarına da parça katıyorlar. Ve bu böyle devam ediyor…
Bu işi yapanların sayısı her geçen gün artıyor. Fakat ülkemizde bu tehlikeli olduğu kadar zevkli uğraş ile uğraşan çok az kişi var. Nedenini söylemeye gerek bile duymuyorum. Fakat bütün bu modifiye-sokak yarışı olayları bana hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü Allah’a şükür durumum iyi ve sürpriz yumurtadan çıkan arabalarla dım-tıss dım-tıss gitmek bana çok itici geliyor. Kompressor Mercedes’le gezerim been, dokunursan yumruğu yersin hemmeen.
Neyse efendim, vakit kaybetmeden incelememize geçiyoruz. Açıkçası Hot Pursuit 2 felaketinden sonra Underground’a çok önyargılı yaklaştım. Elime yine HP2 gibi grafikler hoş, gerisi boş bir oyun çıkacak diye korkmuştum. Fakat çoğunlukla yanılmışım. Bu oyun da tam bitmemiş fakat son derece güzel. Oyunu açtığımızda klasik EA sinematiğinden sonra karşıma THX logosu çıkınca biraz şaşırdım. Çünkü bu işlerden daha fazla anlayan Creative’in EAX’i yerine George Lucas amcamızın çoğunlukla film endüstrisi için ses geliştiren THX’i ile anlaşmış EA. Bu sinematikten sonra da ekrana Nissan’ı ile nispet yapan parlak biri çıkıyor. Bu parlak kişi bize gerçek hayatta sorumlu bir şekilde sürmemizi ve hız isteğimiz olduğunda bunu NFSU ile karşılamamızı öğütlüyor. İyi ki de öğütlüyor çünkü oyunu oynadıktan sonra araba kullanışım büyük bir ölçüde değişti. Her yeşil ışıkta asfaltı yakmamak için kendimi zor tutuyorum. Hatta bazen nefsime yenildiğim de oluyor. Sonra oyunun insanı gaza getiren ana sinematiğini görüyoruz. İllegal sokak yarışı konseptine çok önem verildiği buradan anlaşılıyor. Sonra hiphop müzik eşliğinde ana menü geliyor. Seçenekler ve istatistiklerden sonra gidebileceğiniz 3 yol var:
Go Underground seçeneği bir tür kariyer modu. Sıfırdan başlayıp sokakların kralı olma yolunda ilerliyorsunuz. Başlangıçta son dere güçlü bir araba ile bir yarışa katılıyorsunuz. Fakat sonradan anlaşılıyor ki bu sizin rüyanız. Sinematiklerdeki hatun sizinle dalga geçerek arabanızın hangisi olduğunu soruyor ve başlıyorsunuz. Arabanızı modifiye etmek ve değiştirmek için kullanılan iki çeşit araç var. Bunlardan birincisi para. Yaptığınız yarışlardan yarışın seçtiğiniz zorluğuna göre para kazanıyorsunuz. Fakat zorluk dereceleri iyi ayarlanmamış. Bazı yarışları hard seçeneğinde zorlanmadan geçerken bazıları easy’de bile bıktırıyor. Misal 6 etaplık bir yarışı geçmem birkaç saatimi aldı. İkincisi ise stil puanları. Adından da anlaşılacağı gibi araba kullanmanızdaki stile göre puan kazanıyorsunuz. Misal halk arasında “yalamak” diye tabir edilen bir aracın yanından hızlı bir şekilde geçerken 5-10 santim kısalığında bir aralık bırakırsanız “Near Miss”’ten ötürü 100 puanı hak ediyorsunuz.