Güneş ışığının yetersiz kaldığı derin uzay görevlerinde enerji üretimi, uzay ajansları için en kritik konuların başında geliyor. NASA, bu alandaki en büyük adımlarından birini atarak plütonyum-238 yerine kullanılabilecek, daha uzun ömürlü ve verimli bir nükleer yakıt geliştirdiğini duyurdu. Yeni yakıt türü olan americium-241, özellikle uzak gezegenlerdeki keşif görevlerinde daha sürdürülebilir bir güç kaynağı olarak öne çıkıyor. Geliştirilen yeni nesil Stirling jeneratörleriyle birlikte kullanılan bu yakıtın, insanlığın uzaydaki sınırlarını genişletmesi bekleniyor.
Americium-241, plütonyum-238’e kıyasla çok daha uzun bir yarı ömre sahip. 432 yıllık bu yarı ömür, gelecekteki uzay görevlerinin onlarca yıl boyunca kesintisiz enerji sağlayabilmesi anlamına geliyor. NASA’nın Cleveland’daki Glenn Araştırma Merkezi’nde geliştirilen sistem, İngiltere’deki Leicester Üniversitesi ile yapılan iş birliğiyle test edildi. Bu testlerde, Stirling jeneratörlerinin güvenilirliği ve uzun ömürlülüğü ön plana çıktı.
Yeni jeneratör sistemi, geleneksel motorlardan farklı olarak krank mili ve döner yataklar kullanmıyor. Bunun yerine yüzen pistonlarla çalışan sistem, mekanik aşınmayı en aza indirerek onlarca yıl boyunca bakım gerektirmeden enerji üretebiliyor. Dahası, jeneratör çift modüllü olarak tasarlandığından, bir ünitenin arızalanması durumunda diğer modül görevine devam edebiliyor. Bu, özellikle uzak gezegen görevlerinde hayati bir avantaj sağlıyor.
NASA, americium-241 kullanımıyla birlikte sadece robotik keşifleri değil, gelecekteki insanlı görevleri de hedefliyor. Özellikle Ay’ın sürekli gölgede kalan bölgelerinde ya da Jüpiter’in buzla kaplı uydularında bu sistemler büyük rol oynayabilir. Ayrıca bu yeni jeneratörlerin daha hafif, çevre koşullarına daha dayanıklı ve daha verimli olması için yeni test aşamalarına geçileceği belirtildi.
Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) yıllardır üzerinde çalıştığı bu teknoloji, artık NASA iş birliğiyle somut sonuçlar vermeye başladı. Americium-241’in uygun maliyeti ve kolay üretilebilirliği, onu plütonyuma karşı ciddi bir alternatif haline getiriyor. Yeni sistem, sadece bilimsel keşiflerde değil; aynı zamanda Ay üsleri veya diğer gezegenlerde kurulabilecek insanlı yerleşimlerde de temel güç kaynağı olabilir.