1/3

Metro 2033

Tulga Dayantürk 31.01.2013 - 17:31
Işık! Sadece biraz ışık...
Oyunlarda göz ardı ettiğimiz unsurlardan bir tanesi hikâyeleri. Yüzlerce oyun oynadığımız doğru, fakat bu oyunlar içerisinde sizlerin en çok ilgisini çeken hikâye kısımları mı oluyor? Bence oyunların çok kaliteli bir yapım olmasındaki en büyük etkenlerden bir tanesi hikâyeleridir. Oyunlara yön veren hikâye ve karakterleridir. Günümüzde birçok oyuncunun pas geçtiği,  her şeyin grafik ve oynanabilirlik olduğu bir dönemin içinde bulunuyoruz, bu yüzden oynadığımız oyunların en önemli kısımlarını da atlamış oluyoruz.

Hikâye olarak birçok oyun bizim üzerimizde derin etkiler bırakmıştır, bu yüzden onları unutmamız mümkün değildir. Gelelim yazımızın konusuna, çok beğenilen oyunlardan bir tanesi de Metro 2033 ve devamı olan Metro: Last Light serileri. Metro 2033 oyununu çoğumuz oynamış bulunmaktayız, devam serisi olan Metro: Last Light’ı ise merakla bekliyoruz. İşte benim gibi herkesin çok beğendiği bu oyunun hikâyesini merak ediyorsanız eğer sizlere anlatmaya çalışacağım.

Rus Yazar Dmitry Glukhovsky tarafından kaleme alınan Bilimkurgu-Macera türündeki bu roman yani Metro 2033, 2007 yılında Avrupa Bilimkurgu Topluluğu tarafından Teşvik ödülüne layık görüldü. Yirmi beş dile çevrilen bu kitap sadece Rusya’da 1 milyon adet satış rakamlarına ulaştı. Bu kadar çok tutulan ve beğenilen bir roman elbette oyun dünyasının ilgisini çekmeyi başardı, kitaptan uyarlanan ve adını alan bu güzel oyuna kavuşmuş olduk.

Metro 2033
Kıyamet ve Sonrası
2013 yılında kıyamet kopuyor. Yirmi yıl sonra, yani 2033 yılındayız. Moskova şehri yok olmadan önce on milyondan fazla insan yaşıyordu, şimdi mi? Geriye sadece on binlerce insan kaldı. Bu kıyametin sebebi ise nükleer savaşlar. Yıkılan harika bir dünya; muhteşem caddeler, muazzam binalar. Yaz aylarında saçlarımızın arkasından esip yüzümüze çarpan o rüzgârı artık bir daha yaşayamayacağız. Ve gökyüzü asla eskisi gibi olmayacak. İnsanoğlu’nun soyu tükenmek üzere ve geride kalanlar yaşamlarını sürdürebilmek için yeraltına inmek zorundalar. Hayatta kalanlar Moskova Metrosu’na sığınmak zorunda kalıyorlar. Bir daha güneşi görememek, temiz havayı soluyamamak insanların sadece burada hayatta kalmayı başarabileceği tek yer. İnsanoğlunun tek kalesi “METRO”

İmkânsızı zaten başaramazsınız, ama geride kalanlar bunu başarmak zorundalar. Nükleer savaş sonrası tüm kentler harabeye dönüşmüş ve radyasyona maruz kalan bu kentlerde yaşamak mümkün değil, ama gelin görün ki aşağısı yukarıdan daha beter. Yukarısı cehennem, aşağısı cehennemden de beter. Yukarıdaki radyoaktif ışınlar en az 50 yıl daha şimdiki kadar kuvvetli olacak. İnsanlar lanetlenmiştir, yeni biyolojik tehlikeli türler ortaya çıkmıştır ve çıkmaya da devam edecektir. Yukarıdan aşağıya bir takım yaratıklar gelecektir. Yukarıda yaşam sona ermiştir. Oraya çıkmak istiyorsanız eğer, korunaklı elbise ve maske olmadan çıkamazsınız. Çıksanız bile eskiden sadece filmlerde gördüğünüz yaratıklarla karşılaşırsınız.