Her insan hayatının değeri birbirine eşit midir?
Birçoğumuz, animeleri olağanüstü dünyaları, harika karakterleri ile tanıdık ve sevdik. Fakat Monster tüm bu unsurların hepsini bir kenara itip bizleri gerçekliğe, 1980'lerin Almanyası’na götürüyor...
İlk olarak, hikayeyi anlatarak başlamak doğru olacak sanırım. Monster, parçalara bölünmüş bir hikâye anlatımına sahip. Anime boyunca sıkça geçmişe dönük sahneler ile karşılaşacaksınız. Bu anlatım şekli bazı noktalarda sizi ana hikâyeden koparsa da parçalar birleştiğinde sizleri çok kaliteli bir hikâye bekliyor olacak. Hikâye, 1986 yılında Almanya'da başlamaktadır. Dr. Kenzou Tenma seçkin bir hastane de çok başarılı bir beyin cerrahıdır. Başhekim, Dr. Tenma’yı elinde tutabilmek için kızı olan Eva Heinemann ile nişanlandırmıştır. Böylece Dr. Tenma’nın alacağı övgüler başhekime gitmektedir.
Günün birinde Dr. Tenma, hastane koridorunda bir Türk kadının feryadına denk gelir. Kadının söylediğine göre kocası, Tenma’nın ameliyat ettiği opera sanatçısından önce getirilmiştir fakat ilk ameliyata alınan opera sanatçısı olmuştur. Dr. Tenma bu acı ayrımcılığın doğru olmadığını bilmektedir.
Aradan geçen kısa bir süre sonra hastaneye ikizler getirilir. On yaşını doldurmamış ikizlerden erkek olanı başından vurulmuş, kız olanı ise büyük bir şok geçirmiştir. Dr. Tenma çocuğun ameliyatına gireceği sırada Başhekimden bir telefon gelir. Belediye Başkanı’nın helikopter ile hastaneye getirildiğini ve onu ameliyat edecek kişinin Tenma olmasını istemektedir.
Tenma’nın aklına Türk kadının feryatları gelir ve o an karar verir. "Öncelikli hayat diye bir şey yoktur. Her hayat değerlidir," düşüncesiyle başhekimin emrine uymayıp çocuğun ameliyatına girer.
Çocuk kurtulmuştur, fakat belediye başkanı ölmüştür. Alanında ilerlemek için tezler hazırlayan Dr.Tenma umutsuzluğa düşer. Çünkü Başhekim, Tenma’ya kariyerinde ilerleyemeyeceğini söylemektedir. Başhekimin ikiyüzlü kızı da Tenma’yı terk eder.
Tenma, kendisini kurtardığı çocuğun yanında ağlarken bulur. Tüm bu olanlara rağmen yaptığı şeyin doğru olduğunu bilmektedir ve pişmanlık duymaz.
Aradan geçen günler sonra ikizlerin ortadan kaybolmasıyla beklenmedik bir olay olur. Başhekim ve doktorları zehirlenerek öldürülmüştür. Bu durum Tenma’yı baş şüpheli yapsa da, doğruluğu ile ün saldığı için kolayca aklanır. Başhekim pozisyonuna gelen Tenma on yıl boyunca rahat bir hayat sürer. Ta ki ikiz kardeşler geri dönene kadar…